Bilgisayar tembeli oldum ki ben..
evet evet aynen öyle
açmıyorum günler hatta haftalar geçiyor..
Facebook'u -o da üstünkörü- cepten takip edip bilgisayar dünyasına uğramaz oldum ofis hayatından yakamı kurtaralıberi....
e fena da değil hani...
zaten ben hep derdim bilgisayar bağımlısı değilim diye de
hadi leeeen
derlerdi çok zaman geçiriyorum kendisi ile diye...
neyse bağımlısı olmanın da abartıldığı kadar bir sakıncası yok zaten bana kalırsa ya.. ona da neyse..
arada yazacağım bir yığın şey oldu bitti gitti
şimdi de zamanı geçti tabi...
Mehmet Eroğlu'nun bir kaç kitabını almıştım mesela.. okunup bittiler ama yorumlamadım.. Oysa her biri de ayrı bir yorumlama yazısını sonuna dek hak eden romanlardı..
şimdilerde Mo Yan okuyorum.. Nobel ödüllü Çinli bir yazar.. "İri Memeler Geniş Kalçalar" ne eğlenceli isim değil mi?
Sevgili Leylak Dalı'ndan görüp özendim okumaya, o okurken Doğulu bir G.G. Marquez okuyorum adeta şeklinde yorumlamıştı ki.. bence tamamen haklı..
Çin kültürüne dair çok şey öğreniyorum.. bizden ne kadar farklı olduklarını görüyorum..
Roman 1038 sayfa
ama bana öyle geliyor ki değer bunca sayfayı elinde sürüklemeye... zira okuması hakikaten yorucu; zihnen değil bedenen :D
kollarım ağrıyor yahuu :)
Ha Leylak Dalı dedim deeee.. Biz nihayet tanıştık yüzyüze.. Ne kadar harika sohbet ettik... Hiç yabancı birisi gibi gelmedi zaten bana.. ki sanırım değildi de hakikaten.. Buradan edindiğim dostlar hiç hayal kırıklığına uğratmadı ki beni... Yeniden buluşacağız bence ilk fırsatta ...
Sonraaaa.. 11 Ağustos 13. evlilik yıldönümümüzdü Büü ile.. Çok romantik ve harika bir kutlama yaptık Defnoşu anneannesine satıp başbaşa..
zaman ne kadar hızlı yahu..
nerdeeeen nereye geldik
nikah fotoğraflarına baktım da.. çocukmuşuz adeta.. hani öyle pek genç de değildik evlendiğimizde ama.. şimdi nasıl toy toy göründü o hallerimiz gözüme...
40'la itirazım yok olgun yaşlar güzel yaşlar kendimi bulduğum yaşlar ve fakat 30ların heyecanı ve coşkusu da bir başkaymış ama ya geriye dönüp bakınca...
Defnecan taş boyama işlerine sardı bu ara
harıl harıl boyuyor..
ortalığın canına okusa da ses etmiyorum
biz sokakta oynardık
onlar kavanoz çocuğu yazık..
ne yapsın enerjiyi boşltması lazım..
şanslı yine çoğuna kıyasla anneanne bahçesi cankurtaran bize..
Çok özlediklerim var bir de.. Geliyor sık sık aklıma
hüzne bulanıyorum...
Öyle böyle derken
su misali zaman
akıyor işte...
...
..
.
Robin Williams akabinde Süleyman Seba da bir yaz hüznü saldılar ki içime..
off ki off yani...
deniz çağırıyor beni..
denize denize en iyisi yüzünü vermeli insan denize....
4 yorum:
Leylak dalı selam eyler, bu güzel sözler için bir adet muck yollar :)
kocaman mucuklar da yazgüneşinden tabi ki <3
40 yaşlarım en güzel dönemim...Dediğiniz doğru 30lu yaşların heyecanı farklı ama bir hengame, koşturma içinde geçti...Birşey anlamadım ki :(
30lar nefisti ve fakat bence de 40lılar candır :)
Yorum Gönder