evet bildiniz bende seri tamam...
Hayli oldu aslında "Piç"i bitireli lâkin bir türlü fırsat bulup da yazamadım..
Yine güzeldi...
"piç" kelimesi ile kastettiği sözlük anlamıyla "babası belli olmayan çocuk" değil de bizim argoda serseri hırto tipler için kullandığımız mecazi anlamıyla "piç"
Romandaki karakterler bana biraz Kinyas ve Kayra'yı anımsattı.. İlk defa okuduğum romanlarınan birinde diğerinden izler buldum.. Belki de yok benzerlik de ben öyle algıladım, mümkün yani..
ve her zamanki gibi biraz alıntı altı çizili yerlerden (elbette çizdiklerimin tamamı değil yine ):
"insanlık, kendini öldüren ilk insan tarafından ihanete uğramıştır. ancak sadece zamanın lehine işleyen zamanla zekasının katili ve kurbanı olan insan, intihar etmeyi utanç verici bulmuştur. ölümsüzlüğün, hayatta kalmaktan geçtiğini öğrendiği için varlığında yamanamaz delikler açarak kendine tecavüz etmeyi öğrenmiştir. böylece insanlığın unutamayacağı ve tanık olabileceği en korkunç gösteri başlamıştır.Kendisini hamile bırakn insan kendisini doğurmuş ve bir tecavüz bebği olarak atasının bıraktığı yerden ihaneti devarlmıştır."(S: 11)
"kadınlar piçlerle tanışırlar. sorumsuzluklarına ve hayatın işlevsel alanlarının dışındaki uzmanlıklarına hayran kalırlar. geçmişin, geleceğin, hatıraların ve ideallerin konuşulmadığı masalarda uzun uzun tarif edilerek hazırlatılan kokteyller içerler. bir sonraki iş gününde erişilmesi gereken verimlilik kotaları olmadığı için uzun uzun sevişilen yataklarda uyurlar. ve sabah, kadınlar piçlere aşık uyanırlar. doğru kişi tarafından çaldırılmasını bekledikleri telefonların yakınlarında sinirlenirler. aile ve dostlarıyla ayarladıkları tanışma randevularına tek taraflı iştiraklerden ötürü özür dilerler. sorumsuzluğun her türlü içten duyguya karşı duyarsızlığı da içerdiğini düşündükleri gecelerde ağlayarak uyurlar. ve sabah kadınlar piçlerden nefret ederek uyanırlar." (s: 45-46)
"hayat seni öyle bir noktaya getirir ki kendini kendini sevdiklerinle savaşırken ve nefret ettiklerinle sevişirken bulursun. üzülürsün. pişman olursun. sonra biraz zaman geçer ve tersinin bu dünyada işlemediğini anlarsın" (s: 55)
"Gelecek, geçmişin merhametine kalmıştır ve insan, ikisinin arasında bir kurbandır." (s: 58)
"Hayat, tren raylarına benzeyen iki paralel çizginin arasında ilerler. bu çizgilerden biri en alt, diğeri en üst hayat kalitesini belirler. çoğu insan bu çizgilere yaklaşmadan ölür. Yaklaşanlar ise, çizgiden ayrılamaz, çünkü mıknatıs gibidirler. elektronik televizyon oyunlarının en ilkeli oaln Pong'da siyah ekranın sağında ve solunda iki beyaz çubuk ve onların arasında gidip gelen beyaz bir nokta vardır. piçle, iki hayat kalitesi çizgisi arasında, o nokta gibi hiç zorlanmadan gidip gelebilen tek varlıklardır." (s: 65)
"Her şey dahil ve herkes dâhi! artık böyle. kimse aptal değil . ve her şey toptan. dünya artık bir tatil köyü. hayatın yeni kuralı bu. herkes her şeyi biliyor. sadece ben bilmiyorum çünkü ben her şeyden hariç ve herkesten aptalım." (s: 93)
"insan karşısına dürüstçe duygularını anlatmak isterken ne kadar çok konuşursa o kadar inandırıcılığından kaybediyordu." (s: 98)
"Kendimi beyaz kadranlı, romen rakamlı bir duvar saatindeki saniye çubuğu gibi hissediyorum. Sadece dönüyorum. Zamanın kendisiyim.
Geçiyorum." (s: 144)
"medeniyet duvarla başlar. duvar örmek çeşitli amaçlar taşır. bu amaçların ilki ayırmaktır: insanları, hayvanları, bitkileri ve şeyleri. daha sonraki amaçlar içeride ya da dışarıda bırakmaktır: insanları, hayvanları, bitkileri ve şeyleri. duvarlar örülür ve iki cephelerinde hayatlar gelişir. duvarsız bir dünya günümüz insanı cehennemdir. medeni insanın ruhsal dengesini sonsuza dek kaybetmesine elektrik, kanalizasyon ya da iletişim sistemlerinin çökmesi değil, duvarların yıkılması neden olacaktır. bu yüzden duvar ustalığı kapitalist anlamda ilk gerçek meslektir. Var olan en kalabalık, yarı gizli, güç dayanışması eksenli örgütün bu meslekten esinlenerek kendini vaftiz etmiş olması bir tesadüf değildir. Çünkü duvar, sıradan insanın tek garantisidir. savunulması gereken ilk siperdir. dünya üzerindeki mevcut düzenin devamı duvarların ayakta kalmasına bağlıdır. elleri alçılı duvar ustalarından elleri paralı bankacılara kadar duvarlar dünya nüfusunu gölgelerinde gizler. ancak duvarın hangi tarafında olunduğuysa, hayat tarzını belirler. geceyi sokakta geçirenlerse duvarların, dolayısıyla medeniyetin dışındadır. çöp torbalarıyla aynı kaldırımda uyuyanlar duvarları delmek isteyenlerdir. asla yıkmanın değil ancak sadece geçebilecekleri kadar bir delik açmanın peşinde olan organik matkaplardır. çünkü ister sao paulonun gecekondularında, ister koumbalanın ormanında, isterse de malaganın sahillerinde yaşasın, her insanın bir duvara ihtiyacı vardır. bu ihtiyacın devamı ise pencerelerdir. duvarın diğer tarafındakileri izlemek için inşa edilmiş saydam duvarlar." (s: 145)
"Entelektüel birikim zehirli atıklara benzer. İlk alıcıya tereddütsüz verilir. Damper kalkar ve ilk uygun görülen kişinin başından aşağı bilgiler, görüşler yağmaya başlar." (S: 206)
5 yorum:
ah tüm kitapları bitirdiniz mi? insanın okudukça okuyası geliyor değil mi? cümle dizilimleri kelime seçimleri benim de aklımı başımdan alıyor her defasında. Benim elimde bir "ziyan" kaldı bir türlü başlamaya fırsat bulamadığım. bi taraftan da bitmesin diye başlamadığım :)
keşfettiğim için çok mutluyum bu adamı :)
sizin de yeni keşiflerinizi bekliyorum
Sevgili Ada aynen katılıyorum cümlelerinize.. Ben de tamamladım şimdi eee hadi yeniden yazsa ya moduna girdim :)
Gerçekten sıradışı bir çizgisi ver Hakan Günday'ın ve ben o çizgiyi çok sevdim
Sevgiler
alıntılar müthiş.. insanın okuyacağı yoksa bile okutur bu kitapları.. paylaşıma teşekkürler..
Sevgili Emine Öztürk Bu ve diğer bütün Hakan Günday romanlarını gözü kapalı tavsiye ederim ben :)
kurgu yeteneğinin önünde saygı ile eğildiğim bir yazar kendisi son dönemde
Yorum Gönder