17 Aralık 2009 Perşembe

Bilmece bildirmece

Tarih 16 Aralık 2009
Yer Düveroğlu
Capon- Nes - Büü triosu yemekteler
"Yerli Malı Haftası" dolayısıyla okulda öğrendiği bilmeceyi soruyor Capon Büü'ye

- Kırmızıdır rengimiz
İkiz kardeş gibiyiz
Sakın çekirdeğimizi yutma
Tak bizi kulağına"

Kendini yemeğine odaklamış olan Büü çok da dikkatli dinlemediğinden son olarak söylenmiş olan  "tak beni kulağına"yı duyar duymaz atlıyor
- Küpeeeee

Capon aşağılar bir gülümseme ile suratında diyor ki:
- Babaaaaaaaaaaaa çekirdeği var bunun, küpenin çekirdeği olur mu? Kirazz bu kiraaaaaaazzz

Sessizce muhabbeti dinlemekte olan Nes, bu noktada dayanamayıp giriyor araya

-Eh hadi bakalım Büü bu da kapak olsun sana
Dinlemez misin çocuğu cankulağıyla.....

16 Aralık 2009 Çarşamba

Servis bıcırları







Bizim Capon Balığı ve servis arkadaşı Zeyno
Akşamları eve dönüş yolunda itinayla illallah dedirtiyorlar diğer servis sakinlerine






her akşamki ritüel şu:
capon: Zeyneple diil senne oturcam annneeeeeeeeeeee
-istemediğinden değil, ağırdan satacak kendini nazlanacak ya-
zeyno: ben yannız oturmak istemiyorummmm defne yanıma gelsiiiin
-eninde sonunda gelip oturacağını bilmediğinden değil, ritüeli bozmayacak ya-


neyse zooor şer capon balığı ikna ediliiiir
yan yana oturur
önce sakız isterler törenle
nihayet başlarlar oynamaya
enteresan seçimler elbette
genelde yüksek ses içeren
-tartışılmaz-

ha biz annelerin payına düşen
-hiişt
-aaa yeter ama
-e sessiz oynayın dedik
-ama akşam akşam başı ağrıyo herkesin
-bağırmayın
-....
-...
-..
-.


25 aylıktı yuvaya başladığında capon
bir avuçtu
serviste büyüdü işte gide gele
maskotu oldu herkesin
13 yıllık iş geçmişim var kurumumda
10 sene birebir tanıyan dışında bilen yokken beni
3 yıldır herkes tanır oldu
adımla sanımla değil canıııım
ne haddime
Defne'nin annesiyim ben
Adımın ne önemi var :))


annelik pek güzel şey yahuuuu








dipnot: Evet daha iyiyim depresyonum bakımından
hayır lustrale başlamadım
sadece sabah 5 saniyeliğine güneş çıkmıştı gökte
ve ben denk gelip yürüdüm altında...
e buna da şükür


15 Aralık 2009 Salı

Depresif sayıklamalar

Beni bu havalar mahvetti
Bu ne yaaa...
Yok
Iııh olmuyo böyle
Bu kadar kapalı, bulutlu, güneşsiz, kasvetli,sisli, puslu havalar bana göre değil
Şaka maka yok
Ciddi ciddi depresyondayım ya
İnanmak zor geliyor kulağa
Kış geldi diye depresyona da girilir miymiş...
ee giriliyo işte
ne yapayım...
Ulu lustral taraflarına doğru usul usul seyirtsem mi dedim geçen gün Büü'yü, Capon'u yok yere haşladığımı farkedince
Hööst dedim
kendine gel
manyaksan al hapını otur aşağı
milletin günahı ne yahu


ya bi de
sabah uyandıran olmasa rahatlıkla 11'lere kadar uyuyan bir bünye
ne diye gece 01.30'dan önce yatağa girmeye kalktığında uyuyamaz?
bu yeni bi tür insomnia mı
"gece insomniası" ehe he
ay yoksa ciddi klinik vaka mıyım ki?
klinik ruh hastaları değil mi gece oturup öğlene kadar uyuyan?
yok
ben öğlene kadar uyumuyorum tabi ki
06 kalkış saatim
kalkış demeyelim de
telefon alarmının 06 da çalmasıyla 10 dakika 10 dakika ötelenerek 06.30 yapılan tarz bi kalkış
ama öyle ya da böyle
en geç 06:30 kalkış
hafta sonu uyuyorum uyursam
hafta sonu delisi miyim o zaman?
e mümkün...
hem akıllı olduğumu ne vakit iddia ettim ki ben


bi de
dokunmuyorum da o konuya
-zira dokunsam yaz yaz bitiremeyecek, abartılı sözler yazıp başımı belaya sokacağım-
bu ne gidişat yaa
nereye gidiyor ki bu ülke
yok
ııh
hayır
bulaşmayacağım
kendimi düşünüyorsam namerdim de
4 buçuk yaşına gelmek üzere olan bir kızım var benim
susuyorsam
onun için
ağzımın dilimin ayarı yok ya
o manada....


nessseeeeeeee
susiim bu mevzuu derin
derinden de öte


sataşacak yer arıyorum o net
hani boyu bir karış
siniri on karış sevimsiz ev köpekleri vardır ya
ota bota havlarlar
hayır kibrit olsaaa cürmü kadar yer yakacak
ama boyundan büyük sesi çıkar sinir sinir
hah işte o
ben yani
bugünlerde aynı onlar gibiyim
hani şöyle kendimden azıcık uzaklaşıp bi bakayım kendime dediğim vakitler
gözüme yansıyan bu
kendimi boğasım geliyor


ulu lustral konusunu ciddiye almak lazım böyle giderse
hiç de hoşlanmıyorum ya kendisinden
du bakalım
gün doğmadan neler doğar
yarın nasıl bir güne doğacağım yeniden yazgüneşi olarak görelim de bi kış kış


öfff
zaten her şeyin sebebi de o ya
kış yani
kış kış
(not birinci kış kovmak , kışalamak anlamındaki kış iken ikinci kış bildiğimiz o iiiirenç mevsimdir takdim ederim)


10 Aralık 2009 Perşembe

Kızım evlenmek istiyor!!



Kızım evlenmek istiyo....

Nasıı yani!!
Şöyle ki
Dün akşam oturdu Deniz kızı Ariel'i izledi
Çizgi film bitti, ben çalisma odasındayım, o salondan geldi yanıma usulca
Bir baktım ağlıyo
- kızııım ne oldu neden ağlıyorsun
- ben de Aliel gibi evlenmek istiyolum
(içini çeke çeke, gerçekten boncuk boncuk gözyaşı döküyor)
- ama canımın içi çocuklar evlenmez ki, Ariel kocaman abla dimi, sen de onun kadar ol evlenirsin, hem kimile evlenmek istiyorsun ki?
- beni kim beğenilse
(bunları derken sözcüklerin çoğu gözyaşıseliyle boğuluyor, boğazı düğümleniyor, o derece)
bastım kahkahayı, ona da bozuluyor, kıyamadım
- annem o ne demek, elbette bir çok erkek olacak seni beğenen -şimdiden var ya-  sen kafana uygun olanını seçip evleneceksin ama büyüdüğünde
- ama ama ama.....
(boncuk yaşlar....)

- ne olacak peki evlenince
- sonsuza kadal mutlu yaşıycaz
- yavrukuşum bu masallar var ya, yalan, esas tantana nikahtan sonra başlıyo, yok ööle evlenip de sonsuza kadar mutlu yaşamak diye bi şey
- ama ben pilens elic gibi yakışıklı biliyle evlenmek istiyoluuummm
(boncuk yaşlara devam)
Bu muhabbet yarım saati aşkın devam etti, sakinleştiremedim, anneannesi arandı, bir parti ona ağlandı, tam sakinleşir gibi oldu yatacak babası aradı bir parti de ona ağlandı. Büü telefonda kahkahaya boğuldu.
Bir kısmını alabildim kameraya sonlara doğru
Ama ciddi çok güldüm yaaa.
Evlenmek ne tam bilmiyor ki
Benim kızım aşık olmak istiyor işin gerçeği :)
Anası kılıklı :))
Aşksız yaşayamaz

Yandık ki ne yandıııık.....
Çooook aşk acısı yaşları ile ıslanacak omuzum sanırım

Zavallı anneciğiminkinin benimkilerle ıslandığı gibi

Eeeee doğum günün günü doğurur musun kızı
Böyle olur işte
buyur bakalım :)

Dip Not: Eklediğim fotoğraflar eski, lakin caponu gelinlikle görüntüleyim istedim bu konu başlığı altında :))

8 Aralık 2009 Salı

Şu Sıralar Okuduklarım

Oku geldi bu aralar

zaman zaman olur bana
birden bi kaptırırım kendimi
sayfalar arasına dalıp okurda okurum sömürür gibi

Son bir ay içerisinde okuduklarım

Aşka Şeytan Karışır - Hande Altaylı...
Şöyle diyor tanıtım yazısı:
Günahı yalnız günahkârlar mı işler? Kötülüğü sadece kötüler mi yapar? Ahlâksızlık sadece ahlâksızların mı tekelindedir? Yüzyıllardır aşkın insanoğluna yaptırdıkları için şeytan işi denilmiştir.


Sol yanımızda?

Omuzumuzda?

İçimizde? ..

Şeytan bunun neresinde!

Aşka şeytan karışır. Karışmamışsa o aşk değildir...
 
Edebi bir değer beklenecek olursa kitaptan, hayal kırıklığı olacaktır sonuç muhtemelen.
Ama ben beğendim
Çünkü çok gerçek, çok bizden
Bana olmaz dememek gerektiğini anımsatıyor insana, herkesin başına  her zaman her şeyin gelebileceğini, aşkın olmadık zamanlarda olmadık şekillere bürünebileceğini, takıntılı aşkın ne kadar can acıtabileceğini...
 
Maraz- Hande Altaylı
Yine aynı yazar,
Tanıtım yazısından:
 
Bazen hayatın sigortası atar; ışıklar söner ve her yer karanlığa gömülür. Sesler seslere, nefesler nefeslere karışır; doğrular yalana bulanır. Gözbebekleri büyür, gözbebekleri küçülür…



Maraz, hiç beklemediği bir anda kendi karanlığında kalan genç bir kadının, Aslı'nın hikâyesi. Aniden tuzla buz olan bir evlilik ve sonrasında büyük bir hızla tersine dönmeye başlayan dünya…

Yorumlar diğer kitapla neredeyse aynı benim açımdan.
Akıcı, bir çırpıda okunuveren, İşte gerçek hayat böyle bir şey dedirten türden.
Severek okudum, çabucak bitirdim, gelecekte neler bekliyor bizi kimbilir sorusunun beynimde yarattığı soru işaretlerini taşıyordum son sayfasını da okuyup kitabı kapatırken...

Bir Kadın Bir Erkek Düet ve Düello - Cengiz Özakıncı - Nilgün Belgün

Kitap hakkında:
Sözünü sakınmayan, yanılgılarını itiraf etmekten korkmayan, "Sevgililerimden bir orkestra kurabilirim," diyen dobra bir kadın ve dobra bir erkek... İkisi de sonuna dek açık sözlü, sansürsüz ve inatçı. İkisi de başkalarının ne diyeceğini hiç umursamıyor... İkisi de aşka aşık... İlk aşklarını 70'li yılların büyülü ortamında başkalarıyla yaşayan Nilgün Belgün ve Cengiz Özakıncı, günümüzde giderek yok olan aşkı kurtarmak üzere, 'Aşk, yeniden' dediler ve elele verip aşkın, sevginin ve dostluğun kitabını yazdılar birlikte...

Bir gecede okudum. Sürükleyici, aynı olaylara bir kadın bakış açısı, bir de erkek bakış açısı katılarak hazırlanmış bir kitap. Aşk kavramının eskisine kıyasla ne büyük değişime uğradığını irdeleyen kültürlü iki insan.
Ve onlarla kesinlikle aynı fikirde olduğumu fark ettirerek artık hakikaten genç olmadığımın ayırdına bir kez daha varmamı sağlayarak azıcık da içimi acıtan bir kitap


Tek ve Tekbaşına Türkan - Ayşe Kuılin

Ayşe Kulin diyor ki:
Bir ülkeden cüzamı kovdu. Türk, Kürt, Süryani demeden, kırsalın evlere hapsedilmiş kızlarına kapıları araladı, ışık tuttu yollarına. Hırpaladılar, yerden yere vurdular, ne gâvurluğu kaldı ne Kürtçülüğü, ne komünistliği. Ömrünün son döneminde de darbeci yerine kondu. Umurunda bile olmadı. Çünkü o sadece yüreği insan sevgisiyle dolu bir hekimdi. Hayatı boyunca tek isteği, iyi ve dürüst bir insan olmaktı.

Anlatılanlardan, bölük pörçük okuduklarımdan zaten hayrandım Türkan Saylan'a. Ayşe Kulin'in romanını okuyunca ise söyleyecek söz bulamaz oldum....
Bu kitapta bahsi geçen Halime'nin hikayesi bile yeter Türkan Hoca'nın önünde yerlere kadar eğilmeye, ki ne Halimeler var onun hayatında daha
Çok bir şey söylemek istemiyorum aslında
Herkes okumalı bence diyorum sadece....
Rahat uyu Türkan Hoca da demiyorum
Çünkü
En ufak bir şüphem yok onun cennette -eğer var ise cennet denen bir yer- huşu içinde olduğundan...


Mavi Defter - James A. Levine

Kitabın arka kapağından:
YAŞADIĞI GERÇEKLİĞİ AŞMAK İÇİN YAZIYI VE HAYAL GÜCÜNÜ KULLANAN GENÇ BİR KIZIN HAFIZALARDAN KOLAY SİLİNMEYECEK, HAYRET VERİCİ ÇIRPINIŞ ÖYKÜSÜ


Onunki muhteşem bir hayal gücüyle çocukluk acılarından kurtulma mücadelesiydi. Mavi Defter Hindistan'ın kırsal bölgelerinden birinde, dokuz yaşındayken babası tarafından seks kölesi olarak satılmış, yaşıtlarına göre son derece olgun on beş yaşındaki Batuk'un hayata tutunma çabasını anlatıyor. Batuk fuhuş caddesinde acılarla dolu yaşamını sürerken bir kalem bulmayı başarır ve düşüncelerini kendine özgü tarzıyla bir günlüğe aktarmaya başlar. Ve asla göz ardı edemeyeceğimiz küresel bir sorunu ancak birkaç yazarın kalemini oynatmaya cesaret edebileceği biçimde anlatan Mavi Defter gibi bir eser çıkar ortaya.

Tüylerim diken diken olarak, zaman zaman kusacak raddeye gelerek okudum. Herkesin algıladığı anlanmda feminist değilim (feministim ama allıca olanından, bu da ayrı ve uzun bir post konusu aslında) ama hani insanın erkek ırkından nefret edip o iflah olmaz azılı feministlerden olası geliyor bu yazılanları okurken. "Nasıl yani yaa" diye defalarca sordum okurken... Sözün bittiği anlar vardır ya bazen. Bu kitap o anları yaşattı bana... Bittiğinde yüreğimde kolay silinmeyecek bir tiksinti bırakarak yerleşti kütüphanemdeki rafına....

Deli deli kulakları küpeli....

Capon balığı doğalıberi kulaklarını deldireceğiz sözde
Süper üşengeçliğimin doruklarını yaşadığı hadiselerden birisidir bu
Tarihe geçer
Çocuk 4 yaş 4 ayı tamamlamak üzereyken başarabildiğim bir hadise
Aferim bana ....

Ayguk dayıya alyans almaya gittik Cumartesi Bülent abiye
Gitmişken bir hayli biriken kopmuş, kırılmış, taşı düşmüş ne var ne yok tamir ettirirken
Capon balığının da kulağını deldiriverdik kaşla göz arasında

Her zamanki sarsılmaz gururu ön plandaydı yine cesur civcivimin
Canı yanmadı değil, hem de bir hayli yandı bell ki
Ama gözpınarlarından istemsizce süzülen birer damla dışında ne bir gık çıkardı ne ağladı ilkinin delinmesi sonrasında
İkincisi için cesaret edemeyeceği endişesi oldu ise de ortamdaki benden başka herkeste, ben kızımdan bir an bile kuşku duymadım ve elbette utandırmadı beni
İkinci de delindikten sonra biraz ama çok çok az ağlar gibi oldu ise de Bülent abisinin verdiği şeker ile konuyu kapattı hiç uzatmadan

Ha sonrasında yeni keşfi olan hitapların sonuna eklediği "-uuuş" ları kullana kullana haberdar etti herkesi telefonla

"Babuuuuşş" bomba gibi bir haberim var, kulağımı deldirdim
"Anaanuuuuuuşşşş" bomba gibi bir haberim var, kulağımı deldirdim
"Teyzuuuuşşşş" bomba gibi bir haberim var, kulağımı deldirdim
"Babannuuuuşşşş" bomba gibi bir haberim var, kulağımı deldirdim
"Haluuuuşşşşş" bomba gibi bir haberim var, kulağımı deldirdim

uzar gider bu liste.....

Çok yakıştı ama

Çalışma Odasının Perdesi


Uzun zamandır evde acil dikilecekler, örülecekler sepetimde beklemekten yorulmuştu çalışma odası için aldığım perdelik kumaşlar
Bi hanım gelse de bizi dikse der dururlardı sessiz sessiz köşelerinden
Geçtiğimiz pazar günü geldi o hanım
Hamaratlığım tuttu
Diktim bitti.....

böyle uzun süre sürünen bir işi bitirdiğimde hep dediğim gibi
amaaaan bunun için mi bekletmişim ki ne zamandır
ne de kolaymış
dedim yine elbette :)