19 Kasım 2012 Pazartesi

Panda'lı Hayat....





1996 yılının son zamanları.. Bir akşam işten eve döndüm.. işe yeni girdiğim zamanlardı, Nagihan da İngiltereye gideli pek uzun zaman olmamıştı; Anne ve Babam kapıda karşıladılar beni
"bir süprizimiz var" diye
merakla daldım eve
siyah-beyaz bir güzellik karşıladı beni
pırıl pırıl yumuşacık tüylü uysal  mı uysal sevecen mi sevecen bir kedicik...
çıldırdım sevinçten...

Annem temizlik yapıyormuş, mutfak kapısının önüne gelmiş mırıl mırıl.. aç diye yemek vermiş annem... sonra cam silerken acı acı bir miyavlama dikkatini çekmiş bir çıkmış ki bahçeye o yemek verdiği kedicik yan apartmanın bahçesindeki kavaklardan birinin tepesinde..
ve inemiyor
elbette o zaman pandada yükseklik fobisi olduğunu bilmiyor... İner herhalde demiş işine devam etmiş ama ses kesilmiyor, kıyamamış çıkmış dışarı ama indirmesi mümkün değil, yan apartmanın kapıcısının oğlu geçiyormuş o sıra ondan rica etmiş annem merdiven dayayıp ağaca annem merdiveni tutmuş Aydın tırmanmış indirmişler kediyi
annemin kucağına bir yapışmış
yapışış o yapışış

o sıra dışarda olan babam eve gelmiş, anlatmış annem;
babam da "Neslihan çok kedi istiyor dursun biraz da sevsin gelince" demiş
ben mıncır mıncır mıncırdım hayvancığı, gıkı çıkmıyor..
sonra annem eve alamam bahçede bakarsın dedi, bahçede ona kutulardan ev falan yapacaktık.. ama baktık ki dişi
e doğuracak o zaman yavrularını ne yapacağız
dedim anne kısırlaştıralım, biraz zor da olsa ok i aldım annemden alıp götürdük veterinere
o zaman öğrendik ki 2 yaşındaymış ve doğum yapmış önceden
e tabi ameliyatlı dikişli hayvanı bahçeye bırakamazdık ya.. aldık eve
bir girdi bir daha çıkmadı
İsmini siyah beyaz diye annem panda koydu...
16 yıldır bizim ailenin bir ferdi o...
ben evlenirkn anne-babdm onu vermeyi istemediler hem eve alışkın, hem ikimiz birden gidince iyice yalnız kalacakları için

zaten bu arada da hazin bir şekilde bende kesi tüyü alerjisi peydah oldu.. Böylelikle panda benim çocukluğumun, genç kızlığımın geçtiği evimde kaldı...

Ben daha evlenmeden önce -e o vakitler genceciktim haliyle- aşk meşk davalarına ağlamaya odama çekildiğimde ne yapıyor olursa olsun bırakır koşa koşa gelir gözyaşlarımı yalardı... soğuk kış gecelerinde ayaklarım buza kestiği zamanlar gelir üstlerine yatardı, karın ağrısı krizlerimde karnımın üstüne kıvrılırdı sıcacık...
şimdilerde de değişen fazla bir şey yok aslında Annem Bodrum'dayken bize geliyor kalmaya ve geçen gece beni öksürük krizi tutup da uyutmayınca evde herkes uyurken o ağıruykulu ve yaşlı kedi uykusunu bir tarafa koyup geldi yanıma öptü öptü öptü bin kere beni... destek veriyor minicik canıyla...

babam vefat ettikten sonra günler belki haftalarca çiş ve yemek için kalkması dışında neredeyse hiç kalkmadan yatakta onun yattığı tarafta yattı gık demeden.. yasını tuttu kendince...

kızım karnımdayken arkadaş oldular
gelir karnımın üstüne yatar Defnenin hareketlerini dinler patisiyle pıt pıt vururdu...


Defne onunla büyüdü... Bir defa olsun pençe yemedi ne yaparsa yapsın..
bol miktarda tırnak izini taşır küçük kızım büyük kızımın ama o da elinden kurtulayım derken debelendiğinde ya da kazayla olursa olanlardır hep...




























Ağzının tadını da bilir kerata :)


Pandacık 18 yaşında bir yaşlık nine artık aslında.


Onu çok seviyoruz... fazla zamanı kalmadı istatistiklere bakılırsa... ama sanırım hiç birimiz onsuzluğa hazır değiliz...
gitmesin diye gözünün içine bakıyoruz....

Bir hayvanla bir ömür çok şey öğretiyor insana..
hayvan adları ama
insan olmak nasıl onu öğretiyorlar en başta....


9 yorum:

İçimden Geldiği Gibi dedi ki...

Çok duygulandım okurken dediğin gibi malesef sonuç kaçınılmaz.Hayvan sevgisi çok bir başka Neslihancım.

derindenizbaligi dedi ki...

Panda'nın aileye katılma öyküsünü bilmiyordum. İyi ki yazdın bak. Deniz iyi ki istemiş. Ve Defne. Ah o minik Defne ! O kadar hayıflanıyorum ki onun o minik, tombik hallerini göremediğim için. Niye geç tanıştık biz yaaaaaaaaa ! =)

cem dedi ki...

ben de istiyorum bir hayvan; papağan olur, köpek olur ama kedi değil..:))

ilk fotoda kedinin sırtındaki antenli oyuncak süpermiş :)

Yazgüneşi dedi ki...

içimden geldiği gibi; evet evet öyle bir birey ailenin bir ferdi oluyorlar gerçekten de...

Balıkım; böyle kendi kendine geldi işte pandamız bize; Defnoş da ne şekermiş yaaaa di mi mıncırmalık bi de itiraz etmezdi mıncırılmaya .. ne çabuk büyüdü yahuuu hakikaten görmen lazımdı o hallerini yirdin yirrrr

cem, farketmez kedi köpek papağan tavşan balık hamster kaplumbağa... ne ise
sonuçta evin bir ferdi oldukları kesin
pandanın arkasında turkcell tavuğu bir ara reklam logosuydu, Defne tüskel tavuuuu diyebilirdi o zamanlar çok sevdiği için babası almıştı turkcell mağazasından; çok şapşal suratlı di mi
duruyor hala :)

Şahin Şirin ERDEM dedi ki...

ne güzel resimler..
sevgi ve dostluk hatıralarını size miras bırakıp yaşama veda edecek. sizin gibi sevgi dolu dostları oldu.
üzülmenizi istemezdi herhalde..
ah keşke bütün aileler çocuklarını bu şekilde, hayvan sevgisi ve dostluğunu yaşatarak büyütselerdi, çok daha güzel bir dünyada yaşamış olurduk.

Avram dedi ki...

VAy be...

duygu dedi ki...

senin hayatına giren hiçbir canlı kolay kolay gidemez...

Yazgüneşi dedi ki...

serkan, haklısın bence de..

avram; yaaaa

Yazgüneşi dedi ki...

Duygumm canım yürekyarım..