Fotoğrafa başladığım ilk zamanlar "iyi fotoğraf mükemmel teknikten geçer" diyordum kendi kendime. Öyle olmalıydı, mantıklı gelen oydu. Doğru ışık, doğru pozlama, doğru kadraj, jilet gibi bir netlik, doğru bakış ve duruş açısı, doğru kompozisyon... Buna odaklamıştım kendimi. Peki “doğru” neydi?
Doğru...
Evet ama kime göre?
Kimin doğrusu?
Eğitmenlerimin söyledikleri mi doğruydu?
Doğruydu elbette, ama o onların doğrusuydu..
Kitaplarda, makalelerde yazanlar mı doğruydu? Tecrübeli fotoğrafçıların söyledikleri mi ya da?
Şüphesiz onlar da o kitapları, yazıları yazanların, o fotoğrafları çekenlerin doğruları değil miydi?
Peki onların doğruları ile benimkiler örtüşmeli miydi?
Örtüşmemesi beni başarısız mı yapacaktı yani?
Elbette işin başında genel kabul gören teoriyi bilmek, öğrenmek gerekliydi. Anlatılanı can kulağı ile dinlemek, gösterileni gözümü dört açıp gözlemek; hepsini özenle beynimdeki bilgi birikimi odasına arşivleyip, düzenleyerek –zamanı ve yeri geldiğinde tereddütsüzce faydalanmak üzere- istiflemek şarttı. Bunu gerçekleştirebilmek için kapasitemin aldığı kadarını yapmaya çalıştığımı sanıyorum.
Başlarda bir türlü anlam veremiyordum; zaman zaman çektiğim fotoğrafların bazısına hiç olumlu eleştiri alamıyor oluşuma... Kendimce ışık tamamen doğru ölçülmüştü, günün önerilen saatinde, önerilen açıyla, önerilen örtücü hızı ve önerilen diyafram açıklığıyla, kadraja girmemesi gerekecek tek bir şeyi kadraja sokmadan, sıra dışı bir kompozisyon seçerek çektiğime inandığım nice fotoğrafa şöyle bir bakılıp geçildiğine “hmm güzel olmuş” dahi denilmediğine şahit olmak biraz heves kırıcı olmuş da olsa, acemilik zamanlarımda; daha çok sorgulamaya götürüyordu beni... Nerede yanlış yapıyordum ki?
“İyi fotoğraf çekmek” neyin nesiydi -- ?
Bulduğum – elime geçen her fotoğrafa dair kitap ve yazıyı okumaya çalışarak ve her fırsatta fotoğraf bakarak, en çok da fotoğraf okumaları ve eleştirilerine yoğunlaşarak aradım bu sorunun cevabını... Aynı fotoğrafa konusunda uzman 3 -5 ayrı kişi tamamen apayrı yorumlar yapabiliyordu mesela...
Makinemi elime alıp sürekli yaşadığım dünyayı kadrajlayıp, deklanşöre basmakla olunmuyordu fotoğrafçı... İyi fotoğraf çekmenin yolu buradan geçmiyordu.. elbette pratik yapmak faydalıydı –her konuda olduğu gibi- ama esas işin felsefesiydi önemli olan.. Fotoğrafı herkes çekerdi, çekiyordu... Fark yaratabilmek fotoğrafı çekmekten değil, “yapmak”tan geçiyordu.. Çekilmiş değil, yapılmış fotoğraflar öne çıkıyordu öncelikle.. Ama esas konu bu da değildi fark edebildiğimce...
Yani artık fark edebiliyorum ki bir fotoğrafı “iyi fotoğraf” yapan tek şey var aslında...
Bu ne kusursuz teknik, ne kusursuz ekipman, ne muhteşem ışık, ne bıçak gibi bir netlik, ne büyüleyici bir mekân, ne kusursuz bir güzellik
Tek şey...
“İletişim”
Evet “iletişim”
Çektiğim –ya da yapmaya çalıştığım- fotoğraf izleyici ile iletişim kurabiliyorsa..
İzleyiciyi alıp bir başka diyara götürebiliyor, bir şeyi sorgulatabiliyor, bir anısını canlandırabiliyor, sorular sordurabiliyorsa.. kendisine uzun uzun baktırabiliyorsa, izleyicinin aklında kalabiliyorsa
İşte o vakit
“iyi” oluyordu yapılan iş...
Ve “iyi fotoğrafçı” da deklanşöre basıp kusursuz sayılabilecek iş çıkartanlardan ziyade, aklından geçeni, gözüne görüneni hangi fikrini, hangi şekilde, hangi izleyici grubuna, hangi zamanda sunması gerektiğini bilenlere deniliyordu bana kalırsa...
dipteki not: fotoğraf "mavinin güncesi"
Elif'le portre çalıştığımız bir zamanda avlanmışım.. tekrar teşekkürlerimle Masmavim
24 yorum:
İçimde uhde olarak kalıyor hep. Oysa nasıl seviyorum biliyorsun.
canımm biliyorum
gel çıkartalım içinden
kalmasın oralarda..
var mısın?
Ne kadar eğitici bri yazı oldu benim için bilemezsin Neslihancım.
Bu söylediklerini dikkate alacağım senin fotoğrafların benim için hep özel ve güzel bakış açına hayranım.
Ebrucuğum güzel sözlerin için çok teşekkür ederim. Gurur duydum..
yaşadığım tecrübeleri yazdım sadece diyelim :)
sevgiyle
Aynen katılıyorum. Her kelimesine. Senin karelerinle harika iletişim kuruyorum ben bu arada. Bilesin ;)
İyi fotoğraf Nes'in işi. Sadece bu konuda uzun uzadıya düşünüp, bana göre çok doğru bu çıkarımları yaptığı için değil. Çektikleri benimle pek güzel iletişip, gözümden beynime oradan kalbime ulaşabildiği için. O güzel karelerde, hayata bağlılığını, tutkusunu çok net görebildiğim için.
Ben hiç eğitim almadım,hiç kitap okumadım Fotoğrafla ilgili,
Deneyerek kendi kendime öğrenmeye çalışıyorum.
Sadece kendi sevgimi dizginlemek için fotoğraf çekiyorum.
Çok pahalı bir makinam yok,çok pahalı lenslerimde.
Ve belki de başka gözlerin beğenisi de beni çok ilgilendirmiyor.
Sadece kendim için fotoğraf çekiyorum.
Ve fotoğraflarımın altına hiç adımı yazmıyorum.
Sakın yanlış anlama kimseyi eleştirmek değil niyetim.
Bu işi profosyonel anlamda yapanlara gıptayla bakıyorum.
Ben fotoğraf anlayışımı anlatmak istedim kendi açımdan.
Sadece paylaşma açısından bir blog açtım hepsi bu.
Balığım sen cansın
iyi kisin..
ayrıca
iletişim mevzuund
duygular karşılıklı :)))
Özlemim..
sen bana fotoğrafın kazandırdığı nefis armağanlardan birisin
çok özel ve güzel bir kadınsın
hayatıma katılan bir iyi kisin..
öperim gülen güzel göslerindan
haa kucakladım bi de
kocaman :))
ayrıca
teşekkürler güzel sözlerine..
Sevgili domatessuyu
biraz ukalaca mı göründü yazım?
sanırım öyle
ama inan ukalalık olsun diye yazılmış değil..
sen kendini ispatla ilgili olmayan, bu işi sırf sana zevk verdiği için hobi olarak yapanlardansın
yani kendini tanımlamandan çıkarımım bu
ki bu harika bir şey
deklanşöre basmanın insana nasıl da ilaç gibi geldiğini çok iyi bilirim zira..
ben bu yazıda "profesyonelleşmek için ne yapılmalıdır"ı irdeledim
elbette kandi çapımda
yoksa kimseyi eleştirmek
ya da tepeden bakıp ukalalık etmek değil amacım
yazım sadece "bence", "bana göre" lerden oluşan bir denemeden ibaret
bilimsel ufacık bir tarafı yok
hani sen nasıl "izleyici ne düşünüyor umurumda değil" fikrindeysen
ben de "nasıl iyi fotoğraf çeken, çektiklerini beğendirebilen birisi olsabilirim" fikrinde olduğumdan iredeliyorum..
ve bir dip not: fotoğraf çekmeyi sevdiğine göre felsefesine de bir göz atmayı denemeni tavsiye edebilirim.. ben çok hoşlanacağına inanıyorum..
sevgiyle
hayır yazdıkların ukalaca gelmedi bana,
Bilakis farklı yazılar yazan bir blogger olarak görüyorum seni..
Ayrıca;
evet aslında bunun felsefesini anlamayı denedim.
Ama sanki bu benim için bir hobi ve eğer felsefesine girersem işin içinden çıkamam diye düşündüm.
Sadece fotoğrafçıların fotoğraflarına bakarak öğrenmeye çalışıyorum.
Haa,ayrıca senin fotoğraflarına bakmayıda çok seviyorum..
Ve bil ki ben bazen sert yorumlar yazarım.
Çünki bazen ne yazıldığını bile okumadan yorum yazanlara karşıyım.
Ve sende bana yanlış gördüğün her yerde yazı ve fotoğraf dahil her türlü sert eleştirileri yapabilirsin.
Canım cicim yorumlarından çok gerçekten yapıcı yorumları seviyorum.
Ve dedim ki yazgüneşi benim ne anlatmaya çalıştığımı anlar.Bana alınmaz.
Alındın mı çabuk söyle :))
nck
hiç alınmadım
bilakis memnun oldum
fikrini uzun uzun anlatacak denli değerli görmenden
her yorum ve eleştiriye açığım
her zaman :)
Belki biraz uzatıyorum ama senin bakış açından bir fotoğraf yazısı okumak keyifliydi.
Aslında benim yorum kendi bakış açımdan olduğu için biraz eleştiriyor gibi görünmüş olabilir ilk etapta.Aslında eleştirmek için yazılmamış bir yorumdu.
Fotoğraf bir sanattır.Ve işin içine sanat konusu girince bakış açıları ve tartışması bitmez..
İsmail ağbi gibi olaylar olaylar deyip
İyi akşamlar diliyorum Ankara'nın o feci soğuğunda.
Ben varım da zaman yok ki:) Elime alıp evde çekmekten sıkıldım artık:(
Son fotoyu(pozu) nil mi yakaladı?..Ben bayılıyorum fotolarına çok amatörüm bu konuda..:))Bakıp değerlendirsen gelişme var mı? ya da önerin..:)
domates suyu, yok yok uzattığını düşünmedim hiç
aslında ben yanlış ifa de etmişim belki de
yorumunda beni eleştirdiğini ima etmedim de,
hani beni eleştirebilirsin demişsin ya
sen de beni demek istemiştim..
ankaranın soğuğu dedin de
yahu kış niye böyle erkenden bastırdı bu sene pofff
Ebrucanım... ah senin şu işten azad olamam sorununa bir çare bulabilsek ne nefis olacak yahu..
kıyamam yaa ...
crazywomanrosemary; evet evet Nil'in beni yakaladığı bir an, çok başarılı bence , beni çektiği için değil yani kendimi beğenmişlikten değil asla,
hani öyle iyi denk getirmiş ki
kasıtlı poz versem bu kadar olabilirdi anca.. o açıdan
elbette bakar elimden geldiğince yorumlarım
ancak ben de sadece bir amatörüm
yani dediklerim ne derece işe yarar bilemiyorum ki
ama karelerimi beğenmen çok sevindim,
onlara övgü geldiği vakit çok iyi hissediyorum
çocuklarım gibiler çünkü :)
budur ;)
ebruya katılıyorum bana inanılmaz bir bakış açısı kazandır.Tek kelimeyle mülemmeldi...tşkler...
çok katiliyorummm.... Ayni seyleri bu işin okulunu okumuş biri olarak çook düsündüm... Bence iyi fotograf o an'i yaşayarak, hissederek ve heyecanlanarak çikiyor... Teknik, ışık, kadraj bir yere kadar.. Bana bazen hangi makina kullandigimi soruyorlar...Muhim olan makina degil ki, görebilmek...
Güzel an'lariniz olsun dilerim...
Sevgilerimle...
selçukcuuuuummm.. öpüldün :)
bi de özledim ilk fırsatta görüşelim
ekrem; ese bu güzel kelimelerin için ben sana teşekkür ederim..
iyi birşeylere sebep olabilirsem daha başka ne isterim..
sevgiyle
Brajeshwari, sen gibi konunun okulunu okumuş birisinden güzel sözler işitmek -ya da okumak :))- benim için gerçekten özel ve önemli..
teşekkürler
iyi anlarımız olsun..
hep...
sizi çalışırken izlemek ve de fotoğraflamak çok keyifliydi gerçekten, bir çekimin arka planı gibi çalıştım ben de, serde belgeselcilik var ne de olsa :)
yazı ise her zamanki gbi yaz güneşi sıcaklığı ve samimiyetinde, ahh ellerimize sağlık diyelim mi :)
acemiler için oldukça cesaret verici bir yazı.çok haklsınız iletişim en önemli basamak bence.Bende bir foto topluluğuna katılmak istedim aksilikler oldu ne yazık ki devam edemedim.Kısmet belki bir gün derslere başlarım.
Güzel yazılarınızdan dolayı nacizane bir ödül verdim...bloguma buyurursanız sevinirim...sevgiler :)
Nil'im bence diyelim..
teşekkürler canımcım.. öperim :)
Kardeşim, teşekkürler:) bence çok güzel ve özel bir hobi fotoğraf.. kendi adıma tavsiye ederim..
HYPATİA, gerçekten mi?
çok çok teşekkürler hemen bakacağım..
galiba utandım..
sağol
Yorum Gönder