28 Ocak 2013 Pazartesi

Sokakları denize çıkan kente göçen kadının sayıklamaları.. 3

Hâlâ özlüyorum sana aşık olduğum zamanları bazen... Aslında çok önemli bir aşama bu... Seni özlemek değil de senli zamanları özlemeye edilmiş bir terfi... Sana değil de "aşık bana" özlem...

Hiç kaybetmeyi istememiştim seni. Hep bir şekilde bir yerde kal, bir yerden hayatıma değ istemiştim... Olanaksızdı bu belki. Bunun var olabilmesi aşkın ebediliği anlamına gelecekti belki ve -herkes bilir ki- aşk ebedi değildir asla...

Bazı bazı düşünüyorum tam olarak ne zaman vazgeçtim senden diye.. Tam hangi zamana denk geliyordu... bilemiyorum...
Net, bıçakla keser gibi birdenbire oluvermedi demek ki.. Demek ki ağır ağır oldu; usul usul... "Nasıl olmuş olabilir"i kurguluyorum kafamda... Kurguluyorum çünkü nasıl olduğunu anımsamıyorum hiç... Hafızam bana en çok acı veren hatıraları silmek vasıtasıyla koruyor belki de beni...
Bilmiyorum..
Neyse..
ne diyordum?
Haaa... evet; nasıl gerçekleşmiş olabilir bu senden vazgeçme işi....Sanırım ilk önce aramayı bırakmışımdır; telefonların çalmaz olmuştur benden gelen aramalara... Sonra sonra yazmayı... kesilen telefonların ardından yazma kısmı bir hayli devam etmiştir ama kesin... Bilirsin severdim hep yazmayı - hâlâ seviyorum- Sonra bir gün pat diye yazmama kararı almışımdır... Sana artık yazmamaya karar vermişimdir kendimle savaşa boğuşa.. Evet bunun için şüphesiz karar almış kendime sözler vermişimdir; kendiliğinden oluvermez hep yazadurduğum birine yazmayışlarım benim... Bilirim kendimi... Kuvvetle muhtemel yazıp yazıp sildiğim, buruşturup attığım, yırtıp yırtıp parçaladığım nice cümleler olmuştur başlarda zamanla acıya acıya alışmışımdır sana yazmamaya.
Sonra düşünmelerim, hayal kurmalarım azalmıştır.. Günün her saatinden günde bir iki defaya gerilemiştir zamanla.. Sonra 2-3 günde bire, haftada belki bir belki iki haftada bire... Derken kendimi senden vageçmiş buluvermişimdir işte böyle..
Zaman zaman sana değil de senli zamanlara yani "aşık bana" duyduğum özlem dışında pek bir şey kalmamış işte senden geriye...
Seni sevdiğimce sevebileceğim biri çıkmış olsaydı karşıma o da kalmazdı mutlaka.. Hâla da öyle bence.. Demek ki senden sonra kimseyi seni sevdiğim gibi sevememişim... Bu böbürlendirmesin seni... Seni sen sevilmeyi çok hak ettiğin için sevmemiştim ben... Hatta hak etmediğini.. hem de hiç hak etmediğini benimle flört etmenin keyfini sürüp dururken yaşamakta olduğun bir de ilişkin olduğunu benden sakladığın vakit anlamıştım tam olarak ben taa o zamanlar... Karşı cinse ihanet edip aldatabilirim ama hemcinsimi aldat(a)mam ben.. Belki de tanıyordun tam olarak beni, benim zannımdan da çok ve ona sebep bahsetmemiştin hayatındaki kadından bana..
O zamanlar o kadın nefret etmişti benden ölesiye.. boğmak istemişti beni... Bunu düşünmek hep gülümsetir beni buruk buruk... Bilseydi ki varlığından haberdar olsam dakka durmazdım... Bilemezdi.. Önemi de yoktu ki.. hiç olmadı... zerre önemi olsa söylerdim o kadına  günah keçisinin ben olmadığımı.. onun varlığını bilmediğimi bilsem orada kalmayıp hemen ortamı terk edeceğimi...
Hoş söylesem ne değişirdi ki.. İnanmazdı, inanmak istemezdi.. Aşıktı o da...

Herhalde o kadının varlığını öğrendiğim.. ya da diğer  bir söylemle o kadının benim varlığımı öğrendiği zamanlara denk düşüyordur gri kenti terkedip sokakları denize çıkan bu kente göç edişim....
Kaçmışım herhalde.. evet evet kaçmışım..

Şimdilerde de varmış bir sevgilin, duyuyorum ortak dostlardan bazen.. Çok mutluymuşsun.. daim olsun.. Belki de artık sevgilini gizlediğin flörtlerden kaçıyorsundur... Ya flörtlerin bilip kabulleniyordur bir sevgilin olduğunu ya da gerçekten seviyorsundur o sevgiliyi ve cepte flörtlerin yoktur belki de... Hoş bana neyse.. :)

neyse ne yahuu..

belli ki aşık olasım var.. aşık beni özlediğime göre durduk yerde bu kadar...

yine yazarım.. şimdilik hoşçakal...

Hamiş: Sana yazmama kararı almış olma ihtimalimden söz ettim mektupta.. O somut sana yazıp sana yollanan kelimelerden bahis...
Yoksa "karar uygulanmamış bak yazıyorsun hâlâ"lık bir durum yok ortada..
Bu yazdıklarım sana hitaben görünse de
bana
sadece bana..
hadi sağlıcakla...



fotoğraf: neslihan karayakaylar tamyaman / ocak 2013- sinop/akliman

modelim Yeşim Kiriş'e sevgi ve teşekkürle....

9 yorum:

cem dedi ki...

zaten öyle birden bire, pat diye son veremez insan birisini sevmeyi ( ben bu cümlenin devrikliğini düzeltemedim sabah sabah iyi mi)

ve bu yazının ona ya da birine yazılmadığı da ortada tarafımca, bi sayıklama gibi yazı, kendine anlatma gibi...

son olarak fotoğraf çok güzelmiş...

Yazgüneşi dedi ki...

Günaydın :)
haklısın fena bir hata olmuş gecenin bilmem kaçıncı köründe type edince
düzeltiyorum ben
sevmeyi değil
sevmeye olacak :)

Yazgüneşi dedi ki...

ayy dur bu senin cümlenmiş
ben de ben yazdım sen düzeltemedin sandım iyi mi :)
sabah sabah afyonum patlamadan yorum okuyunca
bende de bahane bol
gece geç vakit sabah afyon patlamadan oh iyi valla

fotoğrafı sevmene sevindimnm :)

Ebru dedi ki...

Ben herşeyi sevdim bu durumu al kendine uyarla:)dedi şeytanlar

Yazgüneşi dedi ki...

Seni de şeytanlarını da severim ki ben :)
öpüldünüz ;)

cem dedi ki...

ama o parantez kendim içindi. kendi kurduğum cümlenin devrikliğini çözemedim dedimdi :) cümle birebir aynı mı yahu senin cümleyle, öyleyse çok pardon gerçekten

Yazgüneşi dedi ki...

yok yok Cemcim değil
ben beni düzelttiğini zannettim
denememi yanlışı düzelteyim diye başta aşağı yeniden okuyunca parantezi kendine açtığını anladım :)
ay ne alemiz ki:)

Adsız dedi ki...

Uzun zamandan beri okuduğum bir yazıda hiç bu kadar kendimi bulmamıştım.İçimdekileri derleyip toparlayamıyorum bir türlü beynimin içindeki karışıklıklardan ötürü ama bu yazı kalbimden geçen onca şeyi bir güzel derlemiş ve toplamış.Öyleyse bana da yüreğine sağlık demek düşüyor,sevgiler:)

Yazgüneşi dedi ki...

birilerinin hislerine tercüman olabildiyse sözcüklerim...
daha ne isterim ki
sevgiyle