11 Aralık 2025 Perşembe

Sen…

Sen bir gelirsin,

dünya ton değiştirir.

Gölgeleri uzun, sesi boğuk günlerim

bir anda nefes almaya başlar.


Bulanık zamanlarım var benim —

Flu, ağır, karışmaya üşenen.

Sen dokunduğunda

o tortu dibe çöker sanki;

gün biraz hafifler,

ben biraz.


Ben yarım nefeslerle yaşarım çoğu—

eksik soluklar, daralan göğüsler,

yetmeyen bir hayat hissi.

Ama sen yanımdayken

oksijen doluyor bedenime sanki 

Tazeleniyor hücrelerim

kalbim daha diri, daha hızlı,

daha gerçek ritimlerde dans ediyor göğüs kafesimde 


Sevişmek seninle,

ruhumun en karanlık raflarına

temiz hava girmesi gibi.

İyi geliyor,

bazen yakıyor —

ama hep gerçek. 

Sevişmek seninle

Fizikî bir temas değil yalnızca;

ferahlık veren mentollü bir akım,

bütün bedenimde dolanıp

kendine yer açan bir dalga.

Uzun yıllar kilitli, tozlu kalmış  loş odalara

temiz hava giriyor, güneş doğuyor gibi adeta


Sen sakin duruşunda bile güç taşıyan,

adam kelimesinin içini dolduran,

sırtımı dayayınca düşmeyeceğimi

bana unutturmayan.

Sen benim kıymetlim —

az bulunan bir ton,

kolay yazılmayan bir cümle,

zarif bir tesadüf.


Çok sevdiğim yer senin yanın.

Gürültünün bile sustuğu,

içimdeki düzensizliği

bir bakışla toparladığın yer.


Çok sevdiğim zaman

sana yaklaşan zaman:

mesafelerin eridiği,

kelimelerin cesaret kazandığı o an.


Ve çok sevdiğim duygu…

adını söylediğimde içimde

gizli bir kapıyı açan,

loş bir koridora ışık yakan,

yeni bir nefes başlatan şey:

Sen.






Hiç yorum yok: