29 Nisan 2010 Perşembe

Sen olsak... Ben olsak....

"Bir insana verilebilecek en büyük hediyelerden biri de kendisi olmak şansını sunabilmektir"
dedin bana
ve
ben birdenbire
kendime dahi olamadığımca bazen
kendim oldum sana
hani zaten kısıtlanmış halimle bile yeterince deli dolu çenesi düşük bir kadınken ben
kısıtlamalar kalkınca ortadan
zemberekten boşalmışçasına
kendimden parçalar yüklemeye başladım sana
taşıyıp taşıyamayacağını
ya da aslında taşımak isteyip istemeyeceğini bile sorgulamadan....
Böyleyim işte
Abartarak yaşarım hayatı
Hep öyle oldum...
Doğruluğunu sorgulamıyor
Açıkçası çok da doğru olduğunu düşünmüyorum inan...
Sevdi mi abartarak, kızdı mı abartarak, üzüldü mü abartarak, sevindi mi abartarak belli eden bir tarzım var ta çocukluğumdan beri...
hani insanlar törpülenir yaşı ilerledikçe, çocuklukta, gençlikte sivrilen, sağa sola batan huyları yuvarlanır ya gitgide;
benim tam tersine daha da mı sivriliyor nedir bu yanım
Abartma yanım yani...
Ya da belki
Bunu da mı abartıyorum bilemedim ki.....

Belki de sen benim tam da sen gibi bir adama ihtiyacım olduğu bir anda mı çıktın karşıma?
Tamamen ilgisiz rutinlerde akıp giden hayatlarımız varken
ve bu akışın değişmesi gibi bir talebimizi hiç olmamışken
Seni kendime bunca yakın hissediyor olmam niye... Bilmiyorum
Neyin nesi bunca açmam kendimi sana,
Üzerine üstlük ödüm de kopmuyor değil haa bıktırmaktan seni
Ben daha çözememişken kendi kendimi
Daha durulmamışken iç dünyamdaki it dalaşı
Sana bunca yüklersem beni
Neden taşımak isteyesin ki?
Hiç bir mecburiyetin yokken üstelik...
Aklını karıştırıyor olmalıyım muhtemelen
Muhtemelen geçiyor olmalı düşüncelerinden
"Bu kadın deli mi?"
öyle belki de
hoş itirazım da olmaz inan deliliğe
Deliler "ne yapsa yeridir"lere sığınıp böylesi eğlenirken.....

Ben bazen eğriyi doğruyu karıştırıyorum biliyor musun bunca hayat tecrübeme rağmen....
Bunca yaşanmışlık
Bunca birikime rağmen
ve inan bilmiyorum eğride miyim doğruda mı konu sen iken...
Hiç bir talebim, hiç bir beklentim yokken senden
bunca hayatımda kalmanı istiyor olmak neden....
üstelik de tamamen yanlış anlaşılıp
seni kendi ellerimle itip uzaklaştırma ihtimalini böylesi artırırken....
Daha ben kendi kendimi anlayamamışken
Sana
"beni anlıyor musun?" sorusunu sormaya kendime şans tanımıyorken...
İnan bilmiyorum
hiç bilmiyorum gerçekten
ve
aslına bakacak olursan
umurumda da değil bilmek
üstelik sen bana
"Bir insana verilebilecek en büyük hediyelerden biri de kendisi olmak şansını sunabilmektir"
demişken....

aslına bakarsan canım..
-seviyorum sana -ve belli başlı bir kaç kişiye daha- canım demeyi, bir insanın sahip olabildiği en değerli varlığını birileriyle özdeşleştirebilmesi ne güzel-
ne talep
ne beklentim varken
sana toplumun iki insanın biraradalığına verdiği değerlerden hiçbir tanesini bile yakıştıramazken
dostum, arkadaşım, kardeşim, sevgilim, aşkım, yoldaşım,... şuyum, buyum diyemezken
ama ille de huzur bulurken varlığını hissetmekten yanıbaşımda
tek istediğim var biliyor musun aslında şimdilerde

seninle konuşasım var abarta abarta köküne kadar


istiyorum ki


Başbaşa otursak sakin, salaş bir meyhanede, alsak şarabımızı mı olur biramızı artık önümüze



Anlatsak karşılıklı saatlerce....

anlatsak

dinlesek

anlatsak

dinlesek

öyle yoğurulsak ki nihayetinde

SEN olsak

BEN olsak

BİR KOCA İNSAN OLSAK gözgöze....................

2 yorum:

Elif Gizem dedi ki...

iletişim ne kadar önemli hayatlarımızda. iletişim kurabildiğimizde, kendimizden kaçırdıklarımızı gelip de biri en gerçeğinden anlayabildiğinde... işte dostluk da aşk da burada bir yerde başlıyor. anlaşılmanın en sakin kıyısında. nasıl özel oluyor sonra dünya ve bir kadın geçiriyor içinden sen olsan, ben olsam ve biz olsak diye şu dünyada...

Yazgüneşi dedi ki...

evet elifcem
bu işte
iletişim
ve
insana kendini kendinin anlayamadığınca anlatabilen biri....