İlk gençlik yıllarımda okudumdu..
İz bırakmamıştı diyemem..zira iz bırakmaması imkansız zaten..
Ama o vakitler çok da anlamamıştım neden bunca önemli bir eser sayıldığını.. 18 - 19 falandım sanırım.. bilemediniz 20..
O yaşlarda "tutunamamak" nedir pek bilemiyor insan...
Kırklarında okumalı bu kitabı demişti birisi elimde gördüğünde.. Kimdi? anımsamıyorum, oysa böyle konularda çok güvendiğim bir hafızam vardır. öğretmenlerimden birisi olsa gerek.. yetişkin olmalı Kırklarını yaşamış biri..
evet evet öğretmendi kesin..
her neyse..
hep derdim kırkımda yeniden okuyacağım..
Bekleyemedim
dedim ki bir seneden bir şey olmaz 39 umda yeniden okudum..
ve o kişini neden "kırklarında okunmalı" dediğini çok iyi anladım..
haklıydı..
kesinlikle haklıydı...
şimdilerde sık sık düşündüğüm oluyor...
"Tutunamayanlar Ansiklopedisi"ne bir isim daha eklenebilir mi diye?
Neslihan Karayakaylar Tamyaman
tutunabildim mi hayata ben?
tutunamayan mıyım yoksa..
öyle sık tutunamayan hissettiğim oldu ki.
.
ama hep tutundum galiba
"Zaman, baş döndürücü bir hızla geçiyor. Ayakta durmasını bilmeyenleri yıkıyordu. Onlar, bir bakıma birbirlerine tutunduklarından, düşmediler" sayfa 331
ben de Anneme, Babama, Ablama, birkaç gerçek dostuma ve Büü ve en çok da Defne'ye tutundum, tutunabildim sanırım.. bu yaşa gelebildiğime göre..
"tutunamayanlar" arasına almazlardı beni... almazlar yani...
arada tutunduğumu sandığım başkaları da oldu olmadı değil ya
o tutundum
ya da beni tuttu zannettiklerim
öyle olmadık zamanlarda
öyle olmadık biçimde itip popo üstü oturtuverdiler ki beni yere..
Neyse yolları açık olsun yine de...
" Günahlarımın ağırlığına dayanamıyorum Olric. Neden beni uyarmadın?
- Buna hakkım yoktu efendimiz. Öyle güzel gürlüyordunuz ki. Size kapılmamaya imkan yoktu. Çevrenizdeki bütün sahtelikleri öyle güzel aydınlatıyordunuz ki. Bir daha göremeyecekler sizin gibi bir devi efendimiz.
- Onların küçük yaşantılarının içinde bende küçülmedim mi Olric? Ucuzluk bana da bulaşmadı mı?
- Hayır, efendimiz. Öyle içten yaşadınız ki. Bu kısa süren aydınlıktan yararlanamayacaklar ne yazık ki. Acıtmayan karanlıklarına dönecekler. Onların, hissedemedikleri acılarını da siz içinizde taşıyacaksınız. Güzel bir rüyadan uyanmanın tatlı şaşkınlığını yaşayacaklar bir süre. Sonra unutacaklar. Unuttukları için de unutulacaklardır. Kendi güzelliklerini de -eğer güzellik varsa- unutacaklardır. Yalnız sizin içinizde yaşayacaklardır: bunu bilmedikleri için de, yaşadıklarını da bilmeyeceklerdir. Alışkanlıktan başka bir şey bilmedikleri için, sizin yokluğunuza alışacaklardır.
- Anlıyorum Olric. Neden daha önce söylemedin bana?
- O zaman yaşayamazdınız. Siz her şeyi yaşamalısınız efendimiz. Bütün güzellikleri görmelisiniz. İçinde en küçük güzellik olan bir şeyi bile tanımalısınız. Siz ne yaparsanız olur, efendimiz.
- Beni şımartıyorsun Olric.
- Zarar yok efendimiz: çünkü artık sizi kimse şımartmayacak.
- Beni korkutuyorsun Olric.
- Siz istemeyeceksiniz efendimiz. Güzellikleri kendiniz bulup çıkaracaksınız artık.
...
- Her gün yeni baştan yaşamak mümkün olacak mı dersin? Bir gün öncesine korkak bir bezirganlıkla sarılmadan yaşayabilecek miyiz? Yoksa, yarından korktuğumuz için, düne köle gibi bağlanacak mıyız? Yaşarsak göreceğiz Olric. Yaşamaktan korkmazsak göreceğiz. Ve bu dünyaya göstereceğiz. Onlar görmese de göstereceğiz. Gösterdiğimizi bileceğiz. Gitmeliyim Olric, hemen işe girişmeliyim." sayfa 349-350-351
Ben bilemiyorum hala..
hiç bilemiyorum
Yaş handiyse kırk ama
nck
hala bilemiyorum
Tutunabildim mi?
Tutunamadım mı.....?
bilmiyorum..
ve bazı zamanlar
-tıpkı turgut özben gibi-
hakikaten nefes alamıyorum...
"-Nefes alamıyorum Olric.
Bu insanlar içinde kendime rol biçemiyorum...
Ah Olric, ölemiyorum bile!"
Tutunabildim mi?
Tutunamadım mı....?
bilmiyorum
bildiğimse zaman zaman gerçekten de yok yere kendimi azalttığım tıpkı Selim Işık gibi...
"Bir silgi gibi tükendim ben. Başkalarının yaptıklarını silmeye çalıştım. Mürekkeple yazmışlar oysa. Ben kurşun kalem silgisiydim. Azaldığımla kaldım." sayfa 598
fotoğraf: neslihan karayakaylar tamyaman
ve bu roman
bu şarkıyla daha özel sanki......