19 Eylül 2008 Cuma

Capon'a Doğum gününde



Tatilde olduğumuzdan bloga direk yazamamıştım Capon balığına doğum günü yazısını,

dönüşte de hep yanıma almayı unuttum ofise gelirken, hadi evde yazarım dedim

eve gidince üşendim bilgisayarı açmaya

derken

kısmet bugüneymiş


19 Ağustos 2008


Canım Bebeğim;


Sen bana güneşle geldin tam üç sene önce, öpüp kokladığımda seni; güneş parladı... ben parladım....

Oyuncağı canlanmış küçük bir kadındım hastane yatağında...

Ben seni incitmekten korkarak titrerken üzerine, sen kollarıma sığınırken güvenle; anneni büyüttün farkında bile olmadan.


Geride bıraktığımız üç sene içinde;

sen düştün, benim dizim acıdı

sen ağladın, benim kirpiklerim kanadı

Güneşine gölge, rüzgarına siper; açlığına aş, susuzluğuna su; üşümene sıcaklık, terlemene serinlik olmak istedim... Annen olmaya doyamıyorum meleğim...


Gül bebeğim

Gül ki güneşlensin gölgelikler

Işık ol karanlıklara, ilaç ol hastalıklara, derman ol dertlere, çare ol çaresizliklere...

Geldiğinde boşluk dolduran değil, gidişinde yeri doldurulamayan ol...

Uyma dünyanın kalleş düzenine; kendin ol

Hor görseler de vazgeçme sevmekten; cahil dolsa da etrafın uzaklaşma okumaktan; "düzen bu uyacaksın" deseler de ödün verme inandığın değerlerden -ve inandığın değerlerin başında erdemli olmak gelsin daima-

Vatanına, bayrağına, onuruna sahip çık

Bu çorak yeryüzünün aydınlık yarını ol....


Doğduğun gün hayatımın amacı oldun birtanem. Yıllar geçerken yıpratıp, belimi büktükçe benim, seni güçlendirecek; sendelediğimde tutunacak dalım ol gülüm.

Kendi seçimlerini yap, kendi hayatını yaşa, "Bunu annem istediği için yaptım" cümlesine yer olmasın hayat kitabında; "kendim istediğim için"ler olsun hep yaşamında

Lakin

Annenin sana olan sınırsız sevgisini hiç aklından çıkarma...

Yarın ihtiyaç duyduğumda, benim çağırmama gerek kalmadan uzanıp başımı koyacağım omuz ol..


Sen Bebeğim

sen dimdik, sen güçlü bir kadın...

Herşeyin ötesinde

İNSAN GİBİ İNSAN OL....

8 Eylül 2008 Pazartesi

Neler Okudum

tatilde yaptığım en tatmin edici şeylerden birisi de okumak oldu.

nasıl özlemişim tüm dikkatimi vererek, yazılanların içinde kaybolarak okumayı...

okuyamaz olmuştum son zamanlarda

şu veya bu sebeplerle

hepsi geçti gitti

şükür



neler mi okudum?

İşte



Olasılıksız- Adam Fawer.... Kurgusu ve anlatımı etkileyici. İçerdiği bilimsel yaklaşımları -bunlar doğru mu ki?- dürtüklenmesiyle internette kabataslak yoklamadım değil. Gördüm ki doğru temellere dayanan ama yine de yanlış anlaşılmalar içeren bir durum söz konusu. Yani okuyacaklara tavsiyem çok inanmayın; sadece romandır yaklaşımı ile okuyun. Bir de hiçbir şey "olasılıksız" değildir mesajı var verdiği. O mesajı çok sevdim.



Kadından Kentler-Murathan Mungan.... Kadın ruhunu kelimelere taşımak öyküler aracılığıyla anca bu kitaptaki kadar olur dedim son sayfayı tamamlayıp kitabı kapatırken. Murathan Usta'nın önünde saygıyla eğilirim....



Kürk Mantolu Madonna- Sabahattin Ali... Bunca zaman okumamakla ciddi hata yapmış olduğumu anladığım ve nasıl atladığıma şaşırdığım bir başyapıt bence. Usta'nın anısına derin saygılarımla......

Son Konuşma-Randy Pausch... Pankreas kanserinden ölmek üzere olduğunu öğrendikten sonra en büyüğü 5 yaşında olan 3 çocuğuna miras bırakmak adına yazdığı bir ton şeyden birisi bu kitap Randy Paush'un. muhteşem bir bakış açısı, inanılmaz bir iyimserlik örneği. Herkes okumalı bence, mutlaka okumalı. öleceğini bildiği halde aniden mesela bir kalp krizinden falan değil de öleceğini bile bile öldüğü için kendini şanslı gören, bu sayede çocuklarına bir sürü anı bırakabildiği için memnun olabilen bir kişilik. Roman falan değil, kanlı canlı yaşamış-ve ne yazık ki, 25 Temmuz 2008'de ölmüş bir adam... Çok şey öğrendim okurken, daha doğrusu aslında bilip üstünde durmadığım çok şeyin üstünde durmaya sevk etti beni. Teşekkürler Randy; mekanın cennet olsun..........

Suskunlar- İhsan Oktay Anar... "suskunlar’ı okuduktan sonra aynaya bakmak, yansıyan aksinizde gerçeği görmek, gördüğünüzü işitmek ve duyduklarınızla sağırlaşıp susmak isteyeceksiniz. sayfalar tükenip bittiğinde, kim bilir, belki de “suskunlar”dan biri olacaksınız… "
diyor tanıtımın son cümlesinde. Ve ben de susmayı tercih ediyorum. Çığlık çığlığa susmayı....
çok etkilendiğimi söylemem gerekir ve ne gariptir ki İhsan Oktay Anar'ın Suskunlar'ı yazmayı bitirdiği 30 Ağustos 2007'nin tamı tamına bir sene sonrasında yani 30 Ağustos 2008'de tamamladım ben de okumayı... Kapattım kitabı eflatun kapağa bir süre baktım, içimden hayatta hiçbir şey tesadüf değil dedim belki de Adam Fawer'in Olasılıksızlıkta söylediği gibi... Sonra da Sustum

4 Eylül 2008 Perşembe

Biten tatilin ardından...

Tatile dair yazacak öyle çok vardı ki hafızamda
biriktirdim biriktirdim durdum
ve yazma fırsatını nihayet bulduğum vakit
hoop
kanatlanıp uçtular sanki...
olsun kalanlarla idare edeceğim artık

herşeyden önce güzel miydi?
evet çok
başta göz uçuğu ve caponun huysuzlukları tat kaçırır gibi olduysa da
kolay toparladık
sıyrılıverdik sevimsiz duygulardan
negatif yaklaşımlardan

Büü nün aramıza katılabilmesi harika oldu
caponumun benim 36. doğum günüzümü kutladığımız gün parti öncesi Tan ve Caponun kuaförcülük oynarken caponun saçından koca bir tutamı kökünden uçuruvermeleri beni delirtse de
vakti zamanında hemen hemen aynı yaşlarda aynı işlemi kendi kendime yaptığım hatırlatıldığında annem tarafından bana
yaa dedim çocuk sonuçta onlar :)
Doğum günü akşamı geç yattı ufaklıklar biz de artık sıranın bana geldiğine kanaat getirerek Ali abimin barına indik Bodrum'a
vur patlasın çal oynasın
koca 1 ay boyunca bar muhabbetine çıktığım tek gün
Bodrum sokaklarında dolaşırken bara gitmek için gecenin 12 sinde
maziyi andım için için bol bol
yemek yer uyur 23.30'da kalkar giyinir hazırlanır -yeni gençliğin tabiri ile- gecelere akar, sabah 5.30- 6 gibi dönerdik... Yaşlanmışım vesselam :)

Darren'ın 40. doğum günü partisine İngiltereden bir tomar sürpriz misafir gelince önce büü varken Büü ben capon, Büü gidince onun yerine annem
Meltem Otele kaçtık
son haftayı orada geçirmek caponun "derine gitmeeem korkusunu" yenip kollukla çıpır çıpır yüzmeye başlamasına
ve denizden çıkaramadığımızdan kendisini, onun başını bekleye bekleye benim uzun senelerden sonra yeniden meksikalı kıvamında bir bronz tene sahip olmama vesile oldu
capon denize kuma doydu
İngiltereden gelen misafirlerin oğlu Alex e aşık oldu :)
Nagi'leri köpeği Scooby ile kanka oldu
bol bol sokak köpeği, kedisi sevdi öptü
Bir kardeşi olsa nasıl bir hayatı olurdu
sorusuna ben yanıt buldum Tan ile ikisini izlerken
zaman zaman delirtse de genel olarak muhteşem olduğunu gördüm
caponcuğun boyu uzadı
kilo aldı dobidik bacaklı toparlak göbekli afrikadan ithal kıvamında kara bir zilliye dönüştü

Darren'in sürpriz 40 yaş kutlaması Bodrum Golf Klüpte oldu
gerçekten kusursuz bir organizasyonu afferim Nagi'ye...
ortmanın ucsuz bucaksız yemyeşil çimenlik oluşu ve her köşeden golf topu bulunuyor oluşu ufaklıkları son derece cezbetti
tüm gece boyunca çalıp bizde ne zamandır küllenen dans ateşini alevlendirip salsa, chacha falan derken -bu işe yeniden eğilelim- dedirten latin müzikler de Büü ile beni....

daha anlatacak bir çok şey var
ama bugünlük bu kadar.........

19 Ağustos 2008





......


İyi ki Doğmuşum da


İyi ki Defne'mi doğurmuşum


Kutlu olsun