"ben seni değil, seni sevmeyi sevdim
ben seni değil seni özlemeyi sevdim""
diye bağırıyordu şarkı avaz avaz ve kadın ilk defa sorguluyordu kendisini
O adamı mı seviyordu, yoksa o adamı sevmeyi mi seviyordu...
Aşk acısının buruk bir lezzeti vardır, tadan bilir... Bağımlılık gibi birşey miydi acaba? Hani "kavuşamazsın aşk olur" demiş ya ozan...,öyle miydi gerçekten...
Bilmiyordu kadın
bilemezdi..
Hiç kavuşmamışlardı ki kaçamak dokunuşları saymazlarsa... ki onlarda sayılmayacak cinstendi gerçekten....
"çok alışmışım onu sevmeye"
diye mırıldandı kadın içinden...
o değildi alıştığı...
onunla olursa biliyordu ONA alışacağını
ve birine alışmak demek, kaybetmek demekti heyecanı...
oysa sevgiydi kadının sevdiği
doğru söylüyordu şarkı...
"sevmeyi seviyorum ben" dedi içinden kadın
gülümsedi hafiften...
adam kadının adamı olsaydı, kadın adamın kadını...
sevgi zamana yapışıp bulaşacak, azala azala bir şey kalmayacaktı ellerinde avuçlarında...
şarkı bitiyordu..
şarkıcı kadın sakinleşmiş usul usul
"Hep bildim ki benim sevdam var
Üstüne alınma sana gel diyen mi var?"
diyordu...
Kadın cep telefonuna yazdığı kısa mesaja baktı bir süre..
"iyi misin? sesin soluğun çıkmıyor nicedir... küs müyüz yoksa?"
omuz silkip "sil" tuşuna basıverdi "gönder" yerine
telefon sordu "taslaklara kaydedilsin mi?" diye
"hayır" ı tuşladı kadın
söylendi kendi kendine..
"seni sevmeyi seviyorum ben adam...
seni kazanmak
sevgiyi kaybetmekle eşdeğer..
sevdam daha kıymetli senden..
açık olsun yolun"
sonra uzun süredir yapmadığı bir şey yaptı kadın, cep telefonunu kapattı tamamen
yatak odasının balkon kapısını açtı ardına kadar... gün ışığını davet ederek odasına
farkettiği gerçek koca bir yükü indirmişti adeta sırtından..
dinginlikle baktı bir süre onu kendine davet eden yatağına...
sıyrılıp nicedir başına bela olan uykusuzluktan
kıvrılıp öylece üstü başıyla
huzurla kaydıııı gitti uykunun o her şeyin üzerini örtüveren kaygısız alacakaranlığına...