20 Ekim 2013 Pazar

bazı kadınlar hep sonbahar kokar....


"eylül - ekim - kasım"DI
"toprak rengi - sarı - turuncu - kırmızı -yeşil - mor"DU


"ve sonbaharları seven kadınlar var"DI


bu kadınlar
yaza vurgun olsalar da..
yalnızca yazın güneşinde  ışıldasalar da..
yine de
hep sonbahar kokarlardı


her daim yaz özleseler de..
bütün enerjileri sadece yazın patlasa da..
bu kadınların bir köşesinde hep hazan saklanırdı...


bu kadınların gözlerinde her mevsim sonbahar yaprakları cıvıldardı.
ve bu sonbaharı seven kadınlara
hep
ve en çok
hüzün yakışırdı...


onlar yaza vurgun olsalar da
içlerine hazanın hüznü sıkışır kalırDI...

fotoğraflar: Neslihan K.T. --ekim 2013--ankara




dipteki not: Ankaramda henüz katledilmemiş ağaçlar bulabiliyorken...... yakın gelecek konusunda derin endişelere sahipken.....

18 Ekim 2013 Cuma

An-kara--en-kara..



bir tuhaf şehir şu ankara..
adı üstünde var bir "kara"lık bünyesinde
an-kara, en-kara...

içinde yaşayıp giderken çok pis, çok gri, çok bıkkınlık verici, hep kaçıp gitmeyi istetici...
lakin
uzaklaştın mı kucak dolusu özleme dönüveren..

ben tatiller ve çok kısa bir dönem bursa da çalıştığım dönem  sayılmazsa ayrılmadım hiç bu kentten
ama ayrılan çok dostum oldu
hepsi özledi

biliyorum ben de duramayıp çekip gideceğim bir gün
mutlaka gideceğim
ama yine biliyorum ki gidince de çok özleyeceğim..

ankaralı olmanın laneti bu sanırım..

ankaradaysan göremezsin pek güzelliklerini.. grisi, karası, kasveti batar durur gözüne
en çok denizsizliği koyar mesela bana

ya
bir gitsen
neleri neleri düşer aklına..


ama şimdi bir itirafta bulunacağım
bu kocaman bayram tatili boyunca bir yerlere gidememek çok koymuştu başta..
pek sinirlenmiştim bir yerlere kaçamayışımıza sebep olan mevzulara..
ikinci gün günübirlik akçakocaya kaçırdım kızımla kocamı biraz da metazori, deniz görmesem denize değmesem çatlayıverecektim sanki.. gördüm değdim ilaç gibi geldi
o ayrı



ama itiraf kısmı şimdi
ben sevdim bu tatilde ankarada kalakalmış olmayı
neden mi?

bilmiyorum ki..

zaten
yaşı 41 lemişken
ben çözememişim hiç kendimi
siz nerde çözeceksiniz..
he deyin geçin en iyisi

ben öyle yapıyorum zira bana...

hem kim ne derse desin
yağmur güzel yağar bu kente.....




14 Ekim 2013 Pazartesi

kendime günde 3 öğün aç karnına Bukowski öğretisi yazıyorum ya la....



Kimseyi değiştiremezsin hayatta..! Ve kimse için de değişmemelisin..! Kimliğini kaybettiğin an, yaşamını çöpe attın demektir. İstemediğin sürece, hiçbir şey için ödün vermeyeceksin. Çünkü gün gelir, verecek hiçbir şeyin kalmaz. Her şeyi sen istediğin için yapacaksın, başkası senden istediği için değil. Ve sen, sen olarak kaldığın sürece senin yanında olanlar da mutlu olacaktır. Bırak hayatına eşlik etmek isteyenler gelsin seninle. Yolun bitimine kadar gelmeleri şart değil. Herkesin gidebileceği bir yol vardır. Sen yeter ki, yanında yer almayı bil. Ne sen kimse için mecburi istikametsin, ne de bir başkası senin için… Seninle gelmek isteyenleri yanına al. Belki beraber daha çok şey katabilirsiniz bu hayata. Yanındaki seni mutlu ettiği sürece kalsın hayatında, zorlama kendini. Hayat rahat ve anlayışlı insanlarla Ve hayat hak ettiği gibi yaşandığında güzel… Ve unutma ; "Aynı dili konuşanlar değil aynı duyguyu paylaşanlar anlaşabilir…! " 

demiş Bukowski

doğru demiş

çok doğru demiş

zoraki olmayan ilişkileri oldurmaya çalışmak ne yorucudur..

oldurmayacaksın

salacaksın
gidecek..


döneceksin sırtını

kaldırıp kadehini içeceksin beraber hayata çok şey katabileceklerinle beraber

çabalamayacaksın sana değer vermeyenlerin gözünde değer kazanmaya

hadi


vira vira...






13 Ekim 2013 Pazar

yine geceyle örtüldü sokaklar....

f: neslihan karayakaylar tamyaman / bodrum --temmuz 2012


Yine geceyle örtüldü sokaklar 
Yine sen yoksun yanımda 
Umutlar öğüten hırsız geceler 
Ve yalnızlığım kolkola. 

Altmış dört gündür ayrıyız 
Çıkmıyorsun aklımdan 
Nefes almak yaşamak değil 
Vurulmuşum aşkından. 

Aaah seni unuttum sanma 
Aaah yanıyor içim hala. 

Yarabbim ne güzeldi paylaşmak o sevgiyi 
Verdiğin mutluluğu hatırlarım hala 
Gel gör ki ayrılığı hiç düşünmüyor insan 
'ya biterse' demiştin sen haklıydın aslında. 

Kimlere yar oldun sen kimlere 
Düşünmek zor geliyor 
Ellerin şimdi kimin ellerinde 
İçim çok eziliyor...



1 Ekim 2013 Salı

Bazen sıkışmış hissediyorum alandra


Canım Alandra,

Ne çok oldu yazmayalı.. Seni özlemediğim anlamına gelmiyor
biliyorsun..

Bazen oluyor böyle.. kendimi yapmayı sevdiğim her şeyden silkelenip uzağa savurulmuş gibi hissettiğim.. Öyle zamanlardayım bir süredir..
Bundandır sana yazmaları ihmal edişim de..
Hoş  açıklama yapmama hacet yok.. bilirsin zaten ya..
neyse..

Bazen kendimi iyice itilip itilip bir köşeye kıstırılmış gibi hissediyorum Alandra.. Üzerime geliyor her şey.. herkes..Hepsini, herkesi, her şeyi itecek bir deli gücüm olsa.. İtsem ve çıksam sıkışıp kaldığım köşeden istiyorum..
Ses bile çıkartamıyorum oysa.. Orada sıkıştığım köşeden iri iri açıp gözlerimi deli deli bakıyorum en fazla hayata.. o yani tek yapabildiğim..

Hep çok konuşmam gündeme gelir ya bilirsin.. Susmak hakkımı kullanıyorum böyle anlarda.. Üstüme üstüme gelen, canımı acıtacak  iğneleyici bir yığın söz sarfedenlerin her dediğini sükûnetle dinleyip kabullenivermiş gibi susarım böyle anlarda..
Yakıştıramadın değil mi bana..
Yakışmıyor belki de
ya da belki de aslında en yakışan bu bana..
Çok yıpratan bir şey susmak aslında.. için için yiyen bir şey insanı..
En çok bu zamanlarda düşünür merak ederim "neden değer verdiklerim bir yolunu bulup canımın acıyacak bir tarafına dürter ellerindeki iğneleri ki?" diye....

Oysa merak etmek yersiz belki de Alandra.. Hayat bu..
Sistem..
Böyle işliyor...

Alandra...
Çok özledim seni..

Hasret dolu sevgilerimle...

dipteki Not:
Fotoğraf: Otoportre - Eylül 2013/Gelveri