Televizyon izlemeyi hayatımdan çıkartalı bir hayli oldu
bunun bana ne kadar çok zaman kazandırdığını gördüğüm zaman, geçmişte o ekrana bakarak heba ettiğim onca zamana ne kadar da çok acıyorum...
kimbilir neler neler yapılırdı o zamanlarda
beni televizyondan uzaklaştıran öncelikle caponun doğumu oldu
2 yaşına kadar tanışmasını istemediğimden meşhur aptal kutusu ile; ilk 6 aylık süre sonrasında ( o zaman zarfında mütemadiyen beni emmekte olduğundan bana da yapacak fazla şey kalmadığından gündüzleri o emerken tv izliyordum çünkü) ben de izlemedim o uyuyana kadar, dolayısıyla Büü de elbette
bu arada zaten bir hayli uzaklaşmıştım
Yeni eve taşındıktan sonra da tamamen bıraktım...
şimdilerde hiç bir şey izlemediğim gibi
anneme falan gittiğimizde açıldığında afakanlar basıyor beni...
Büü ile çıktığımız zamanlarda vizyonda ne kadar film varsa sektirmeden hepsine giderdik.
İzlemediğimiz film kalmamıştı
en aptal saptalını bile görmüştük o dönemde
ve son derece zevk verirdi bana sinemaya gitmek
Televizyondan uzaklaşmanın bu konuda negatif bir etkisi oldu sanırım bana
Şimdi hadi desek gideriz rahatlıkla
caponcuk artık bize sorun çıkartmıyor, hareketlerimizi kısıtlamıyor
gık demeden
hatta çoğu zaman kendi isteği ile zevkle anneannesinde kalıyor
Böyle zamanlarda kalkıp gidebiliriz film izlemeye
ama ben en son hangi filmi izlediğimi bile anımsamayacak durumdayım sinema perdesinde
ve gitmek de
izlemek de istemiyorum
yapabileceğim öyle çok şey var ki
orada karanlıkta oturup iki saat hapsolacağıma
iki saat bir kitapçıda vakit geçirmek bin kere tercih sebebi artık bana
ya da yenilerde
alıp makinemi elime çıkıp sokaklara otu botu fotoğraflamak
haa bu arada insanlar ne çok korkarmış profesyonel makinelerden
uyduruk kompact makinemle binlerce fotoğraf çektiğim mekanlarda (misal cepa) yeni fotoğraf makinemle çekim yapmaya kalktığımda
"yasaaaaak" diye ortaya atlayıveren bir güvenlik görevlisi bitiveriyor illaki zırt diye
bugün dikmen vadisinde sarmaşık fotoğrafı çekerken atladı bitanesi
"nasıı yaaa" dedim
gazaeteciler gelip çekiyormuş
neyi dedim?
zira onjektifimi doğrulttuğum noktada sarmaşıktan başka bir şey yoktu
ne bir ev
ne bir insan
ne bir hayvan
bulurmuş onlar kendilerine göre çekiştirecek bir şey
adama anlamsız anlamsız bakıp koca bir kahkaha patlattım yüzüne yüzüne
kesin deli demiştir
desiiiin...
deliler çok eğlenir ayrıca
yalan mı?
o arada hava aniden kararma emareleri gösterince arabaya doğru ilerlemeye başlamıştım ki
bir anda nasıl olduğunu anlamaya imkan vermeden
delice bir dolu indi tepemden aşağı
makineyi montumun içine zor sokuşturdum
ve kendimi arabaya dar attım...
Ankara yağmur ormanlarına döndü demiştim taaa ne kadar zaman önce
değişen bir şey yok
hala şarşar
yazı dört gözle bekliyorum
dört göz dedim de
hala dört gözlüyüm
gözlüğe devam
kornea inatla iyileşmiyor
iyileşmediği gibi iyileşecek gibi de durmuyor
ameliyat zorunlu olacak gibi görünüyor
bakalım
karar bana kalmış...
korkuyor muyum?
bilmem
heralde
yani belki biraz
emin değilim aslında
tuhaf bir biçimde anlamsız bir rahatlık da yok değil içimin bi köşesinde
neyse
yaşanacaksa bir şeyler
yaşanıyor
geçilmiyor önüne...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder