Hakan Günday'a devam...
Bir kurgu ustası olduğuna inandığım Hakan beni Ziyan'da da şaşırtmadı..
Bir kadın için asla çekici olması olası olmayan bir konu olan "askerlik" olsun ana tema ve bir kadın sıkılmadan su gibi okuyup bitirsin..
Pes :)
Seriyi tamamladım tamamlıyorum..
Yakında Hakan artık yeni bir roman yazsa diyecek gibiyim :)
yine her çizdiğim bölümü aktaramayacağım, hayli çok..
ara ara alıntılar yapacağım:
"İntihar etmek serbest ama hayatta kalmak korkunç sonuçları olan bir suçtu. Bu yüzden dikkatli olmak gerekiyordu." (s: 25)
"Ben ruhun varlığına inanmam. Ölümden sonra hayatta kalan hiçbir şey yoktur. Beden, insan zihninin organik düzeneğidir. Çlışıyorsa, hayattaysa düşünce üretir. Beyindeki elektrik akışının sona ermesiyle ne ruh kalır ne de zihin. Nasıl bir akü, elektriğin kendisi olduğunu iddia edemezse, insan da enerjinin kaynağı olduğundan söz edemez. Ama hayalperestlik ölümlüye hastır. Tanrının yansıması olduğunu iddia etmek, ölünce ona dönmek, ölümlü bir deri çantada, ölümsüz bir ruh taşımak. Çocuklar için bütün bunlar. Anlaşılması gereken, bedenin bir depo olduğu. Boşaldığı zaman imha edilen bir depo." (s: 37)
"Gurur bazen tek noktadan kırılıyordu. Bir kemik gibi. Birbirinden ayrılan iki uç da sızlıyordu. Çevresindeki et şişiyor, içinde öfke ve üzüntü iltahapları birikiyordu. Bazen de gurur paramparça oluyordu. İşte o zaman zor kaynıyordu. Gurur parçalarını bir araya getirmek için platinler, çivilerle tutturmak gerekiyordu. Bu çivilerin en sağlamı da intikam oluyordu." (s: 54-55)
"Her gece aynı kâbusu görmek ne demek bilir misin? Önce önemsemezsin, gülersin. Sonra tedirgin olursun. Sonra uyumaktan korkarsın.
...
Bir kâbus, bir insanın hayatını kâbusa çevirebilir mi?Eğitimini yarıda bırakmasına neden olabilir mi? Onu delirtebilir mi? İnan bana hepsi olur. Hepsi olur ve sonra her şey için çok geç olur." (s: 95)
"Dünyanın bütün ordularının bütün üniformaları aynı kumaştan dikilir asker. Görünmezlik kumaşı. İçine girdiğin anda kaybolursun. Seni kimse bulamaz..." (s: 119)
"Hiçbir şeye dönüp bakma. Özellikle de kendine. Bozuk bir fotoğraftan başka bir şey göremezsin. Üzerine tek saniye binsin, sesler bile değişir. İnsan doğru hatırlayabilen bir mahluk değil. Bu yüzden hatırlamaya çalışma" (s: 145)
"genler, zamanı tanımıyordu. Zamanın onlara bir hükmü yoktu. Düz bir çizgiden çok, bir küreydi zaman. Mükemmel bir küre. Geçmiş yeterince derine gömülürse gelecekten çıkıyordu." (s: 232)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder