16 Eylül 2013 Pazartesi

Kızıma 8 yaş Mektubum



Hep tatilde oluşumuza denk geldiğinden günü gününe yayımlayamıyorum kızıma yazdığım mektupları blogda
olsun...

varsın geç olsun
ama hep olsun..



19 Ağustos 2013-- Bodrum

Kızım,

8 yılı bıraktık bugün geride seninle birlikte 41 dedim ben sen 8 derken..
Zaman hızlı..
Sanki dün gibi seni kucağıma aldığım 2005 yılı...
Büyülemiştin beni o zaman.. hala büyülüyorsun..
Çok cadısın.. bazen çok edepsiz, hayli inatçı ve son derece kaprisli, biraz tembelsin de..
ama diğer yandan çok merhametlisin, sevecen ve sosyal, iyi ifade edebiliyorsun kendini, açık sözlüsün eğrisiz dümdüz, çok cesursun, ciddi anlamda gözün kara ve çeviksin bir kedi kadar...

Şöyle böyle
artısıyla eksisiyle bir insansın işte canımdan can verdiğim
bir bireysin işte
her geçen gün kişiliği daha da oturan..

Aslında binlerce olumlu şey yazmak istiyor gönlüm sana hatıra bırakacağım bu mektuplarda ya... Yurdumun hali.. Kelimeler kocaman kocaman düğümler olup takılıveriyor boğazıma..

Sen bunca yıl seni korumak için görev yaptığı öğretilen polislerle karşılaştığında bu yaşında "anne bize gaz mı sıkacaklar, nolur kaçalım" diyerek bacaklarımın arasına saklanıp gerçekten ürküyorsan... ben ne anlatayım ki daha...

Çok üzgünüm Atamızın emanetine sahip çıkamadık layıkıyla... siz çıkın küçüğüm.. kurda kuşa yem ettik bize emanet edilen nimeti, siz toparlayın çekin alın ellerinden.. koruyun sakının saklayın meleğim...

Ben sana çok güzel yemekler yapmayı öğretebilirim, örgü örmeyi, dikiş dikmeyi... Şarkı söylemeyi öğretebilirim, dans etmeyi... matematiği, geometriyi öğretebilirim.. ingilizceyi.. güzel yazı yazmayı, akıcı konuşmayı..
öğretebildiğimce ve sen öğrenebildiğince öğretebilirim daha nicesini..
ama ben
sana
sadece insan olmayı öğretmeyi seçiyorum
öğretebildiğimce
kendim olabildiğimce..

çünkü benim canım kızım öğrendiğin, öğrenebildiğin bütün nitelikler insan olabildiğin ölçüde kıymetli..
gerisi kapı süprüntüsü...

şimdilerde insan olabilmek, insan kalabilmek için direnmeyi gerektiriyor kızım yurdumun halleri..
o halde
öncelikli dersimiz direnmek bu sene
8 yaşın kutlu mutlu umutlu sağlıklı huzurlu neşeli olsun güzel kızım..
diren özgürlük
diren insanlık
diren defne

seni canından çok seven Annen.....


Dipteki Not: Post'ta yer verdiğim harika fotoğrafları Sevgili Dostum Alper Fidaner çekti ve ham hallerinden tarafımdan işlenerek bu hale getirildiler..

Teşekkürler Sevgili Alper.. bize bu kadar güzel bakıp güzel gördüğün güzel gösterdiğin için :)

15 Eylül 2013 Pazar

Kaşita...

Şimdi zamane çocuklarının tamamı feci fırlama, sıradışı falan
bu net
e her anneye de kendi çocuğu iyice bir farklı geliyor haliyle
bu da net..
ama ufak bir istatistik yaptım çocuklu aileler içinde
sorum şu:
onlarca yirmilerce Türk çocuk içinde gidip de dilini hiç bilmediği kızılderili bir çocukla can ciğer olan oldu mu çocuklarınızdan diye
hayır yanıtı aldım..
benimki hakikaten biraz değişikcene midir nedir bilemedim ki?
:)

Kaşita..
Defne'nin Bodrum'da teyzemin evinde kaldığımız sıra edindiği en iyi arkadaşı
ailesi sokak çalgıcısı
her gece kumbahçe meydanda müzik yapıyorlardı Kaşita da onlarla marakas çalıyordu
ta ki Defne gidip kızı yoldan çıkarana dek :)
sonra her akşam beraber parkta oynadılar, kaydılar, sallandılar, dans ettiler, marakas çaldılar.. çok eğlendiler
Defne Türkçe den başka lisan bilmiyordu
Kaşita ispanyolcadan başka lisan bilmiyordu
ama çok çok çok iyi anlaştılar
sanırım onlar çocukça konuştular....

:

10 Eylül 2013 Salı

Sanatçı adayımızın son marifetleri...

Bizim minik sanatçı adayının tatilde içinde bulunduğu sanatsal faaliyeti seramik dersleri oldu bu sene...
Teyzesi onca koşturmacası arasında buna da yetişip cimcimeyi seramik derslerine taşıdı..
Teyze demek ana yarısı demek diye boşa dememişler...
Hatırlıyorum çocukken bayılırdık teyzelerime.. Dünya bir yanaydı onlar bir yana..
Büyük olanını kaybettik ne yazık ki... canımın içi nurlarda uyusun mücevher gözlü teyzem..
Küçük olanına hala bayılıyorum.. daha uzun upuzuun ömrü olsun..
Neyse uzattım biraz
demem o ki
Bizim kızın da teyze manyağı olmasına şaşırmamak lazım..

Nagihan'ın fikriydi, Defne kesin çok sever onu seramik derslerine götüreyim ben dedi, bizimki hayır der mi atladı hemen..
Öğretmeni çok yetenekli bulmuş..
Ben ortaya çıkarttığı eserleri görünce hayret ettim...
Oyun hamuruna benzemiyor bu iş, öyle kolay değil yani.. eline seramik çamurunu bir kez alıp şekillendirmeyi denemiş olan varsa bilir..
çamur dedim de
aklıma geldi;
bizimki başladı derslere ben Ankaradayken, telefonla konuşuyoruz ilk dersin akşamında
soruyorum:
"Defne sevdin mi seramik derslerini, tam senlik değil mi o hamurlarla oynamak"
bizim zilliden gelen yanıt:
evet anne çok zevkli
deee
o hamur değil çamur yannızz...!!

bir de bilmiş bir eda bi büyüklenme.. apışıp kalmıştım telefonda

neyse..

eser demiştik değil mi?

kızımın minik parmaklarından çıkma....

Bu ilk eseri; benim için yapmış; takılarımı koyayım diye.. Kendisi hiç beğenmemiş, hırslanmış binbir trip yapmış "olmadı" diye diye teyzesine..
Bana sorulursa gayet de olmuş.. hem de harika olmuş
ama kızımız titiz biraz :)



Küçümencik elleriyle ne işler yapmış bizim titiz hanım..


Bu çalışma şu hale dönüşmüş sonuçta:


ve bu da tam Defne'in ruhunu yansıtmış bana kalırsa, ne de olsa benim kızım bir sukuuuuuuuşu :D;



Bunu yapmış ama boyaması yetişmemiş..
naturel bir baykuş olmuş
böyle de güzel bence


Bir gün ders sonrası eve götürmek için çamur istemiş bizim kız Esra öğretmeninden. Evde gelince de Tan'la oturmuşlar başıan, uğraşırken bir kedi yapmış Defne tamemen kendi çabasıyla, yardımsız


sonraki derslerde atölyede boyamış da kedisini, fırınlanmış falan işte hangi işlemler gerekiyorsa

sonuç mu?

bence harika:



Eee tamam ben biraz abartıyor olabilirm.. Kız ne yapsa
ay harika
aman ne güzel diyor da olabilir.

e ne yapayım yahuuu

ben anneyim...

5 Eylül 2013 Perşembe

Bodrum'lu Kaş'lı Aile'li Dostluk'lu Güneş'li..Sıcacık YAZlı bir yazı...

Hooop bi gece kış geldi canına yandığımın ankarasına
bir gün önce yaz idi
ertesi gün bir sabaha uyandık ki
kış
noluuuyo lan..
kış.. kışkış çekil sonbaharın önünden sıranı bekle falan diye bağrındım ama
nck nafile
iplemedi
geldi kuruldu..
la havleeeeeeeeeeeeee

daha "yaz"ımı bile yazmamıştım....

güzeller güzeli bir tatildi yine
e kötüsü olur mu tatilin?
olmaz
benimki de güzeldi haliyle..

şimdi ben teyzeden taraf öz be öz Bodrumlu bir enişteye sahip olunca daha millet bodrumu apartmanın zeminaltı katı olarak bilirkenden beri bilirim yani Göltürkbükü diye garip bir mutant yokkenden mesela, türkbükü ve gölköy diye ayrıykenden onlar
yalıçiflikte saçma salak oteller dikilmeden oralar harbi harbi balıkçı köyü ikenden falan
torba ormanları katledilip yerine abuk oteller kondurulmadan
Hadi Gari Kale dibinde kocaman bir yer değil de barlar sokağında minnak bir barkenden
....

biri bana dur der mi?
kaptırdım gidiyorum da
o bakımdan..
neyse ne diyodum..
haa bodrum
işte o zamanlarından tanıyınca insan kendini yarı oraya ait hissediyor ya
bizim sülalenin topunda oluşmuş o his
Tam zamanlı yaşayan bir abla 3 kuzen yolladık vakt-i zamanında bodruma
teyzeyle enişte şimdilerde istanbulda ikamet etseler de eniştenin sağlığı dolayısıyla; ev demirbaş, merkezin göbeğinde
yarı zamanlı da bir başka kuzen de olunca ek olarak
ben sadece akraba ziyareti yapsam 30 günlük tatilin 4 te 3 ü bodrumda geçiyor
ne kadar bozarlarsa bozsunlar aşkım baki kalacak oraya o da var tabi
uzatmayım
bu sene iznimin 2 haftasında kızım ve annemle ablama gittik ben 2 hafta kalıp döndüm onlar devam
sonra şeker bayramının ardından başlayan iznimin ikinci ayağında da bodrum merkeze teyze ocağına annem ve kızımla yine
2 hafta da orada
kalan 1 hafta da hoop geçtik ana kız Kaş'a
Büü de Ankaradan büyük kızımız pandayla yola çıktı Kaş'ta kavuştuk
iki gün sonra annem ablam yeğenim kuzenim de katıldı bize..
aynı gün tamamen spontan olarak son saniye kararı ile Deniz ve Devin de köyceğizden kalkıp gelince kocaman bir tatil grubu oluverdik
kaş kazan biz kepçe şeklinde..

ve sonra bitti yazık ki
her güzel  şey gibi bir çırpıda....

kış geldi ama ben yaz fotoğraflarımdan bu kadar çabuk vazgeçmeyeceğim

#direnyaz #sonbaharhakkımızsokesokealırız #kışgelmevaktinibekle

öncelikle bodrum elbette
bodrumum olmadan asla.....




Her ne kadar artık alış veriş odaklı bol mağazalı bir hal almış olsa da ben seviyorum barlar sokağını hala..
anılarıma hürmeten belki de kimbilir..
vakt-i zamanında ben genç iken çapkınlık yaptığım sokaklarda kızımla dolanmak da ayrı bir his işte..
zamanın kısa tarihi...




İşte benim capon sukuuuuuuşum... Kulaç atmayı da öğrenmiş.. jet gibi yüzüp gidiyor kaşla göz arasında, dalmak su içinde takla atmak benim boyumun 3-5 katı yüksekliklerden rahatlıkla atlamak falan..
nasıl gözü kara bu kızın .. anlatılmaz yaşanır :)


Mendireğin kayaları..
hey gidin
az oturmadık o kayalarda kimileri gün ağarana değin...
şimdi kızım oturuyor
vay canına...


ve bu yazın benim açımdan ennn bi olağanüstü taraflarından birisi de şudur ki..
yine yeni yeniden bikinili poz verebilir hale gelebilmiş bulunmaktayım...
kaç senedir imkansızdı bu mevzuu..
beni mutlu etmek de bu kadar kolay işte :)


Kale merdivenleri...
Defne oraya tırmanırken ardından bakınca daha iyi fark ettim ki..
kızım çok büyümüş yahuuuu
bakar mısınız
neredeyse bir genç kız...
aboooooooo... :P



ve geldik Kaş'a..

çok maskülen bir ağız hiç de böyle erkeksi benzetmeleri sevmem kendimi tarifte ama.. daha cuk oturan da bir başka şey gelmiyor aklıma
Diyorum ki: Bodrum karım, Kaş metresim
ikisi de vazgeçilmezim..

hani vardır ya öyle hanzo adamlar ne yardan ne serden
bende de durum bu.. konu deniz kenarı ise hanzolaşıyorum korkarım :P

Limanağzında Bilal'in yerinin iskelesi.. her sene mutlaka fotoğrafım oluyor burada :)
gelenekleşti adeta..


ve işte Çekirdek ailem..
tatilde hep birlikte olabilmek nefisssss....
bayılıyorum ben bize :)
ne şekeriz ya la :P


Kaş'ın hiç bir şeyi olmasa bile şu denizi var yaaaa..
ömrünü uzatır insanın
berraklıkta tavan nokta..

ve evet capon balığının parmak ucunda taşımakta olduğu diri kanlı canlı gezip dolaşan bir deniz salyangozu...
elinde kolunda yürürken çok güzel gıdıklıyormuş!!!
:)
alem kızım var
demiş miydim?

Tipitoşlarıma bakın hele...



Büyükçakılın kayalık delikanlısı..
"Buralaaaa buralaaaa buralaaaa heeep benim oleeeyo bileyonuz mu?" havası var arkadaşta..
Kedinin de şanslısı işte..
ömrü uzar bu hayvanın ben söyleyim yani...

Yakın çekimlerde ortaya çıkıyor
bayaaa bayaaa yaş almış.. çizgilerimize çizgi katmışız biz...
eee 43 lük bi adamla 41 lik bir kadınız artık
doğaldır...

Canım annem Bitanem yeğenim ve Kıymetlim kızıma da bakın hele..
muhteşem üçlü demezsin de ne dersin bunlara şimdi ...
yerimmmmmm
üçünü de :)

ve kokomel kuzen Asuman..
Bir insan ne kadar pozitif karakterli yaratılmış olabilirse o kadar işte..
gülmekten karnıma ağrı girdiği anlar oldu desem asla abartı olmaz ..
:)
Simena..
zamanın durduğu mekan..
nasıl sevip arınıyorum oraya her gidişimde..
bu iki hanım da daha bir güzelleştirmiş mekanı
can ablayla can kuzen..
Simenanın avaresi..
şeker bi kocam var ki benim
valla :)



Kaleköy
çok etkilendiğim yerlerden..
ahtım var orada bir kaç gün kalmaya..
bir an önce gerçekleştirmek lazım...
huzur dolduruyor insanın  ruhuna...


Bizim kafadarlar..
Kardeşi yok kızımın diye üzülmüyorum ben
Abisi var çünkü
hem de ultra yakışıklı..
şanslı çocuklar
birbirlerine bağlılıkları da kocaman gülümseten cinsten insanı :)


İşte Kaş tatilinin kocaman ekibinin yetişkinler ayağı :)

ve ufaklıklar ayağı..
kız ve erkek çocuk farkının fotoğraf çekimi anında ne denli barizleştiğini kanıtı
Benim kızın pozu bakın
bir de Tan ve Devin'in mutsuzluğuna :)
yerim üçünü de lüp fiye :)

















Deniz..
geç bulduğum ama iyi ki bulduğum kadın..
eh ben sana ne deyimmmmmm
bi şey demeyim öpiim seviim

Ablam bomba gibi bi modeldi bana Kaş'ta..
yaş kırklarda lakin hatun hala fıstık hala fıstık maşallaaaaa



Kekova Simena tekne turu sırasında annişim dedi ki.. (daha önce gitmemişti hiç oralara)
buraları rüyamda görürdüm ben..
Nasıl mutlu oldum rüyam gerçek oldu deyince
nasıl güzel nasıl özel bir annem var anlatılmaz
herkese annesi özel o ayrı da
benim annem annesi olmadıkları tarafından da özel addedilenlerden.. Uzunnn sağlıklı ömrü olsun bitanemin inşallah...




Kaş dendi mi Mavisiz olmaz dedim
Gökkuğaı renklerinin gündemde olduğu zamanlar dedim
Mavinin sandalyelerini bu gündem içinde anmazsak kırılırlar dedim..
bir fotoğraf da onlardan olsun madem dedim

 


ve Kaş Kaputaşsız da anılmaz pek...
Finali Kaputaşla yapayım o zaman
Ne olsa Kaş'a girişte ilk o karşılar,
Kaş'tan çıkışta son o uğurlar bizi her seferinde..

Nasıl aşık olunmaz ki şu renklere....
Öte dünyaymış cennetmiş cehennemmiş peşindekilere haykırasım var
"hepsi hepsi
cennet de cehennem de hepsi burada işte"
diye...

Yok yok
ben bozkır insanı değilim..
çekip gitmeli bir şekilde bu cennetlerden birine...