13 Nisan 2010 Salı

Biz gideriz Beypazarına hey Çayırhana höööy....

Valla hasta olacak gibiyim
her tarafım dökülüyor lime lime

ve bugün inanılmaz gergin bir gün geçirdim
şaka gibi üstüste geldi her şey
ve hatta bir ara isyan bile ettim
"niye hep ben, yukardakinin ne alıp veremediği var benimle"
diye
bu salak saçma şeyleri anlatacak değilim uzun uzun
değmez ...

asıl bahsetmek istediğim şey dünkü gezimiz..

Beypazarı- Çayırhan..
Her zamanki gibi harikaydı
Cumartesiyi pazara bağlayan gece -aslında gece de denemez sabaha karşı- 4 te yatıp üstüne 6 da kalkmak bile zor gelmedi
yolculuklar sırasında uyudum midibüsteydik biz.
Doğumdu filan derken katılacağımın mailini göndermekte geciktiğimden otobüs dolmuştu
midibüsle gittik biz de
7.30 da çıktık yola
Önce Beypazarı Değirmencioğlu Konağında mükellef bir kahvaltı ettik
ve sonra aktık Beypazarı sokaklarına

Biz soyutcular nerde çatlak, patlak, çizik, doku görsek yapıştık...
Hava eh fena değildi henüz Beypazarında olduğumuz sıralarda

Yurdumun sıcacık teyzeleri ablaları sohbet etti
zeytinyağlı sarma, elde açılmış baklava, beypazarı kurusu ikram ettiler bizlere boyuna






Yüzü güzel ruhu güzel çocuklar seslendi arkamızdan
"abla bizi çeken mi?"
Çekem gülüm çekem, yeter ki siz isteyin dedik onlara...














Bir ara zuzu (kuzu) çekeceğim diye 90 dereceye yakın diklikte bir yamaca sırtımda çanta boynumda makina tırmanırken buldum kendimi..
bir ara yuvarlanıp gideceğim zannettim hatta :)
neyse en azından değdi tırmandığıma


yerlere yattım bi de özellikle geniş açı çekerken
bayaa dalga geçtiler ama :)

bir de Osman'ı çekerken yayıldım yattım yere
Osman kim mi?
Bir restaurant'ın kedisi
peeek sevimliydi....

Gümüş işleme atölyesinden halhal aldım telkari..
Öncekinin aynı
eskimişti o
topları dökülmüş kele dönmüştü yer yer
şimdi yepyeni gıcır gıcır var bir tane..
Banu Nazo gelin bile oldu hatta benim halhalı kullanarak
Ayağına değil başına taktı o ayrııı :)













Beypazarından ayrılıp İnözü vadisine gittik öğlen yemeği için, Açık havada yan canibimizde şırıl şırıl dere akarken yedik öğle yemeğimizi..
Zaten sanırım gün boyu yedik ehühe
hatta dönüş yolunda kusarım diye korktum bir ara
böööö
ne iğrencim ama ..:P

Yemek sonrası torlanıp toplanıp dooooooru Çayırhana
Kuş cennetine uğradık önce...
Kuş göremedik o ayrı :)
gördük tabi arada V şeklinde göç etmeteydiler grup grup

Amaaaaan o zavallılarınki de ne hayat ama
hadiyin oluşturun V'yi göçeeceeezz..
Hadi tam oturduk derken
heey soğuyo havalar oluşturun V'yi göçeceeezz
göç o yana göç bu yana
peeeh
hayat mı geçer yaaa

şaka bir yana çok uzakta olduklarından benim 200'lük tele yetersiz kaldı
tripotu kurup makinaya da 500 lük teleyi dayamak lazım sağlıklı sonuç almak için
aksi takdirde sinek pisliği modeli görüntüler çıkıyor meydana :)

daha çok çiçek kaya manzara çektik göl kenarında
ama hava o kadar berbattı ki
ışıksızlıktan boz bulamaç çıktı tüm resimler
Son derece memnuniyetsizdim bu sebeple söylendim durdum vırvırvırvır
hoca aman bir sus kızım ya getiririm seni bi daha
demek zorunda kaldı valla.

Jeolojik yapıyı falan da ışık elverdiğince çekmeye çalıştık biraz nafile çaba da olsa ama
ne yapalım şans işte

sonra tekne gezisine çıkacağımız yere gittik. Ayşe, Tuba, Yalçın abi akıllılık edip aşağıda oturdular

Biz bağrı yanıklar Büü, ben, Özlem, Olga, Tuğba vs. yukarı çıkıp oturduk püfür püfür
ve hatta ben bi ara olayın dozunu kaçırıp makineyi alıp otomatiğe, tutuşturup Büü'nün eline, saçlarımı serbet bırakıp rüzgarla dansında
poz bile verdim...

ve bugün
şimdi şu anda
kendimi hasta gibi hissediyor olmamın
ana sebeplerinden birisi bu delikanlılık olabilir.





Tekne gezisi dönüşü akşam yemeği için Beypazarından aldıklarımızı yedik
-görüldüğü üzre yine yedik!!!-
semaver söyledik şöööyle mis gibi keyfedelim diye
lakin sayın hocamız varken ne mümkün ola
hadi hadi gitcez gitcez diye tutturunca
bizim misler gibi semaver çayımızın tamamına yakını kaldı ardımızda
İçimizi çekerek vedalaştık çayımızla....

Dönüş yolunda yorgunluktan harbi serildik Büü ile iki seksen..
Evin arka tarafından yürü adım 3 dakikalık mesafeden geçtik de tembellikten inmeyip gittik ta güvenpara kadar ve oradan taksiyle geldik eve

Pek koşturmacalı
ama bir o kadar eğlenceli bir gün daha geride kalmıştı
Herbirimizin dudak kenarlarında eminim irili ufaklı gülümseme izleri vardı dalmadan evvel uykuya :)

.

2 yorum:

duygu dedi ki...

yine hönönö yine hönönö...
energizer maskotu gibisin... bunları hasetimden çatır çatır çatlayarak yazıyorum...
yorgunluktan gözlerim kapanıyor. neymiş, işten gelmişim yemek yapmış, yemiş, hasta kızımla ilgilenmiş, yarın için pantalon gömlek ütülemiş ve nete girmişim... geberiyorum...
seni okudukça ulan karımıyım ben diyorum :)

yaaa senin mail adresin nedir kuzum? bazen bişiler yazmak geliyor aklıma ama en özelinden :)

cakirdyg@gmail.com
belki burdan seslenmek istersin...
sevgiler...

Yazgüneşi dedi ki...

Aaa Duygu saçmalamaaa ne demek karı mıyım filan
hem de alasındansın :)
bak hasta oldum ben de
teknede saçını savurursan rüzgara karşı
sürünüyorum

hemen mail atiyorum
öpüyorum