Küçük bir kız çocuğuydum gözlük taktığımda
3.5 yaşında..
Okula başlamazdan önce resimli kitapların resimlerine dalardım uzun uzun bakardım
büyülerdi beni kitap kokusu.. diyar diyar gezdirirdi o resimler
Okula başladığımın sonrasında da, daha beter bir hal aldı bu okuma sevdası.. her daim elimde bir kitap
Fındıktan daha büyük olmayan burnunun üzerinde durmakta zorlanan şişe dibi gözlükleri ile kitaplara gömülmüş bir kız çocuğu canlanır genelde çocukluğumu iyi bilenlerin gözü önünde "Neslihanın çocukluğu" denildiğinde...
Ama tabi o zamanlar evlerde fotoğraf makinesi falan yok, çocukluğuma dair elimdeki kareler kısıtlı, çoğu akranım olan hemen hemen her Ankaralı çocuk gibi Pinokyo isimli stüdyoda çekilmiş olan bir kaç pozdan ibaret.
Genelde çizdiğim imaj kitapla bütünleşmiş bir çocuk görüntüsü olunca, çocuklara ille de takılan, takılmaması düşünülemez olan takma ismim de aile içinde "profesör" idi
ayy ne kadar sinirlenirdim nedense..
dalga geçiyorlar diye düşünür hırslanırdım.. Haksız da değilmişim sanırım.. Ciddi ciddi dalga geçiyorlarmış işte :)
Belki de buna bir tepki idi bu kadar çok kitapları seven bir çocuğa "büyüyünce ne olacaksın?" klişe sorusu sorulduğu vakit verdiğim cevap.
Kuvvetle muhtemel doktor, mühendis, öğretmen gibi beklentilere giriyordu soran kişiler duyacakları cevap için...
nck
hiçbirisi değildi cevap
aslında bu soruya bu cevabı yapıştırdığım zamanları ben bile tam olarak hatırlamıyorum
belki de lakabım profesör olmadan da önceydi kimbilir, çocukluk anılarına dönünce insan; bir hayli algısı karışıyor zamanlarla olayları üst üste örtüştürmeye çalışırken
3 yaşlarında falan olduğumu hatırlıyor annem
Neydi dersiniz cevap..
Tahminleri, rica edeyim..
Tamam Tamam söylüyorum çok uzattım..
"Donsuz Dansöz"
evet evet
cevap bu
hayır el kadar bebesin nerden aklına gelir di mi..
Ailede biri öğretti de söylüyor çocuk dense
ailede etrafta öğretecek, öğreten yok..
keşfetmişim işte böyle bir şey artık nereden ettiysem
söyleyip insanları şok ifadesine gark edermişim..
sonrasını ben de anımsıyorum ama ilk söylemeye başladığım zamanları
ı- ıhh
Çocuk kısmısı bir tuhaf oluyor işte, aklından ne geçiyor anlayıp bilebilmek çok da olası değil
şimdilerde ne zaman kızımı boyundan büyük koca koca kitaplara gömülmüş harıl harıl okumakta iken görsem
aklıma çocukluğumdaki büyüklerim geliyor, bana "profesör" derkenki halleri canlanıyor gözümde. Ben hiç profesör demedim Defne'ye ama "zihni sinir" diyorum. Kuvvetle muhtemel ki kızım da bu tabire kızıyor, belli etmese de. Ben de profesöre deli olduğumu belli etmezdim ki...
Huyumuz suyumuz fena halde benzeşse de bizim minik Amelie ile en azından onun meslek seçimi makul, mantıklı ve açıkçası benim de pek hoşlandığım bir şey..
"büyüyünce ne olacaksın?" sorusuna tereddütsüz yapıştırıyor cevabı bizim zihni sinir :)
"fotoğrafçı"
10 yorum:
Bayılırım o minik parmaklaraaaa !
:))) balıkım düşün ki bi de takılı objektif 100 mm macro
ben zor kaldırıyorum yerinden
hepsi bi yana çektiği kareler net!!!!
zilli bu zihni sinir :)
Benzerliğin bu kadarı, pes...
Ancak senin bu yaşta yaptıklarını, o bu yaşında yapmaya başlamış bile. Merak ediyorum 5 yıl sonra nolur bu Defne:) Şu minik ellerle makineyi tutuştaki o özene bakar mısın ya:)
Doğacak buza der kaçarım:))))
sevgili sokak.. fotokopim gibi değil mi :))
ve bir itiraf
5 sene sonrasından ödüm kopuyor benim..
Sinemimmmmm özledim ben seni çok
ben de annemin yukarlardaki kolilenmiş kitaplarını tırtıklaya tırtıklıya boyumdan büyük kitaplara girişirdim :)
Capon balığının kitap okuma fotosuna da bayıldım
ciddi cidi okuyor Denizc,im
poz değil yani
deli kız
valla kolilerden kitap aşırma.. ahh ah nostalji :))
Bücürün biri cocacola taşıyıcısı olacakmış büyüyünce..
anasının kızı işte ne olacak :)))
ADSIZ PLASİYER OLACAKMIŞ YANİ KERATA :)
MAYAM DEĞİL Mİ YA KENARINA BAK BEZİNİ AL ANASINA BAK KIZINI AL :))
Yorum Gönder