31 Ekim 2008 Cuma

Capon Balığının bale patikleri :)











Minik kuş istedi




"Bana bale patiği ör" dedi




Ben de ördüm




Böyle oldu

21 Ekim 2008 Salı

18 Ekim 2008





Sabahında kırgınlık vardı üzerimde. Hasta gibiydim. elim kolum kalkmıyordu pek. Capon balığı ile kahvaltı ettik, faaliyet yaptık, eğlendik anne-kız. Dışarı çıkasım yoktu hiç. Büü'yü bekledik. O gelince ailecek takıldık biraz.

Sonra giyindim ve lise arkadaşlarımla buluşmak için gideceğim Atlı Spor'a bıraktı Büü ile capon beni.

Biraz geciktim, gittiğimde çoğu gelmişti eskimeyen eski dostlarımın.

O kadar güzeldi ki, tarif için kelime arıyor bulamıyorum...Geçip giden koskoca 19 yıl bir parça bile yıpratamamış ya birbirimize olan yakınlığımızı...

Daha önce daha ufak bir kadro ile gelmiştik bir araya, bu kez daha da büyümüşüz. İstanbul, Kastamonu ve Kayseri'den sırf bu gece için gelen dostlar vardı aramızda.

Herkes birbirinden sıcak, yapmacıksız,

Herkes o derece ne ise oydu ki...

Çok güldük, çok eğlendik, çok anı geçti aklımızdan, çok kişinin kulaklarını çınlattık

halay bile çektik :)

En güzeli koca koca insanlarız hepimiz, herkes iş güç sahibi ciddi ciddi insanlar lakin bir araya geldik mi lisede nasıl davranıyor idiysek öyle davranmaya başlıyoruz.

Kimin kariyeri kiminkinin üstündeymiş, kim kimden daha güzel ya da daha zayifmış, kim marka giymişmiş şuymuş buymuş tekimizin bile umurunda olmuyor.

Sanki herbirimize giydirilmiş lise formaları tekrardan ve o sıralara oturuvermişiz gibi...

Atlı Spor'da yemek sonrasında aramızdan bir arkadaşın açtığı cafede kahve ardından tunus cd. de pub şeklinde sürdürdük geceyi; fire verdik gerçi saatler ilerledikçe ama olsun...

Hastalıktan, kırgınlıktan eser kalmadı bende

Sabah karşı 4'tü eve döndüğümde, uzun zamandan beri o saate kadar dışarda kalmamıştım. ama zerre kadar yorgunluk hissi yoktu üzerimde...

Caponu ve Büü'yü öpüp yorganımın sıcaklığına gömülürken yatakta koskocaman bir gülümseme vardı dudaklarımda...

Teşekkürler facebook bizim yeniden bir araya gelmemize vesile olduğun için...

ve teşekkürler eskimeyen can dostlarım

herbiriniz ayrı ayrı çok özel ve çok güzel insanlar olduğunuz için

9 Ekim 2008 Perşembe

Kızıma

Canım kızım,

Birşeyler karalayıvermek geçti içimden sana. annem de amma ahkam kesmiş dersin belki gün gelip de okursan eğer yazdıklarımı. eh hoşgör yavrukuşum; anne olunca anlarsın sen de, anneliğin biraz da ahkam kesmek olduğunu..



sana bırakacak çok şeyim olmayacak muhtemelen hayatta. Evler, arabalar, yazlıklar dizemeyeceğim önüne sıra sıra. Benim de elimdekiler kelimeler işte, zihninin bir köşesinde iz bırakırlar belki diye...



Sevgiden hiç vazgeçme küçük kızım. Ne olursa olsun vazgeçme. Yanlış anlayanlar olacak, kullanmak isteyenler -hatta kullananlar- olacak, sevgini hor görenler olacak

aldırma

İnsanca yaşamanın, insanca hissetmenin tek yolu sevgi inan bana.

Ümit Yaşar Oğuzcan'ın şiirlerinden birinin son mısralarında dediği gibi

"...

Unutma ki

Her seven adsız bir kahramadır

Unutma ki

İnsan sevebildiği kadar insandır."



Sıkıntılı anlarında hiç kimsenin olmasa da benim sana olan sevgime sığın. ben yanında olsam da olmasam da sabit kalacak o sevgi, bir an bile aklından çıkartma.



Şartlar çıkarcı, fesat, affetmez, nankör olmayı gerektirse de günümüzde; kulak asma. Kendi çıkarların uğruna kimseyi harcama. Fesatlık düşünme hiç, unutma ki hesap edilen her fesatlık dönüp dolaşıp onu hesap edeni bulur... İnan er geç bulur.



Kin ağır bir yük, sana yapılan ne olursa olsun affet. Yapan yaptığından utansın. Affedemediğin şeylerin yükünü taşımak çok zor hayatta. Kambur gibi taşıma sırtında sana kötülük edenlere olan nefretini. Affet ve unut onları, bırak geride kalsınlar. Ama asla sana tekrar zarar vermelerine izin verme.

Ne olursa olsun İYİ İNSAN ol bebeğim. Sonsuzluğun güneşi iyilik üzerine doğacak inanıyorum...

Nankörlük hayatta hiç yanına bile yaklaşmayacağın bir kavram olsun. Sana yapılan iyiliği asla unutma ve onu yapan kişiye çok hırslansan bile dinlemeden onunla konuşmadan yargılayıp idama mahkum etme.

Arkadaşını, dostunu seçerken çok dikkatli ol birtanem. Gerçek arkadaş, gerçek dost -sen haksız olsan dahi- bir başkası seninle ilgili kötü konuştuğunda o kişiyi susturandır. Haksızsan eğer, gerekliyse bu, gelir sana kızar, bağırır, çağırır ancak sana laf söyletmez.

İhanete uğrayacaksın canımın içi bu kaçınılmaz. Dost bildiklerin, sevgili sandıkların üzecek zaman zaman seni. üzülme, umursama demek nafile. Ama sen her zaman vicdanının sesini dinleyen, gereken ne ise onu yapan olursan, gece başını yastığına koyduğunda için acımadan "ben elimden geleni yaptım" diyebilen olursan eğer, işte o vakit bu üzüntüler uzun sürmez. Açılan yarayı vicdan azabı cerahatı sarmadığı zaman kolay kapanır o yaralar güzel kızım.

Bunları yazıvermek kolay, sen yapabildin mi bakalım diyeceksin belki bana. Elbette yapamadıklarım olmuştur, elbette geçmişe dönük pişmanlıklarım da var. Ancak çok şükür vicdan azabım yok beni yiyip bitiren. Bana önemli olanın vicdanımın sesi olduğunu annem öğretti. ben de sana öğretebilirsem ne mutlu bana melek yüzlüm...

Seni herşeyden çok seven
Seni hayatına amaç edinen
Annen.....

8 Ekim 2008 Çarşamba

Caponun Faaliteti






Epeyi zaman oldu

Faalitet yapalım dedi bizim capon balığı

her türlü atık malzemeyi depoladığımız kutuya göz attık

patlak ampülleri buldu

bunnarla yapalım dedi

hadi dedim

o boyadı ben bağladım

rüzgar çanı yaptık

böyle birşey oldu
ne olduğu çok mühim değil de
capon bunu yaparken çok mutlu oldu
o kısmı çok güzeldi

7 Ekim 2008 Salı

Bayram

Uzun bir tatil vardı
Büü Capon ben şööööyle gönlümüzce Ankara'nın tadını çıkartacaktık
Özlemiştik tatillerde Ankara'da olmayı
Klasik bayram kutlaması yapmayı
İlk gün yaptık da elimizden geldiğince
ikinci gün sabah telefonum çaldı
Açtım Akçay'a gitmiş olan Pelin telaşlı sesiyle "ananem hastanedeymiş, Çağrı başında ama anlatamıyor neler olduğunu bakar mısınız?"
diyor
Apar topar giyinip caponu da giydirip attık kendimizi dışarı
Hastanenin acilindeydi anane, biz gittiğimizde tomografi için götürmüşlerdi, bekledik gelmesini
Capon'u enfeksiyon alır diye bırakmadılar içeri, capon da bana yapışık yaşadığından bu aralar içeri girip bakmak görevi Büü'ye düştü
Çağrı ile konuştu ananeyi gördü
Çıkınca nasıl dedim
İyi dedi, nur yüzlü, gülümsüyor dedi
Sonra odaya aldılar diye konuştuk
sonra yoğun bakımda haberi geldi
Sonra Pelin'le son konuşmamızda
"Yetişemedim Neslihan, ananemi kaybettik" sözleri çınladı kulaklarımda
sonrası gözyaşı
Akçay'dan dönüş yolunda Sabri demiş ki Pelin'e
"Allah'ın planını bilemeyiz, plan kurma kafanda"
ne kadar doğru
Cuma kalktı cennaze
2000 yılında en son tuttuktan 8 yıl sonra bana denk gelen nöbet günü tam...
Ofiste olmak zorundaydım
Bir yanda Pelin
Kalbim Pelin ile Mısra ile kaldı
Ölüm bir kez daha sarsaladı beni
Ölüm soğuk..
Ama bir o kadar da sıcak
Gidene ağlarken, kalana sarıldırtıyor insanı
Hepimizin başına gelecek şüphesiz
ama demiş ya büyükler
-ne deseler doğru demişler zaten-
Ölümün de hayırlısı
Anane gibi
Bayram günü, tertemiz, eziyet çekmeden ve kimseye eziyet olmadan
Mekanı cennet olsun tüm bizi terkedenlerimizin.........