1 Aralık 2010 Çarşamba

Yarım kalanlara dair

kKütüphanesinde bir kitap ilişti aniden gözüne kadının...
Nasıl da unutmuştu o kitabı
başlamıştı bir heyecanla okumaya ve bir gecede yarılamıştı..
sonra ard arda gelen bir kaç telaşlı hadise
unutturuvermişti işte
hiç yarım kitap bırakmak adeti olmadığı halde...
yine kapıldığı heyecan duygusuyla aç kurt gibi atıldı kitaba, çekip aldı koyduğu raftan, ve içinden katlanmış bir kağıt sıyrılıp uçtu yere doğru ve konuverdi halıya usulca..
eğildi kadın
aldı kağıdı
kat yerlerini açtı
bir mektup buldu
aylar öncesinden
yaz mevsiminden
temmuzdan kalma
adama yazılmışlardan bir tane
kitap gibi unutulmuşlardan...
hiç verilmeyeceğini bile bile yazılan onlarcadan biri sadece
tereddüt etti okumakla okumamak arasında
yırtmaya yeltendi
kıyamadı
oracıkta kütüphanesinin önünde  bağdaş kurup halıya
okudu bir solukta...


....


Seni Seviyorum
Seni Sevmek doğrudur ya da yanlıştır bilmiyorum
Bilmek de istemiyorum, ben sadece seni sevmenin keyfini sürüyorum...
Her sevgi karşılık bulmaz hayatta; ben seni seviyorum, sen beni sevmiyorsun diye sana kızmıyorum, kendime de kızmıyorum...
Ben sadece seni sevmenin keyfini sürüyorum
Ben seni seviyor oluşumun yanı sıra seni seviyor olmayı da seviyorum...
Sesini işittiğim an yüzümde oluşan tebessümü seviyorum. Bakışlarını yakalamaya çalışırken gözlerim, gözlerinle çarpıştıkları o bir saniyelik zaman dilimlerini seviyorum... Sarılıp tenime kazıyamasam da bir rüzgar hafifçe getiriverdiğinde burnuma; kokunu içime çekmeyi seviyorum... Burnumu gömüp uykuya dalamasam da kaçamak bakışlar atmayı seviyorum boynunun kıvrımına... Parmaklarımı içinden usulca geçiremesem de, dalgasını seviyorum saçlarının, hafif hafif uçuşmasını rüzgarda..ılık ılık öpemesem de doya doya, her hareketini izlemeyi seviyorum dudaklarının, hedef oluvermelerini bilinçsizce bakışlarıma...
Seni Sevmeyi Seviyorum
Seni Seviyorum
Seni Sevmek doğrudur ya da yanlıştır bilmiyorum...
Umurumda da değil
Sorgulamıyorum...
Ben seni sevmenin keyfini sürüyorum...."

kağıt elinde
oracıkta bağdaş kuruverdiği yerde
bir hayli süre
öylece oturakaldı kadın
otura ve düşünekaldı geride bıraktığı o tarifsiz aşkı...
sonra silkindi hafiften,
ayağa kalktı
yırtmaya yeltendi mektubu
kıyamadı...
aynı kat yerlerinden özenle katladı yeniden
yerleştirdi aynı kitabın içine
ve içinde kabaran kitabı kaldığı yerden devam etme heyecanına, kaşları çatık bir bakış atarak
koydu kitabı kütüphane rafında, aldığı yere
öylece yarım haliyle
yarım kalmış aşkına bir atıf olsun diye...

yüzünde anlamı çözülemeyen tuhaf bir gülümseme ile
içinden mırıl mırıl bir sesle

"e be adam alfabeler dolusu harf borçlusun bana
yarım kalmış cümlelerime ait alfabeler dolusu harf...."

diye söylene söylene


...
..
.

3 yorum:

nil dedi ki...

zühreyi tahir sevmeseydi artık, ya da hiç sevmeseydi, zühre ne kaybederdi ki zühreliğinden, onu zühre yapan sevgisinden, kadınlığından, insan duruşundan?...

tarihi tersten okumak gerek denilir ya, ben de nazım'ın şiirini senin yazından doğru okuyuverdim :)))ustaya saygıyla...

Elif Gizem dedi ki...

Geçmişi anımsama için kendimize bahaneler bulmayı bıraktığımız anlar da bile hatırlanıveriyor işte bazı şeyler, böyle aniden. Hayat dalga geçiyor sanki unuttum başardım işte diyen yanımızla.

Ve o son cümlen:
"e be adam alfabeler dolusu harf borçlusun bana
yarım kalmış cümlelerime ait alfabeler dolusu harf...."

Sanki benim içimden de kopan bir seslenişti...

Yazgüneşi dedi ki...

Nil
nefisti..
tüylerim diken diken oldu yorumunu okurken..
neden bilmem
etkilendim..
sevdim..
teşekkürler.. seviyorum seni çok...

Elif
sadece basit bir denemeye yazdığın yorum bile öyle derin ki..
ilk kitabını adıma imzalayacağın günü heyecanla bekliyorum
olacak
hiç şüphem yok
alfabeler dolusu harfi bir kitaba doldurup harika şeyler çıkartacağına..
teşekkürler.. seviyorum seni çok...