hiç alışamamıştı kadın "sanal" iletişimlere.. eskiden beri telefon görüşmelerinde kilitlenip kalıyorken zaten; şimdilerde kısa mesajlar, e-mailler musallattı birde başına..
göz göze bakmayınca söylenenler anlamsız geliyordu kadına..
ve kalemin kağıdın üzerinde çıkarttığı o belli belirsiz ses olmadan kıymeti yoktu sanki yazılan kelimelerin..
öyle hissediyordu kadın
geçmişte takılı kalmışlığı vardı
ve zaten sık sık dile getirmişliği de vardı "yanlış zamanda doğmuşum" diye, ruhu toz kokardı bazen kendi burnuna bile, tıpkı tavan aralarına terkedilmiş eski zaman eşya ve kıyafetleriyle dolu sandıklar misali...
cümle kurmadan da duramazdı üstelik..
ve
kurduğu onlarca cümlesi vardı adama...
ifade etmeyi becerememişti hiç kendini sanal yollarla..
cümlecik cümlecik örüp ortaya çıkarmaya uğraştığı bir hikaye kurmuştu kafasında...
yazdığı her cümleciği de biriktirmişti tarih sırasıyla..
hep öyle yapardı zaten...
özenle muhafaza ederdi her birini...
rengârek kalemlerle rengârenk kağıtlara, bazen bir peçeteye bazen bir gazete köşesine yazılıp saklanmış cümlecikler..
sıra sıra..
ilk fırsatta verecekti kadın ona kurulu cümlelerini adama..
adam
belki de hiç dikkatle bak(a)madığından kadının gözlerine..
gözlerinin en derinine
anlamadı..
belki de yanlış anladı kadını..
bir gün
kadın...
yanlış anlaşılmanın bıkkınlığıyla...
öyle uluorta pat diye..
derinliksizce..o anda aklına geliverdiğince kuruverdi üç bilemedin beş cümle... hani o anda aklından geçen neyse...
başsız sonsuz
kopuk kopuk
havada asılı bir kaç cümle...
adam
anlamadı kadını...
sığ cümlelerine bakıp kadının sığ sularında takılıp kaldı..
oysa belki de uçsuz bucaksız bir derinliği vardı kadının..
olamaz mıydı?
adam bunu hiç anlayamadı...
yazılı cümleleri okusa
kadınla gözlerinin içine bakarak konuşsa
anlayacaktı..
kadın biriktirdiği bütün cümlelerini torlayıp toparlayıp....
attı.
kadın
ifade edilemeyen cümleciklerini fırlatıp attığı çöplüğüne
geriye dönüpte hiç bakmazdı....
9 yorum:
Yanlış zamanlarda doğru sözler verebilir miydi insanlar birbirlerine?
Sözleri umursamam, sözcükleri severim.
Ama inanmadığım sözcüklerin kalabalığı içime uğramaz.
Söz içe uğramıyorsa, harfler anlamlanmaz.
Ve aklım başımdan sözcüklerle bile uzaklaşmaz.
Böyle yazmıştım geçenlerde bir kağıda...
Cümleler güçlü, cümleler uçuşuyor.
Ama bazen mimikler gerekiyor, eller, gözler ve gülüşler...
Çok güzel olmuş yine. Fotoğrafla da bütünlenmiş. Fotoğrafa özel, yazıya özel bayıldım. Ayrı ayrı sevdim herbirini.
"kadınla gözlerinin içine bakarak konuşsa anlayacaktı.." püf noktası bu derim sağlıklı her iletişimin.
şimdiki zamanlara, özlenen geçmişe dair güzel bir deneme olmuş canım, kelminden çıkan sese sağlık diyeyim mi :) öperim.
fotoğrafa bayıldım...
Çöpe bile estetik katar mı bir insan yahu..Aşırı beğendim bilesin:))
ben hepinize ayrı ayrı teşekkür ederim deyip
kocaman öperim ama :))
somutu unutturuyor soyutluğumuz gitgide..
yaralıyor sanki beni
elle tutulup gözle görülenlerim kıymetli hala
buna sebep çıktı bu deneme belki de
fotoğrafa gelince..
denemeye özel çektim, beğenilmiş ya
çoooook sevindim...
Haklısın tabi sonuna kadar, o sesin tınısı, gözlerin ışığı olmasa olmaz...
Ama bazen de söz uçar, yazı kalır ness'im...
Sevgiyle,
Duygu
Nes sanki beni de anlatmışsın bu denemende. Öyle sevdim, öyle kendimi buldum ki, tahmin edemezsin. "göz göze bakmayınca söylenenler anlamsız" gelir bana da. "ruhu toz kokardı" ifadesine de bayıldım. Fotoğraf zaten güzel. Harikasın arkadaşım.
daldaki kuşların konduğu ağaçlık alandır buralar.
dutluktu bir zamanlar...
bitanesim..
beğenmen bana gurur verir.. canımsın
sevgiyle kocaman kucaklarım...
sevgili zıvanasız...
öyle diyorsan... :)
Yorum Gönder