16 Aralık 2014 Salı

Daldan Dala Hoppala....

yazacak çok şey biriktiriyorum, tembellik edip yazmıyorum.. sonra neden yazmadın bakimmm hıııı diye kendime kızıyorum falan
değişik :)

Anneliğin tadını çıkartma modundayım.. Defne'li zamanları çok seviyorum... Çalışırken nasıl da mesafe varmış aramızda şimdi anlıyorum.. Yitirdiğim yıllar için vicdan azabı... zararın burasından dönüşümün kârının hazzı.. Azap ile Haz arası bir durumlar...

Şapkalara sardım bir ara..
Süreç Defne'nin bir mağazada ponpon kulaklı bir  ayı şapka görüp "ayyyy bunlar çok modaaaaa" diyerek istemesi ile başladı. Biraz pahalıydı niteliğine bakıldığında ve yetişkin içindi komik oldu bizim capona. Dedim ki "ben sana örerim" "heee, hep de örerim dersin hiiiç de örmezsin" buyurdu capon. "yeaaak yaa görüşürüz" dedim ben
görüştük :)
ördüm evet..
hiç de fena olmadı ayrıca...

hatta benim yünü tığı elime aldığımı görünce Sibelcim nette denk geldiği Hoddie Hat örneğini "sen bunu örersin" diyerek paylaşıncaaa
o gazla onu da örüvermşim bir ara..

hatta bunlardan bir kaç sipariş oldu, onları da ördüm..
bravo bana :D

Geçen sene Defne'yi -nasıl becerdimse- uyutup yılbaşı ağacı süslememiş idim.. Bu sene hiiiç yutmadı numaralarımı ve mızıltılarımı, tamam yaaa dedim çocuk mutlu olsun

döktük süsleri orta yere

taktı takıştırdı yakıştırdı caponika

Eski senelere kıyasla daha mütevazi ve sade oldu çamımız
güzel oldu bence...

geçtiğimiz hafta mıydı yoksa ondan bir önceki hafta mı?
neyse işte
pat diye masası başında emekli olmadan önce beraber çalıştığımız amirim kalp krizi geçirip vefat etti...
yaşlıydı 83 yaş.. az değil.. ama hedefi hep en az 90 olduğundan çok şaşırttı sevenlerini, ben çok şaşırmadım.. yaşına göre gereksiz ve fazla yoruyordu çünkü kendisini...

ölümü sorgulattı biraz bana
şöyle ki.. "Allah dağına göre kar verir" demiş ya Atalarımız  "doğru mu ne?" dedim ..
zira ben hayatımda bu bey kadar çok ölümden korkan birisini görmemiştim.. bir vefat haberi aldı mı o günü kendisine zehir bana zindan ederdi.. barut gibi yanına yanaşılmazdı, hele ölen yaşıtıysa, hele arkadaşı falansa aboooooo... canıma okurdu o gün.. beti benzi atardı haberi duyunca..
ve fakat ölüm ona gelirken geliyorum bile dememiş, sapasağlam bir günün ardından tam da bir sempozuyuma katılmayı bekler iken akşamüstü ani bir kriz.. acı yok, panik yok... uçup gidivermiş..
Ölümden korkmayan, sallamayan, iplemeyenler mi zor ölenler acaba?
bilemedim...
benden nefret ederdi rahmetli.. 8 senemi bana eziyete çevirip genç yaşta emekli olmama vesile oldu..
Sayesinde şimdi emekli ve mutluyum..
yolu ışık olsun, huzurla uyusun garii...

Bu ara kitap okurken fazla dal budak sardım oraya buraya..
Klasik eksiğim iyice sinirime dokunmaya başladığından Don Qijote ile başlayım madem tamamlamaya  istedim.. Başladım okumaya.. Çok eğlenceli :D
edebiyat dünyasında bu romanı okumayan okur yazar sayılmazmış...  Vay canına amma da iddialı..
ben çocukken kısaltılmış halini okumuştum elbette ama o sayılmaz :)
şimdi aslına sadık bir çeviri olan Yapı Kredi Yayınlarından çıkan Roza Hakmen çevirisini okuyorum.
Henüz ilk ciltteyim...

Bu arada dernekte devam ettiğim Güncel Sanat dersinin eğitmeni Gülser Günaydın'ın önerisi olan 20. Yüzyıl Batı Sanatında Akımlar isimli kitapla Sanat tarihinde gezinmekteyim.. Çok da zevk alıyorum.. Gerçi isimler zor geliyor ve kafam karışıyor ama olsun.. oturur zamanla..

Proust devam Kayıp Zamanın İzini ben daha uzuuuun yıllar sürecek gibiyim :D

Melankoli Kadındır isimli bir inceleme kitabını da yeni bitirdim, bakış açımı değiştirdi.. Bu kitap için bir ara bağımsız post yazayım..

Ha bir de Isbale Allende ile tanıştımdı Leylak Dalı sayesinde... henüz iki romanını okumuş olsam da.. seriyi tamalarım gibime gelmekte... Çok sevdim tarzını..

Bu kışın sıcak şarap sezonunu Tubuşla açtık..


Defne'nin matematiği feci... Baktık olacak gibi değil, eh elimizin altında da mis gibi Tubuş var konunun uzmanı, başlattık özel derse... İşte bir akşam ders sonrası da kaldırdık kadehlerimizi..

Sezona Özlemle devam ettik akabinde..

Sırada çok bekleyen var, bakalım bir sonraki kimler olacak..


İşte çok biriktirince böyle daldan dala hoppalaaa oluyor
daha sık yazayım ben
birikmesin...
kalınız sağlıcakla.. :)


10 yorum:

Adsız dedi ki...

e bence de daha sık yaz :))

efenim bi laf dedin dorumu okudum bu saatte bilmiyorum ama ölümü sallamayanlarla ilgili...
ben o kategoriye giriyorum yav nes.
du bi daha okuyayım:))

şimdiiiiii...
o kadar iddalı değilim onu okumayana okur yazar demem amma...
don kişota başlamana bi sevindim bi sevindim ki.
ahahaha
pek severim abiyi.
bak nasıl eğleneceksin.

yannız bizim capon balığı baya baya genç kız oluyo yahu...
farkında mısın:))

allah nazarlardan saklasın.

eh madem klasiklere başladın...
tavsiyelerim olacak sana.
hele bitir don kişotu:))

Sosyal Medya Kafe dedi ki...

Merhaba,
Blogunuzu sevdicann keşif etkinliğinden takibe aldım
Benim blogumda da daha önce başlatmış olduğum blog takip etkinliğim var herkesi beklerim.
http://www.sosyalmedyakafe.com/…/bloglar-dayanismasi-blog-t…
Etkinliğimi bloglarınızda yayınlarsanız sevinirim.

Sibelbek dedi ki...

10 parmağında 10 marifet, güzel arkadaşım benim. Şubat tatili için hain planlarım var ama ... bakalım ... kısmet ;)

hüznün tadı dedi ki...

Ördüklerine bayıldım doğrusu. Ben de bir battaniye örüyorum bugünlerde. Motif motif. Kafamı boşaltıyor. Canım istemezse örmüyorum. Ördüklerim öylece birikiyor şimdilik. Sevgiler...

Yazgüneşi dedi ki...

Yaa Absalom ben de sallamıyorum ölümü hiç, korksak mı acık acaba la? ne biliim ödü kopan kolayca gdiverdi, korkmuyoz diye sürünmeyelim ...
aboooo

Yaaa Bu Don abiyi biliridim deli diye falan ama bu boyutta olduğunu bilmiyodum klinik vakaymış resmen
çok gülüyorum :)
bu arada yıllara kandırılmışız adamın adı don kişot değil don kihote imiş iyi mi...
apostoroflar sonrası ekler kişot'a uymayınca sordum Büü^ye, ispanyolca biliyo ya. "Kişot değil o Kihote" dedi, nası yaaa dedim.. uyutulmuşuz yıllarca kişot fransızca okunuşuymuş meğerim
maykıl ceksına mişel ceksın demek gibi bişeymiş kitohete kişot demek :D

klasik önerilerini dört gözle bekliyorum..

caponu sorma yaaa koca kız oluyo deli manyak, kovalayan var sanki :)

Yazgüneşi dedi ki...

YingYang hoşgeldiniz,ilk fırsatta inceleyeceğim blogunuzu :)

El ele geziyoruz... dedi ki...

çok eğlenceli bir post olmuş her şey var :)
çocuk gelince çalışmak mı çalışmamak mı sorusunu kendime hep soruyorum sizin postunuzdan anladığım kadarıyla çalışmamak ve en güzel yıllarını onunla geçirmek doğru karar :))

http://samiraslifeandstyle.blogspot.com.tr/

Yazgüneşi dedi ki...

Sibeeeeeeeeeeeeeeeellllllllllllll
bu nası şahaneli bir haber
harikasınnn <3 <3

Yazgüneşi dedi ki...

Hüznün tadı ben bayılırım o büyükannesi karesi denen motiflerden oluşan battaniyelere :)
teşekkürler güzel sözleriniz için de ayrıca :)

Yazgüneşi dedi ki...

Samira pardon geç cevap için..
arada defnoş hastalandı falan görmemişim..
çalışma hayatı huzurluysa iyi ama
insanın çocuğu ile vakit geçirmesi paha biçilemez bir hazine.. :)