Hayatta benim için gerçekten çok değerli olan iki kişi bebek bekliyor şu sıralar... Her ikisinin de sancılı oldu bebeklerine ulaşmaları. Tamamen zıt açılardan, bu miniklerden biri bir dostumu çok uğraştırdı, ağlattı, hayata küstürecek noktaya getirdi kimi zaman, diğeri diğer dostumu çok zor kararlar kıyısında kıvrandırdı, bin türlü sorgulama yaptırdı tüm geçmişi ve geleceğini düşündürerek. Ama sonuç ikisi de yolda ve bu haberler beni çok heyecanladırdı...
Şu durumda 2010 yılı bahar ayı bebek kokusu benim için... Nisan'da ufaklıklardan birini Mayıs'ta diğerini bekliyoruz :)
Ne kadar güzel bir kokudur o
Bebek kokusu...
İçine işler insanın
Ümit doludur, sıcacıktır, huzur kokar, gelecek ümidi kokar, her şey çok güzel olacak kokar bebekler...
Diğer taraftan her bebek haberi hayatı sorgulamaya iter beni. Hayatın başlangıcı doğum çünkü. Üzerine üstlük bu aralar hayatı daha sık sorgular olmuşken şu ya da bu sebeplerle, bu kadar yakınımdan beklediğim bu minikler iyiden iyie karıştırıyor kafamı...
E sorun yok bu aralar hayatımda, bu şimdi neyin sorgusu? Değil mi ama...
Sorunsuzluk mu batıyor nedir?
Yok Yok o değil de
Hayat kaçıyor da ben yakalayamıyorum sanki..
Çizgiler var artık yüzümde
Beyaz saç telleri her geçen gün artıyor, saçlarımın arasından göz kırpıyor her aynaya bakışımda
"Hişşt, bak bize, her ne kadar yaşını duyan 'aa hiç göstermiyorsuuuun' dese de yaşlanmaya başlıyorsun naaaber" diyorlar bana.
Çok önemli mi?
Bence değil...
Eğer yaşadığım hayat tatmin ediyorsa beni
İçimde kalmadı hiç bir şey, istedim yaptım; yanlış da olsa yaptım, pişman değilim diyebiliyorsam eğer;
Değil gerçekten
Ama istediklerini yapabilmek bazen korkutuyor insanı, soru işareti uyandırıyor kafada...
Yapsam mı, yapmasa mıydım, yapmamalı mıyım
soruları tur atabiliyor insanın beyninde
İşte bu noktada deli dolu olmak zor geliyor
Diyorum ki, hani şöyle ağırkanlı, hafif korkak bir tip mi olsaydım ki?
Kesin mutsuz olurdum diyorum sonra
Ama yaradılışım o olsaydı deli doluluğun beni mutlu etmesi olasılık dışına çıkacağından mutsuzluk da vermezdi bana çılgınca davranamıyor olmak...
Deli cesareti var derler ya
O modelim ben
Cesur olmayı seviyorum
Cesaretim yüzünden defalarca belaya girdi başım
lâkin yine cesaretim sayesinde sıyrıldım alnımın akıyla her beladan...
Hiç bir bela yıldıramadı beni deli cesaretimden :)
Hani 4 yaşını geçmiş, kendi gibi deli dolu bir capon balığım olduğu hesap edilirse hafif fren yapmalı bu gözü karalığa
Ama değil fren yapmak
Gaza basasım var benim
Hem de son sürat..
E hayrolsun bakalım sonum :)
Nerdeydim
Nereye geldim...
Bebeklerden
Konu kendi hayat sorgulamama geldi dayandı
Bir sorgu gerektiğinden belki kimbilir
Konuya nereden girersem gireyim ne yapıp yapıp bu noktaya bağlayacaktım belki de kimbilir..
ben bile bilmedikten sonra
hakikaten
kimbilir..............
BANA, AİLEME, YAPTIKLARIMA, YAŞADIKLARIMA, HİSSETTİKLERİME, KURGULADIKLARIMA DAİR NE VARSA KISA KISA...
31 Ekim 2009 Cumartesi
9 Ekim 2009 Cuma
Yaz bitti çoktan :(
uzun zaman oldu yazmayalı
aslında anlatacak çok tatil vardı bu sene
Özlem ve Özge ile Alanyaya gidişimizin ardında
Büü Capon ben ve anniş Marmarise gittik
- güzeldi çok ama capon havuzda ayağını kesti, berbat bir hikaye hiç anlatmasam daha iyi-
dönüp ankarada bir hafta çalışma sonrası bu kez anniş capon ben Kumbağ'a Tülin ablamlara
orada da her şey süperdi
deniz dalgalıydı falan ama onun da ayrı bir keyfi olmuyor değil hani :)
dönünşte hastalandımö ben
çok ağır 5 gün kesintisiz devam eden bir migren atağı
hatta bir gece ağladım ve deedim ki Büü ye Capon olmasa idi atlayacaktım balkondan aşağı
Büü halime acıyıp kafamı tutup salladı falan
Büü nün şirkette migreni olan birinden bulup getirdiği amerikan malı bir ilaç sayesinde azıcık gözümü açtım ama akabinde kafamdaki sallantı sebebiyle vertigom tekrarladı.
ofistede tektim işe gitmem şarttı
berbat iki haftaydı kesinlikle
Bodrum için yola çıkağımız akşamın öğleden sonrasında yatıştı
Bodrum her zamanki gibi harikuladeydi
nesini anlatayım
her şeyden önce bizi misafir edenler süperler :)
bölük pörçük ama olsun
iyi bir yaz tatili geçirdik bu yıl kızımla
darısı seneye artık :)
şimdi uykum geldi yatmak istiyorum
vakit hayli geç
yarın iş var
erkenden kalkma var.....
uzun zaman oldu yazmayalı
aslında anlatacak çok tatil vardı bu sene
Özlem ve Özge ile Alanyaya gidişimizin ardında
Büü Capon ben ve anniş Marmarise gittik
- güzeldi çok ama capon havuzda ayağını kesti, berbat bir hikaye hiç anlatmasam daha iyi-
dönüp ankarada bir hafta çalışma sonrası bu kez anniş capon ben Kumbağ'a Tülin ablamlara
orada da her şey süperdi
deniz dalgalıydı falan ama onun da ayrı bir keyfi olmuyor değil hani :)
dönünşte hastalandımö ben
çok ağır 5 gün kesintisiz devam eden bir migren atağı
hatta bir gece ağladım ve deedim ki Büü ye Capon olmasa idi atlayacaktım balkondan aşağı
Büü halime acıyıp kafamı tutup salladı falan
Büü nün şirkette migreni olan birinden bulup getirdiği amerikan malı bir ilaç sayesinde azıcık gözümü açtım ama akabinde kafamdaki sallantı sebebiyle vertigom tekrarladı.
ofistede tektim işe gitmem şarttı
berbat iki haftaydı kesinlikle
Bodrum için yola çıkağımız akşamın öğleden sonrasında yatıştı
Bodrum her zamanki gibi harikuladeydi
nesini anlatayım
her şeyden önce bizi misafir edenler süperler :)
bölük pörçük ama olsun
iyi bir yaz tatili geçirdik bu yıl kızımla
darısı seneye artık :)
şimdi uykum geldi yatmak istiyorum
vakit hayli geç
yarın iş var
erkenden kalkma var.....
10 Temmuz 2009 Cuma
Tatilden, dostluktan, yapılan hataların bile insana büyük kazançlar sağlayabileceğinden falan filan
Yaz en sevdiğim mevsim,
kendime layık gördüğüm isimden de belli ya zaten
- Yazgüneşi :)
bu sene bol yolculuklu olacak gibi
Haziran'ın son haftası candostum kızlarımızı kaptığımız gibi kendimizi attığımız Alanya ile başladık sezona
Harikaydı
Özlem çocukluk arkadaşım
en eski, en kadim dostum, en gerçek olan 3-5 taneden biri
30 yıllık bir geçmişimiz var
ve geriye dönüp baktığımda kavga, tartışma, küslük, alınganlık var mı diye?
hayır yok
hiç olmadı
Özge - yani Özlem'in kızı- ve bizim capon süper iyi dost
yaş farkları çok ama birbilerini bir o kadar çok seviyorlar.
hayatımın en büyük zevzekliğini yapıp aptal saptal sanal grup üyelikleriyle kızıma kendi sahip olduğumca değerli ve köklü bir çocukluk arkadaşı bulsam keşke derken Özge ile bunu yakalayabileceği aklımın ucuna gelmezdi, yaş farkı sebebiyle... O zamanlar çok anlaşamıyorlardı Capon konuşmadığı için falan.
Yalnız şu da bir gerçek ki yapmış olduğum zevzeklikten bir an bile pişmanlık duymuyorum zira Pelin Mısra Sabri üçlemesini kazandırdı ailemize :)
Büyük kazanç
Hayatta hiç bir şey tesadüf değil o kesin. Yaşananlar da tesadüf değildi elbet ve sonuçta ortaya ne çıktı? En eski candostum Özlemle en yeni candostum Pelinin eski iş yerinden gayet iyi tanışan ve birbirini seven kişiler olduklarının ayırdına vardık... Özlem-Pelin-Nes üçlemesinin oluşması için hayat bir plan yapıp bizi de oynatmış içinde meğer... Ne iyi yapmış. bu muhteşem huzuru yakalamam için bir süre anlamsız bir hengame ve gereksiz bir dedikodu yumağında yoğrulmak gerekliymiş benim için...
Olsun değdi...
Hiç bir şey sebepsiz değil gerçekten
Bir başka candostum Aykut der hep
"sel gider kum kalır" diye
öyle oldu
yağdı, esti, gürledi; sel oldu aktı gitti
giderken uzun yıllardır inatla hayatıma dahil etmeye çaba harcadığım çeri çöpü de temizleyip süpürüp götürdü
içimi, dışımı, ruhumu yıkadı
Şimdilerde yaşadığım huzuru kolay kolay değişmem pek bir şeyle....
ve tatilin ikinci bölümüne hazırız şimdi
pazar sabaha karşı Marmaris yollarına vuracağız kendimizi Büü-capon-Nes üçlüsü olarak
ve Marmaris'te torişle buluşacağız, Annişle. Çok özledik... Anneler gününün hemen ardından Bodrum'a gitmişti Nagişlere..
e hadi uğurlar ola o halde
Yolcu yolunda gerek
11 Mayıs 2009 Pazartesi
Canım Annem
Sana olan duygularımı anlatmak için uzun uzun sayfalar dolusu yazmak isterim aslında
"ANNE"
Bir yandan tahmin edilemez bir güven duygusuna sürüklerken beni, diğer yandan söylediğim ya da işittiğim vakit içimi titreten sözcük
Öyle çok şey saklı ki benim için bu 4 harfli kelimenin içinde
Boncuk boncuk akan gözyaşlarımı öpücükleriyle kurutan
ya da
olmadık bir yerde bir yerim kanadığında elinde yıkayacak su vb. olmadığı zamanlarda kanayan yeri emerek acımı dindiren DUDAKLAR mesela...
Korkup ağlayarak uyandığım rüyanın etkisinden kurtulayım diye usulcacık saçlarımı okşayan
ya da
Gecenin bilmem kaçında tatlı diye tutturduğum vakit üşenmeden kalkıp un helvası kavuran
ya da
taşlı topraklı bir yolda düşüp dizlerimi yara ettiğimde oyuklar aça aça dizlerime yerleşen taş toprak parçacıklarını büyük bir soğukkanlılıkla cımbızla toplayan
ya da
istediğim marka kot pantolonu alabilmek için incecik dantel yakalar örüp satan
ya da
bebeğimi doğurduğumda kimi zaman onu benden hassas taşıyan, işe başladığımda ona bir saniye yanından ayrılmadan sahip çıkan ELLER mesela
bana hiç kimsenin bakmadığınca şefkatle içi titreyerek bakan GÖZLER mesela
derli toplu, temiz pak bir evde huzur içinde ders çalışayım, arkadaşlarımı davet edeyim vs. diye sabahtan akşama koşuşturup duran AYAKLAR mesela
geceleri dışarı çıktıp da geciktiğimde babam uyanmadan gelecek miyim endişesi ile pür dikkat kesilip en ufak bir çıtırtıyı dahi takip eden KULAKLAR mesela
kış günlerinde dışardan geldiğimde soğuktan uyuşan ellerimi kıstıran KOLTUKALTLARI ve ayaklarımı altına sokuşturduğum sıcacık POPO mesela
her sabah şukufe, mahmure, pakize, vs. gibi isimler takarak hafif hafif kulaklarımı okşayarak beni yataktan kaldıran kedifemsi SES mesela
bin türlü muzurluk yaptığımda kapıya şikayete gelenlere "benim çocuklarım yalan söylemez, ben işin aslını öğrenir gerekeni yaparım" diyen ve gerekiyorsa başbaşa kaldığımızda cezanlandıran ama asla başkalarının yanında beni küçük düşürmeyen ÇELİK İRADE mesela
genç kız olduğumda "elbette büyüdün artık erkek arkadaşın da olacak mutlaka, herkesten önce bana anlat" diyebilen ÇAĞDAŞLIK mesela
okul ya da iş dönüşlerimde bulduğum yeni demlenmiş çay
Evi saran mis gibi kurabiye kokusu
çeşit çeşit giyebileyim diye olmadık imkanları yaratıp dikilen onlarca kıyafet
sabahları uyanırken burnuma ulaşan kızarmış ekmek kokusu
daha anlat anlat bitmeyecek binlerce onbinlerce milyonlarca şey mesela
ama herşeyden öte
boyuna posuna bakmadan içine sınırsız SEVGİ, HOŞGÖRÜ, ŞEFKAT, NEŞE, ÖZVERİ sığabilmiş olan EŞSİZ bir YÜREK mesela....
seni çok ama çok
canımdan çok seviyorum bitanem ANNEM
Kutlu olsun Günün
"ANNE"
Bir yandan tahmin edilemez bir güven duygusuna sürüklerken beni, diğer yandan söylediğim ya da işittiğim vakit içimi titreten sözcük
Öyle çok şey saklı ki benim için bu 4 harfli kelimenin içinde
Boncuk boncuk akan gözyaşlarımı öpücükleriyle kurutan
ya da
olmadık bir yerde bir yerim kanadığında elinde yıkayacak su vb. olmadığı zamanlarda kanayan yeri emerek acımı dindiren DUDAKLAR mesela...
Korkup ağlayarak uyandığım rüyanın etkisinden kurtulayım diye usulcacık saçlarımı okşayan
ya da
Gecenin bilmem kaçında tatlı diye tutturduğum vakit üşenmeden kalkıp un helvası kavuran
ya da
taşlı topraklı bir yolda düşüp dizlerimi yara ettiğimde oyuklar aça aça dizlerime yerleşen taş toprak parçacıklarını büyük bir soğukkanlılıkla cımbızla toplayan
ya da
istediğim marka kot pantolonu alabilmek için incecik dantel yakalar örüp satan
ya da
bebeğimi doğurduğumda kimi zaman onu benden hassas taşıyan, işe başladığımda ona bir saniye yanından ayrılmadan sahip çıkan ELLER mesela
bana hiç kimsenin bakmadığınca şefkatle içi titreyerek bakan GÖZLER mesela
derli toplu, temiz pak bir evde huzur içinde ders çalışayım, arkadaşlarımı davet edeyim vs. diye sabahtan akşama koşuşturup duran AYAKLAR mesela
geceleri dışarı çıktıp da geciktiğimde babam uyanmadan gelecek miyim endişesi ile pür dikkat kesilip en ufak bir çıtırtıyı dahi takip eden KULAKLAR mesela
kış günlerinde dışardan geldiğimde soğuktan uyuşan ellerimi kıstıran KOLTUKALTLARI ve ayaklarımı altına sokuşturduğum sıcacık POPO mesela
her sabah şukufe, mahmure, pakize, vs. gibi isimler takarak hafif hafif kulaklarımı okşayarak beni yataktan kaldıran kedifemsi SES mesela
bin türlü muzurluk yaptığımda kapıya şikayete gelenlere "benim çocuklarım yalan söylemez, ben işin aslını öğrenir gerekeni yaparım" diyen ve gerekiyorsa başbaşa kaldığımızda cezanlandıran ama asla başkalarının yanında beni küçük düşürmeyen ÇELİK İRADE mesela
genç kız olduğumda "elbette büyüdün artık erkek arkadaşın da olacak mutlaka, herkesten önce bana anlat" diyebilen ÇAĞDAŞLIK mesela
okul ya da iş dönüşlerimde bulduğum yeni demlenmiş çay
Evi saran mis gibi kurabiye kokusu
çeşit çeşit giyebileyim diye olmadık imkanları yaratıp dikilen onlarca kıyafet
sabahları uyanırken burnuma ulaşan kızarmış ekmek kokusu
daha anlat anlat bitmeyecek binlerce onbinlerce milyonlarca şey mesela
ama herşeyden öte
boyuna posuna bakmadan içine sınırsız SEVGİ, HOŞGÖRÜ, ŞEFKAT, NEŞE, ÖZVERİ sığabilmiş olan EŞSİZ bir YÜREK mesela....
seni çok ama çok
canımdan çok seviyorum bitanem ANNEM
Kutlu olsun Günün
7 Mayıs 2009 Perşembe
dövüşerek öldüler...güneşe gömüldüler...vaktimiz yok onların matemini tutmaya...akın var akın güneşe akın...güneşi zaptedeceğiz...güneşin zaptı yakın
6 Mayıs 1972 den
6 Mayıs 2009'a
vay be
Aşk olsun çocuklar size ama aşkolsun....
DEVRIM
Temiz kalan tek yerdir devrim
bütün bir yıl
kirlenen duvarda
ama görebilmek için
asıldığı çividen indirilmelidir
yaprakları biten takvim
Zorbalara direnmektir devrim
bir çocuğun
annesinin çantasından aldığı paraları
altına gizlediğini
söylememiştir dövülen
hiçbir hali
İçinde yaşamaktır devrim
dikiş kutusunun
ve topluiğneler gibi
bir arada olmayı gerektirir
karşı koyabilmek için zulmüne
makas denilen patronun
Gece ışıklar arasında koşmaktır devrim
ateş böceklerini
yakalamak isteyen çocukların
peşine takılır gün gelir
yanıp sönen mavi ışıkları
polis arabalarının
Kağıt bir gemidir devrim
bütün gemiler
hurdaya çıksa da sonunda
taşıdığı özgürlük şiiriyle
batmadan yüzer nicedir
dünya sularında
Kim bilir kaç yunus görmüş
kaç deniz gezmiş
Sunay Akın
4 Mayıs 2009 Pazartesi
24 Nisan 2009 Cuma
Yineyeniyeniden ekibiyle YENİDEN
11 Nisan akşamı
yıllar sonra facebook sayesinde bir araya gelmeye başlayıp o ona o ona şeklinde gitgide büyüyen bir grup haline gelen ortaokul - lise grubumla biraradaydım
yineyeniyeniden :)
yine muhteşemdi
hepsini de çok seviyorum...
gerçekten yapmacıksız, artniyetsiz, içten buluşmalar
uzun süredir bu kadar eğlenip gülmemiştim
fotoğraflarda ağzımı toplayamamışım
hep kulaklarımda
kahkaha atmaktan :)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)