23 Aralık 2010 Perşembe

Bir kitabın hatırlattıkları

Sevgili "Mavi Kadın"ım mimlemiş beni...
Konu: anılarımız ve anılarımızın eşyalarımıza yüklediği anlamlar.

Ben çok anlam yükleyenlerdenim eşyalara,

mimde istenen spesifik bir eşya ve spesik bir anı sanırım..
neyle alakalı hangi anımdan söz etsem diyerek
başımı kaldırdım bakınayım diye etrafa...
Direk karşımda kütüphane olması dolayısıyla mıdır, yoksa en çok anıyı kitaplara yüklemenin alışkanlığından mıdır bilinmez gözlerim kitaplarımın dizili olduğu rafları taradı..
Klasiklerin rafına takıldı, daha uzun süre konakladı bakışlarım nedense orada
ve
Stendal'ın Kırmızı ve Siyah'ında kaldı öylece..

Dedem -rahmetli, annemin babası, zaten babamın babası dedem daha babam 9 yaşındayken vefat ettiğinden benim anımsama gibi bir şansım yok elbette- çok okurdu. Elini kitapsız gazatesiz görmemiştim hiç vefatına kadar da görmedim.
Küçüktüm ya yeni okulluydum tam sökmemiştim okumayı
ya daha okullu bile değildim..
Çalan kapıyı açtım dedemdi gelen.  Dilinin plesengi vardı "Merhaba dedik mi?" derdi karşılaştığına hemen, kim olursa olsun..
"Merhaba dedik mi kıııza" dedi yine (Boşnak olduğundan türkçesi aksanlıydı hep, çok doğru kelimelerle, çok kurallı cümlelerle konuşurdu lakin hep aksanlı konuştu...)
"demedik ama diyelim, merhaba" dedim. ayakkabılarını çıkarmak için elindeki kitabı bana vermişti tutayım diye..
Stendal Kırmızı ve Siyah
Kapaktaki kadının kıyafeti büyüleyici gelmişti o zaman bana. Çocuk aklı işte. Hayran hayran bakıp sormuştum adını "O bir klasik; Stendal diye bir yazarın; Kırmızı ve Siyah adı". demişti...
"Ne anlatıyor" dediğimde
"Büyüyünce kendin oku, anlatırsam okumazsın kııııza" demişti..

Ortaokul 1. sınıftaydım okumaya başladığımda.. Elimde kitabı görünce Türkçe öğretmenim sormuştu, "niye gezdiriyorsun bunu" diye, okuyorum dediğimde inanamamıştı. Bitirince anafikri ve kısa bir özetini yazarım demiştim, yazmıştım da..

İşte o kitap bu kitap
Handiyse kendimi bildim bileli kitaplığın raflarında yer alan bir kitap
kapağı yırtılmış, bantlamışım eğri  büğrü
kapaktaki kadın da hiç de güzel değil bana minicikken göründüğünce..
Okuduğum ilk klasik..

Eski bir kitap işte denip geçilecek bir kitaptan çıkarılmış onca anlam..
Ne çok şey yüklüyoruz maddilerimize
manevilerde yaşatmak asıl marifet onları bence....

IMG_2410

7 yorum:

Ateş Böceği dedi ki...

İnsanlarada ,eşyalarada çok fazla anlam yükleyen insanlar aslında bu hayatı omuzlarına yüklerler ..demişti bir arkadaşım bir zaman önce ..

Bazen ne eşyalara ne insanlara fazla anlam yüklememk gerekiyor sanırım ve fakat , düşününce bu kitap anlam yüklenmeyecek gibi değil..

nil dedi ki...

canım nes'im, nasıl güzel bir anı bu böyle, ben bu kadar sevecen bir dede sevgisi yaşayamadığımdan sanırım, biraz da imrenerek okudum...

fotoğrafa zaten ne denilebilir ki, öyle bütünlemiş sözleri ...

çoook teşekkür ederim :)

Yazgüneşi dedi ki...

Sevgili Ateş Böceği
nasıl haklı arkadaşın
yüklememk lazım bunca
evet bu özel bir anı
ama daha basit bin tane anı yüklü bin eşyamda
yük mü?
kesinlikle
lakin
kolay da değil bu yaştan sonra hadi değişeyim demek...

sevgiyle :)

Nil'im canım
aslına bakarsan ben de uzun uzun yaşadım diyemem o dede sıcaklığını
8 yaşındaydım dedem gittiğinde
kılık kırpık anılar bende kalanlar da işte...

Asıl ben teşekkür ederim, beni o sıcacık çocukluk günlerime sürükleyen bir mimle mimledin diye..

öptüm sıcacık sevgiyle...

y. dedi ki...

"bana karışmış bende erimiş
tarçın kokulu bir şeyler var.
söz söylensin, dip zedelensin istemem
hatıra kolleksiyoncusuyum hem yerim dar"

kırmızı ve siyah bugüne kadar sahaflardan aldığım kitapların ilkidir, içindeki nota vurulup kitabı alan bir lise öğrencisi hareketidir üstelik.
ne güzeldir, okuyan, düşünen, hayatı başka algılamalarla tanımamıza yol açan büyüklerle yürümek, benim de vardır öyle insanlarım... nur içinde yatsın dedeciğin.

Yazgüneşi dedi ki...

nasıl nefis dizeler
Ah Birhan Keskin
Daha önce de söyledim
Küçük İskenderle ikisi elel tutuşmuş beni dikizliyorlar bir yerlerden de
sonra yazıyorlar adeta...
öyle işte....

Dedem
bizim sülaleye okuma virüsünü bulaştıran adam...
sıkı soyalistti
lakin
her gün hem cumhuriyet hem tercüman okurdu
satır satır
ikisinide
"karşıt düşüncedekileri de bilip tanıyacaksın kııııza, olmaz tek taraflı, onlar ne diyo olayı nasıl görüyo bileceksin ki kendi ideolojini savunasın..."
daha uzun yaşabilseydi
daha çok şey öğrenirdim ya
cennet olsun mekanı
ömrü vefa etmedi...
bi de
ben mutlu oluyorum kendim gibi okuyan yazan
anlayan
hayata ben gibi insanlar buldukça
teşekkürler geldiğin için bloguma..
sevgiyle

Elif Gizem dedi ki...

Fotoğrafa özellikle bayıldım...

Yazgüneşi dedi ki...

saol elifcanım
benim kütüphaneden bi köşecik :)