31 Mayıs 2010 Pazartesi

benim basit iki fotoğrafımdan kime ne?

Sergimizi açtık diyecektim...
şu geldi bu gitti
şunu yaptık bunu ettik
konsere kaldık akşam
delirdi eğlenceden capon diyecektim...

sonra
sabah ofise gitmek için servise bindik
haberleri dinledim
saldırılar vardı haberde
şehitler vardı

utandım....
çektiğimiz fotoğraflardan iki tanesi basılıp çerçevelenmiş de
sergilenmiş de
birileri de gelip bakmışmış

eeee çok mu önemli yani.....
değil
hiç değil

Allah sabır versin o ateşin düştüğü hanelerdekilere..
dayanma gücü versin
yaralılara acil şifa versin

ben iki fotoğraf çekmişim de, sergilenmiş
kime ne?

30 Mayıs 2010 Pazar

Muammalı Hummalı Hazırlıklar....



 

Buluştuk Vişnelikte sabah
Güzeeelce astık fotoğraflarımızı

Pek hoş olmuşlar baskı yapılınca...
Hadi bakalım
Sıra yarında


İnşallah alnımızın akıyla bu işi sonlandıranzii....


Çalıştık, eğildik, kalktık, taşıdık, taktık, ölçtük


Dinlendik sonra
E dinlenirken poz verdik -kaçınılmaz- :))



Bir ara çingeneliğim tuttu da fal bile baktım hatta
Bi de güzel çıktı ki fal
Keyiflendim çok valla



Eee tüm bunlar olurken artizlik yapmasam da olmazdı ama
yaptım tabi
-e illa-


28 Mayıs 2010 Cuma

Pazara sergimize bekliyoruz efeniiimmm...

OCAK 2010'DA BAŞLAYAN FOTOĞRAÇILIĞI ÖĞRENME MACERAMIN İLK ÖNEMLİ DURAĞINA GELDİM SANIRIM
İLK DURAK DİYORUM
ZİRA ÖĞRENMENİN HİÇ BİTMEYECEĞİNİ DÜŞÜNÜYORUM
VE BU HOBİ OLARAK BAŞLAYAN
ANCAK HOBİLİKTEN UZAKLAŞIP TUTKUYA DÖNÜŞEN UĞRAŞIDAN UZAKLAŞABİLECEĞİMİ HİÇ SANMIYORUM ;)


ZOR BİR DÖNEMİMDE BANA ARKADAŞ OLDU FOTOĞRAF MAKİNEM

BÜÜCÜM ALMAYI İSTEDİĞİM LENSLERİ SAHİP OLMAYI UMDUĞUMDAN ÇOK ERKEN ALARAK ÇOK MUTLU ETTİ BENİ


EDİNDİĞİM DOSTLAR İSE EN BÜYÜK KAZANIMIMDIR BU YOLCULUKTA, KISA SÜREDE SAĞLAM TEMELLERE DAYANDIĞINA İNANDIĞIM İLİŞKİLER KURMAMI SAĞLADI BU DERSLER ONLARLA
HER BİRİNE TEŞEKKÜR EDERİM TEK TEK
VAR OLDUKLARI İÇİN :)


VE BU İŞİ BİZE ÖĞRETEN... DAHA DOĞRUSU ÖĞRETMEK İÇİN ELİNDEN GELENİN FAZLASINI YAPAN SEVGİLİ FAZLI
SANA DA TEŞEKKÜRLER...
TÜM ÇABAN, EMEĞİN, SABRIN
AMA
HER ŞEYİN ÖTESİNDE
VARLIĞIN İÇİN

O ZAMAN BEKLİYORUZ EFENİİİİİİİİİİİİİİİİMMMMMMMMM:






AFSAD ve ODTÜ Mezunları Derneği işbirliği ile gerçekleştirilen yetişkin ve çocuk fotoğraf eğitimleri sonrasında üretilen fotoğraflardan oluşan sergiler Etkinlikler Şenliği kapsamında 30 Mayıs 2010 Pazar günü açılacaktır.










Sergi Tarihi: 30 Mayıs 2010 Pazar (saat 12:00 da sertifika töreni, 16:30 da fotoğraf gösterileri, 18:00 da kokteyl ve sergi açılışı)





Sergi Yeri: ODTÜ Mezunları Derneği 428.Sokak 100.Yıl/Ankara (Vişnelik tesisleri)





Etkinlikler kapsamında gerçekleştirilecek olan fotoğraf gösterisi ve sergiye TÜM FOTOĞRAF DOSTLARI DAVETLİDİR....






.
Dün bizim ordaki hocalardan birisi ile sohbet ederken -ki kendisinin ergenlik krizleri tavana vurmuş bir kızı var- Caponun agresif hallerinden söz ettim de
dedi ki
Atalay Yörükoğlu 3-5 yaş arasına "ilk ergenlik" diyor
hadi buyrun bakalım
neyse en azından bizim kızın tuhaf hallerine uydurulmuş bir açıklamadır dedim
aldım kabul ettim bu fikri

biz mi çok salaktık
bu zamaneler mi çok cingöz bilemedim
biz değil ilkini
bu ergenlik denen zıkkımın orijinalini şöööle doya doya yaşamadık ki...








ama yok yok
bu zamaneleri biz getiriyoruz bu hale
fazla şımartılıyorlar
fazla söz hakları var
sınırsız özgürlük
eee iyi güzel de
nereye kadar?

sonra zaptedilemez hale geldiklerinde
sayıklıyoruz
"yaw biz çocuk değil miydik, bunların hiçbirini yapmadık, yapmayı bırak düşünemezdik bile yok yok böyle değildik katiyen"
diye
eee iyi de
anne babalarımız biz gibi miydi peki?
hangimize söz hakkı, ailevi kararlarda fikrini söyleme serbestisi sağlandı ki
en medeni aileler de dahi bir otorite-ki bu genelde baba olurdu- vardı yani...










mesela ben 4.5 yaşında toplum içinde -şekilde görüldüğü üzere- anne babama küsüp kalkıp boş bir masayı işgal edip sinir krizi geçirecektim de
annem neyse de   rahmetli babam Büü ve bencileyin sakin kalacaktı...
peh
ne mümkün...


biz tepemize çıkardıkça bunlar da devam edecektir kesin böyle olmaya















kaldı ki ben standart anne modelinin bir hayli dışındayım bu zamana rağmen
sert ve disiplinli ve sözünden asla dönmeyen,bir çangırdadı mı yeri göğü inleten, her dediğini yapmayan, yaptrtmayan bir tip olmama rağmen bu konumdayız
şımarıklık tavanda özetle...




































































ama şimdi Allah için çok da günahını almayım minik meleğin
zira bugün süper uslu, sorunsuz, cimcime, güler yüzlü -kısacası- süüperdi...
Devamını dilerim hasretle ;))

23 Mayıs 2010 Pazar

Bunu Saymayız :)




Ne zamandır istiyordum
Konu ilk Eskişehir gezisinde açılmıştı
"Bir gün bizde buluşup içelim" demiştim
o zamandan bu zamana terslikler hastalıklar tatiller derken fırsat olmamıştı
Kısmet bu akşama imiş
Fotoğraf dersimden dostlarımla bizde bir buluşma sözünü ettiğim...

Güldük, eğlendik,

Hüzünlendik,

Yedik içtik


Çalıştık

Fotoğraf baktık, fotoğraf seçtik, düzenledik

Sohbet ettik

Dedikodu yaptık...

ve hatta bir ara Büü ile rhumba bile yaptık :)

ohhh sefamız olsun..



Canlarım
Bu derslere başladığım
ve sizleri hayatıma dahil ettiğim için
o kadar mutluyum ki
iyi ki varsınız...

Sevgili
Ayşe, Tuba, Yalçın Abi, Özlem, Banu, Emel Abla, İbo, Olga, Ebru, Tuğba
İyi ki geldiniz, sıkıntılı tatsız zamanlar geçirmekte oılduğumuz bir dönemde evimize neşe verdiniz
Haaaaariiiiiika bir gece geçirdim sayenizde
Nasıl da.ihtiyacım vardı bir bilseniz...
Çooook teşekkür ederiz
(İbocan süper yeteneğini mutfakta da konuşturduğun için ayrıca teşekkür sana ve Banucan toplama faslındaki katkıların için sana)
Yine gelin ama
Biz bunu saymayız...

21 Mayıs 2010 Cuma

Anlasana


Alışmıştım be sevgili...
Seni soyut kavramlar denizinde tam da boğmak üzereydim. ne gerek vardı çırpınıp çıkmaya su yüzüne ki?...
Ne gerek vardı?


Sen benden çok şey istedin biliyor musun sevgili...
Çok şey
Hem de hiçbir şey istemeyerek... Ne anlamsız çelişki bu be sevgili; ne anlamsız... Benden hiçbir şey istemiyor oluşunun bilsen ne çok şey istemek olduğunu...


Oysa ben sana, neysem o gelmiştim... Neyim varsa sermiştim önüne sevgili.. Neyim varsa. Hesapsız, darmadağın, deli dolu, abartılı ve doyumsuz ve heyecanlı. Sen hiçbir şey istemedin ve bu sayede ne çok şey istedin benden bilemezsin ki... Ben tüm bu hislerle başbaşa kaldığımda ne çok acıdım, ne çok kanadım bilemezsin sevgili...


Ama hani der ya büyükler "Zaman her şeyin ilacı...". O ilaç, acı; çok acı ama yutman gerektiğini bilip de yuttuğunda şu ya da bu şekilde gösteriyor faydasını... Evet bırakıyor ağızda o berbat tadı yalan yok... Bir hayli sürüyor o tadı unutması, yok etmek damağındaki varlığını.. Üzerine bir şeyler atıştırsan geçeceğini hissedersin ama ağzına da bir lokma atmak gelmez içinden ya hani... İşte ben tamda yeni bir şeyler atıştırmak üzereydim biliyor musun sevgili...
Tam da alışmıştım işte dediğim gibi...


İyi mi oldu şimdi peki?
Söyle oldu mu böylesi iyi?
Tam da seni boğacağım sırada soyut kavramlar denizinde, çırpınıvermenin ne lüzumu vardı sanki?...


Eeee çıktın yine su yüzüne işte... Sonuç?
Ne değişecek ki?
hala çok şey istiyorsun benden
hala hiçbir şey istemeyerek...


Oysa ben neyse o olarak çıkmıştım karşına... Göze alınası ne varsa göze alarak; cesurca...
Gittin, bittin zannettiğim bir anda ne gerek vardı diplerine itiverdiğim soyut kavramlar denizinde çırpınıp da su yüzüne çıkıvermene...
Şimdi ben yine aşık,
yine senle dopdolu


Yine hiçbir şey veremezken sana
Yine hepsi bana yük olmuşken
Bendeki seni senle paylaşamazken
Nasıl taşıyacağım bir başıma, altında ezilmeden?


Sen
Hiçbir şey istemiyorken
Dünyayı istiyorsun be resmen benden...


Anlat kendini
İfade et derdin ya
İşte anlattım
Hadi anlasana...

19 Mayıs 2010 Çarşamba

Kara Kızım

Anneler günü hediyem
çok büyük bir süpriz oldu bu yıl bana
Sipariş ettiğini söyledi Büücüm
ancak yurtdışından geldiğinden
henüz geçti elime...

Hani katlar yatlar alsa Büü bana, bu derece olmazdı sanki sevincim....
Alışılagelmiş evlilik rutininin girdabında dönmeye başladığımız kimi kritik anlarda,
bu adam bi şekilde,
neden onca aşık olduğumu ona zamanında, böyle hatırlatıveriyor bana...

Ayyy ay sen nasıl güzel bir şeysin ya.............

sessiz kelimeler biriktiriyorum

Özlüyorum...
Seni her an her dakika özlüyorum...
yanında olduğum o dar vakitlerde dahi devam ediyor özlemim... Az sonra gidecek ve özlemeye başlayacağım diyerek özlüyorum....
Özlüyorum ve susuyorum
Susarak özlüyorum seni
Seviyorum evet
Çok seviyorum
Ekmek gibi, su gibi, aldığım nefes gibi
İçlerine gözlerimi dikemediğim gözlerini
Tutamadığım ellerini
Kaynaşamadığım tenini
Öpemediğim dıudaklarını seviyorum....

Sorguluyorum kendimi özledikçe seni
sevdikçe seni sorguluyorum kendimi

Bunca özlenip bunca seviliyorsa bir yürek
hakkıdır bilmek
diyor içimde bir yerlerden bir ses
şeytan diyor bir anda topla cesaretini dök taşlarını eteğinin
olsun ne olacaksa kopacaksa kopsun dananın kuyruğu
cesaretsizlik evet sana söyleyememek sevgimi
reddedilmek korkusu değil hayır...
kaybetmek korkusu bu
öyle ya da böyle; şu şekilde veya bu şekilde
varlığını hissetmek bile
yetmeli diyorum kendi kendime....
suskun kelimelerden koca bir dağ yüreğimde... karlı zirveleri içimi üşütüyor
güneş olsun o hüzünlü gözlerin
parlasın doğsun dünyama
eritsin karları
kelimeler kar eriyiği olsun aksın dudaklarımdan istiyorum
Nafile
Ancak susuyorum..
ne kadar sevdiğimi yine bana söylüyorum
suskun kelimeleri istifliyorum....

bir
bunca seviliyorsa bir yürek
-kendi sevmese dahi-
bilmeli diyorum
bir
Bunca sevildiğini bilirse gider diyorum

sorguda benliğim
sorguluyorum...
sorguluyorum..

her sorgulayışta kendimi
ne aklanıyorum
ne tutuklanıyorum...

Arafta asılı kalmış yüreğimde birikmiş sessiz kelimelerim.....

17 Mayıs 2010 Pazartesi

kızgın ve kırgınım kızım

Ben sana kızgın ve kırgınım kızım...
Bu akşam gözüme gözükme
Bütün gün canımı yakmak adına ne gerekirse yaptın
Ama neden kızım?

Söylediğimin tamamen tersini söyledin diye başın göğe erdi mi şimdi
Uyurayak beni delirttin diye
kitabını bile okumayıp babana devrettim diye mutlu mu oldun yani
sonra sen daldığın uykuda ağlamaktan katılan içini çekiçekiverirken izlediğimde seni ben mutlu oldum mu peki
onca haşladım seni diye?
Sen 4.5 luk yaşınla bana kafa tutarken, ben 9 aylık acı çekiyorum hiç aklına geldi mi?
bu yaşında böyleysen
ergenlik yaşında nasıl olacaksın peki?

Ben kızgınım sana bugün kızım...
Her şeye eren o cin gibi aklınla sakın bana
"ama ben çocuğum daha" numarası yapma.....
ben kızgın
ve
kırgınım
kızım bugün sana.....
ben daha küçüğüm demeyesin sakın bana...
annenin zayıf noktasını bilip de canını yakmaya eren akıl varken sende
küçüğüm ben daha ama
deme bana...

ağlamaktan katılmış içini çeke çeke uyurken şimdi melekler gibi
ne kadar baksam da masumiyetine
hala
kızgın
hala kırgınım sana kızım...
bir süre sakın bana bulaşma....

16 Mayıs 2010 Pazar

Caponun odasından bildiriyorum !!


nicedir el atmam gerekiyordu
Erteledikçe ertleliyordum
Kabus gibi bir iş çünkü bu


 ne mi?

 Capon Balığının gardrobu, şifonyeri, çekmeceleri, rafları
Hanım giyin soyun manyağı olması muhalefetiyle itina ile talan etme poyansiyeline sahip
 Ben de biraz kaçırıversem ipin ucunu
Yakalayabilirsen yakala ondan sonra
İşte o ipin ucu kaçalı
bayaaaa bi olmuştu

















bayağı aramak gerekti yakalamak için


 
İp gibi oldu
Ama ne kadar süre için
2 gün?
yok canıııım
maksimum 12 saaat :)






























































biiiir tomar da verilecek ayrıldı tabi


küçülenler


çok şükür bu kadar eksik


bu kadar eksiktir


kâr kârdır olayı ;)


















Haa tabi tabi
o kesin
her defasında olduğu gibi


"ayyyy daha da üst baş alırsam bu kızaaaaaaa"


hıııı tabi
çok izledik o filmi ifadesi caponun suratında :)

---- Haaa kostüm olayı tamamen farklı bir bir durum tabi
başlı başına kocaaaa bir post gerektirir

..
.