9 Haziran 2010 Çarşamba

Küçük Nes

Sıkıntılı zamanlar yaşamaktayım bir süredir...
Üst üste geldikçe sıkıntılar
Ben de bir şeyler icat etmekteyim sıkıntıya ek olacak sanki...
Olura olmaza ağlar pozisyondayım...
İçimde tarfi zor bir sızı

Duygu farkında yaşadıklarımın
kendi kendime yaşattıklarımın
dün şöyle yazdı bana...







"içinde bir çocuk ness var... gözlerini kapat ve hatırlayabildiğin en küçük ness'i getir aklına. en çocuk yaşını. ona bak... masum değil mi... yaramaz bile olsa çocuk o... hayalleri var, mutlu olmak istiyor. hep gülmek istiyor mesela... senin şu anda yaşadığın bu üzüntünün hayalini kurmadı o çocuk. akıttığın gözyaşlarını istemiyor. o çocuk ness'i üzme... çünkü o mutlu ve huzurlu bir hayat istiyor. sadece gülmek istiyor. bir çocuğu mutlu etmek istemezmisin... şimdi bir parça çikolata alıyorsun eline ve sadece çocuk ness için, kocaman bir parça ısırıyorsun ve bugün sadece onun için gülümsüyorsun... çünkü o daha küçücük bir çocuk ve 30'lu yaşlarını hiç böyle hayal etmedi."







Bu paragraf bana öyleee iyi geldi ki....
Dünden beri ne vakit içim katılsa
aklıma hüzünlerim takılsa
yumuyorum gözlerimi
ve karşımda küçük ben gülümsediğinde bana
bir bakıyorum
ben de gülümsüyorum...... 



Teşekkürler Duygucanım...

Bizi İstiyorum

SUSUYORUM
Söyleyecek o kadar çok sözüm var ki
SUSUYORUM
Hiç kimsenin veremediğini vereceğimi
BEKLİYORUM
Dağa ve denize öykünüyorum
BEKLİYORUM
Hiç kimsenin bekleyemeyeceğini
VERİYORUM
kış, yaz ve iki baharın
En yakışan birer gecesini; bütün zamanlarını
İSTİYORUM
Hiç kimseyi sevemeyeceğin gibiyi
İSTİYORUM
En son ve ve en büyük
En küçük ve her zaman sürecek olan sevinci.....




...
..
.

6 Haziran 2010 Pazar

Ne vakit?

Geçem akşam okul servisinden aldıktan sonra seni
Her akşamki rutin gelincik toplama faslından sonra
Önüm sıra koşarak gittin ya servisimize doğru
Ben elimde fotoğraf makinesi
yine anı yakalama telaşındayken
birden durdum ve bakakaldım sana çocuk...
öylece bakakaldım
Ağzım bir karış açık
hayretler içinde
sen ne zaman büyüdün çocuk?
Daha dün değil miydi seni koynumda saklayışım...
Emzirip doyuruşum
Sallayıp uyutuşum..?
Yok canım olamaz o derece eski
Düpedüz dündü yahu...
Zaman nasıl da akıp gitmiş çocuk
Anlamamışım hiçbir şey..
El kadardın koynuma verdiklerinde seni..
Tontini tontini yanaklarında gömülü gibi duran hap gibi burnun
çekik çekik gözlerin vardı minik capon balığı

Ama geçen akşam
giderken sen önüm sıra
Neredeyse bir genç kız olmuşsun hissine kapıldım
Korktum çocuk
Çok korktum...
Ne bu hız be çocuk
Kovalayan mı var ardından..
Hüzünlendim, burnumun direği sızladı inan
E sen ne zaman büyüdün çocuk
Bir söyler misin bana
Ne Zaman?
Daha dün değil miydi çocuk koynumda uyuman
Dündü yahu düpedüz dündü agulaman
Ne zaman büyüdün anneye çemkirecek kadar?
Resmen dündü işte çocuk.. dündü yahu pusetine koyup ite ite götürüşüm seni
Ne vakit önümden koşup da servise binecek kadar büyüdün sen çocuk ha
ne vakit...



ah be çocuk
bin türlü şeyin telafisi var da şu kavanoz dipli dünyada
şu geçen zamanın var ya
bir saniyesinin -mesela şimdi şu anda geçip gidiveren saniyesinin- dahi yok telafisi çocuk

bin çeşit öğüt fısıldayıp duruyorum kulağına ya çocuk
bir çoğunu hatırlamayacaksın bile biliyorum
ama bak çocuk
bu öğüdümü mümkün olan her fırsatta hatırla:
neyi istersen har vurup harman savur ama
zamanını sakın boşa harcama...

bir de
daha dün değil miydi be kuzum
daha dün değil miydi alttan çıtçıtlı çıtır pıtır bodyler giyişin
sen ne zaman düşük belli kot şortlar giyer oldun be çocuk
ne vakit büyüdün?


...
..
.

4 Haziran 2010 Cuma

Gidesim var Gidesim

Bu ara kudurdu işler iyiden iyiye
gelen giden evrağın haddi hesabı yok
baş edemez oldum resmen
masanın hali bu
ki titiz çalışan işi biteni saniye bekletmeden dosyalayan falan bir tipimdir
iş söz konusu oldu mu evdeki hoyratlığımdan eser kalmaz
ip gibi olsun isterim masam dosyalarım notlarım
disiplin kumkuması oluveririm
sosyal hayatımı bilenler sadece
inanamazlar o derece


ama yok işte
durum böyle bu aralar
ve işin en can sıkıcı yanı
kılımı kıprdatmak istemiyorum
uzatıp ayağımı kahvemi yudumlarken keyfedesim var...
Bir de çekip gidesim
Kızgın kumlardan serin sulara bırakıveresim bedenimi
dingin dingin kitap okuyasım gölgedeki bir şezlongda huzurlu bir kumsalda
Ruhum yoruldu galiba....
Dinlendirmeli en kısa zamanda...
az kaldı az
gayret hadi bakalım

3 Haziran 2010 Perşembe

Be Adam

Seviyordum seni be adam
Seviyordum

Hani öyle böyle değildi sevdam...
Öyle büyüktü
Öyle derindi ki; sığmıyordu içime
O yüzdendi belki de kendi kendimle bunca kavgam...
Bir sevdayı alamadın içine diye kızdım durdum belki de hep kendime

Köpek gibi seviyordum seni be adam
Köpek gibi....
Niye köpek gibi derler böyle hastalıklı sevdalara bilir misin ki?
köpekler sadık olur efendilerine, git dese gitmez, ölse o da gider mezarının üzerinde ölür açlıktan susuzluktan da ondan...


Bir gün hayatımın dışında bırakmam gerekirse onu ölürüm diyordum biliyor musun be adam
biliyor musun
sanıyordum ki kurur bedenim içimin durmak bilmeyen kanamasından...
iç kanaması yazarlar sanıyordum otopsi sonucuma
ölüm sebebi: aşka bağlı iç kanamadan kaynaklanan kan kaybından....
bilmiyorsun
bilemezsin
bilme de zaten..
ama ben artık biliyorum adam
biliyorum yok öyle işin kolayı
öl kurtul ne alâ
ölünmüyor işte
ölünmüyor ki.....


Çok seviyordum be adam
öyle çok öyle çok ki...
kimse sevemememiştir bunca seni anandan gayrı....

ben meğer ne çok şarkı bilirmişim be adam ne çok
hepsi birbirinden manâlı...
şimdi mesela adam
hemen şimdi
bir tanesi yankılanıyor beynimin koridorlarında çangır çangır:


"...
hiç tanımaz tenim ellerini, bilmez yüreğim bilmez yüreğini
Ah bu koku bu ten bu dokunuş
ah bu delilik sarsar bedenimi
yok olmak zamanı şimdi
..."


Yok olunmuyor ki işte adam
yok olunmuyor
hayat denen şu zıkkım sensiz de dönebiliyor...

elbette biliyordum ta en başından beri
"sen" ve "ben"in "biz"e dönüşemeyeceğini... Biliyordum seni sevmenin iki tarafı keskin bıçak olduğunu... Biliyordum bu bıçağı avuçlamaya devam ettikçe avuçlarımda oluşan kesiklerin gitgide derinleşeceğini... Biliyordum o kesiklerden usulca süzülen kanın gitgide beni yok edeceğini...
Öyle de ölüyorum böyle de öleceğim.. o bıçağı söküp alayım avucumda gömüldüğü yerden kesip atayım sana bağlandığım o sımsıkı bağları diyordum... Birden boşalsın kan
ve
iç kanaması yazsınlar diyordum otopsi sonucuma
ölüm sebebi: aşka bağlı iç kanamadan kaynaklanan kan kaybından....
...


İşte öyle kolay değilmiş be adam
hop diye ölmüyormuş insan aşkından
ölemiyormuş....


Seviyordum yahu adam seviyordum
Tam da "böylesi sevda görülmemiştir" denecek türden seviyordum...


Şimdi gidiyorum
Ben senden gidiyorum adamım
lime lime yüreğim, arapsaçı düşüncelerim
kendimi, sevgimi, kelimelerimi işte neyim varsa sende toparladım hepsini gidiyorum...


Bakma dimdik durduğuma, bakma göz pınarlarımın kupkuru oluşuna
bakma adam
içimde kopan fırtınayı anca ben biliyorum
gidiyorum....

öyle yorgunum ki be adam
öyle yorgunum...


diyorum ki aslında
şimdi, hemen, şu anda
Girsem banyoya, duşun altında tepemden aşağı dökülürken ılık sular, dursam öylece; zaman kavramını yitirene değin, ne kadar durduğumu bilmeden...
sonra kıpkırmızı edene değin ovalasam tenimi; yunsam, yıkansam, paklansam, akıtsam içimdeki şu lanet zehiri....
sonra çıkıp dursam banyonun orta yerinde bedenimden sular damlarken...
o damlacıklar senin hiç değmeyen ellerin, dudakların olsa tenime..
günlerce gecelerce hayalimde yaşattığım tensiz sevişmeleri kan ter içinde, gerçekten yaşasam her bir damlacıkla tek tek...
tek bir damla kalmayana değin yaşasam en şehevi tatminleri delice
seninle yaşayamadığım tüm esrik heyecanları yaşatsam bedenime gizlice
sonra saçlarımda kalan ıslaklığı emanet edip bembeyaz bir havluya gidip misler gibi sabun -ama deterjan, yumuşatıcı, şu bu değil- bildiğin o has beyaz sabun- kokan bembeyaz çarşaflar serilmiş kuştüyü yastıklı tertemiz ve serin bir yatağa seriliversem öylece
olduğum gibi
çırılçıplak
ve üstüme çeksem kuştüyü yorganı
önce serinliğinden ürperse tenim, diken diken olsa tüylerim ve sonrasında bedenimin ısısını sömürdükçe yatak gevşeyip kaysam uyku aleminin derin, karanlık, huzurlu boşluğuna...
Hiç bir şey düşünmeden dalsam uykuya derin derin...
Uyusam zamansız, mekânsız uzun uzun ve sakin


ve uyandığımda hiç hatırlamasam adamım seni
hiç ama hiç
hiç olmamış olsan hayatımda
hiç görmemiş olsam seni
hiç tanımamış olsam
hiç sevmemiş.....

bak yine oldu işte adam..
ne çok şarkı bildiğimi anladım demiştim ya
onu diyordum.. yine oldu diye..


yine dolanıyor işte biri beynimin karman çorman koridorlarında avaz çığlık
dolanıyor işte bak
diyor ki:


"öyle sarhoş olsam ki
Bir an seni unutsam, unutsam  bugünleri yarınları unutsam
öyle sarhoş olsam ki bir daha ayılmasam
her şey bir rüya olsa unutarak uyansam
seni gördüğüm günü, sevdiğimi unutsam
bir başka dünya bulsam
içinde sen olmasan..."




Çok seviyordum be adam çok seviyordum seni
Kimse sevmemiştir ve sevemeyecektir bunca seni anandan gayrı
esirgediğin bir dokuşa
Bir öpücüğe ömrümü verecek kadar seviyordum adam
koca bir ömrü...
Bir Piraye sevmiştir işte Nazım'ı böyle
Bir de ben seni



şimd alıyorum sendeki beni, torluyorum topluyorum ve gidiyorum adam




Hey adam ben hakikaten ne çok şarkı biliyorum...






"Ben senin hayatından gittim oğlum


Hadi yerime koy birini koyabilirsen
Ben senin hayatından gittim oğlum
Hadi dur o sarı odalarda durabilirsen
Ben sen sen diye bittim oğlum
Hadi bakalım unut unutabilirsen
Ben seni yudum yudum içtim oğlum
Hadi ol eskisi gibi olabilirsen


Uzak benden aşk uzak artık
Kanun mudur bu yasaklık

İnan içimde yok fesatlık
Alırım başımı giderim efeler gibi hey"


 isteseydin efendim olurdun
isteseydin kölen olurdum
seviyordum çünkü be adam
seviyordum köpekler gibi

istemedin ya
yok artık yapılacak bundan başka
kuyruğumu sıkıştırmışım bacaklarımın arasına
başım eğik, kulaklarım düşük
incecik bir kan izi bırakarak ardımda gidiyorum hayatından..



kanıyorum be adam
ığıl ığıl kanıyorum aşkımdan.............






.
.

2 Haziran 2010 Çarşamba

Ayağımla bakarım valla haaaaaa :)))))))

.


Çocukların hayata bakış açısı hakikaten enteresan
Bugün giydiğim ayakkabılara baktı sabah bizim capon
dedi ki:

"Anne bu ayakkabılarının ucu açık altı da beyaz ya ojeli tırnağında oradan görününce aynı göz gibi olmuş, ikisini yanyana koyduğunda sanki ayakların bana bakıyo"

Nası yani!!!!

Hayalgücünde sınır yoktur efendim
hele ki yaşınız 4.5 ise
arz ederim

ve ayaklarımı sizlere bakmaları için yanyana getirip arz-ı endam ettiririm.... :P 


Yeni Lakabım

Lise arkadaşım var bir tane İlker
fotoğraf seviyo o da bencileyin
epeydir yakıştıramıyo Nes imzamı bi fotoğrafçıya
karizmatik diilmiş :)
-şart ya!!!!!!!!!!!!!!!-

benim adım ve bekarlık ve evlilik soyadlarım yanyana geldi mi NKT oluyor
İlker türetti burdan
NiKiTa
Aldık kabul ettik
hayırlı uğurlu ola

eklediğim kare
İlker'in makineden
sergi günü salak salak dolanırken biz- capon çamura düştü yanımda yedek yoktu özlemde özgenin bir şeyleri varmış onları giydi falan-
kaz gibi avlamış bizi
ama kadraj nefis
o kalabalıkta kadraja Annem-Ben-Özlem- Özge-Capon beşlisini başkalarını katmadan denk getirmiş yani

(sol alta denk gelen yarım kafayı saymıyorum tabi
e o kaaa da olur amaa)

.
.