Gün Batmadan düşeceksin mirim yola.. Yaz geldi mi, durulmaz bozkırda... Doğru dağlarla denizlerin öpüşme noktalarına....
Denize gittin mi
Denize düğümleneceksin.....
Denizle sen olacaksın.. gerisini öte yana koyacaksın..
Adımladığın kaldırımlarda dahi balıklar öpüşecek
her adımında bedenini bir esriklik sarmalayacak...
Loş sokakların sıra sıra silik ışıklarına saklanacaksın canın isterse
canın isterse meydanın ışıltısına akıtacaksın gönlünü
şen ola gönül
şen ola yürek diye diye...
Begonvilsiz olmayacak asla... onlar illa ki olacak gözünü çevirdiğin her köşede....
pembe mi dersin mor mu istersin
beyaz mı
bilmem artık
illa ki olacaklar onu bilirim sadece
Balıkçı motorunun pırpırının dalgalara attığı köpük köpük imzalara daldıracaksın gözlerini
iyot kokusu
motor patırtısı
neye yarar deniz köpüğü olmayacak olsa...
Ayakkabılara hapsedip durduğun ayakların mutluluğun, özgürlüğün huzuruna uzanacaklar çıpçıpçıp....
Bedeninden ayrılıp
balık olup dalacaklar tuzlu suya adeta...
Akvaryum gibi deniz
Dibi görünen su
her taşın detayı
sıradışı gelmeyecek...
nice derinlikte olsa da sayacaksın çakılları istersen..
istemeyeceksin ama..
ne gerek var rakamlarla boğuşmaya...
dallarda zeytinler olacak
olacak ki anımsatacaklar hayat nasıl da akıyor hissettirmeden damla damla..
ve bir an için de olsa
"durdur" diye fısıldayacaklar kulağına
"durdur zamanı bir anlığına..".
Rozet rozet çiçekler açmış olacak sağında solunda...
yakanda değil dalında güzel rozetler minicik gülümsemeler gezdirecek dudak kenarlarında...
En kıymetlinin sakin huzuruna ortaklık etmelisin bir de mutlaka...
olmazsa olmazlardan işte bu da...
Öleceğiz madem bir gün hepimiz
mezar dediğin böyle olmalı işte...
burada yatmaya ölünür yahu diye geçecek aklından..
kılın bile kıpırdamadan ölürsem öleyim be boşversene diyebileceksin
Öyle kolay da ölünmez buralarda
bedeni çürüyüp oyuk oyuk oyulsa da
zerre şikayet etmeden meyve veren ulu zeytinler htaırlatmayı ihmal etmeyecekler bu mevzuu sana...
çıkıp minik bir teknenin üstüne maviyle yeşilin seviştiği ufka dalıp
"oh" diyeceksin...
"her şeye rağmen şu an için değer be yaşamaya...
hayattayım.. ne mutlu bana..."
sandalsız deniz olur mu a...
sıra sıra dizilmiş olacaklar
hepsinin ismini tarayacaksın
tanıdık bir çağrışım yakalar mıyım diye geçirerek aklından
adımlayacaksın kayıkhane kenarlarını.. güneş rehaveti altında....
hele ki bir de su perileri var ise sağında solunda...
gençlik aşısı olurlarsa canına
dalgalara gömüle gömüle
kumlara uzanıvermenin
sereserpe
güneş altında
hissettirdikleri
ne fotoğraflara yansır olduğunca, ne tarifi mümkün
yaşanır olsa olsa...
Korunup saklanmak bile istemeyeceksin kimileyin...
şemsiyeleri kapatıp
güneşle aşk yaşayacaksın uzanıp şezlonguna...
dal dal çiçekler ardında..
Sen uçamıyormuşsun ne gam
uçanlara empati de yapamaz değilsin ya
uç uç özgürüm annen baban sana terlik pabuç almaz ama
aklına da gelmez süzülürken mavilerde terlik pabuç
peh
kimin umurunda...
söylemeden de olmaz ama
nefessiz kal efessiz kalma...
hele tuzun kavurduğu dudaklarla buz gibi dokunuşlarla buluştuğu o an var ya.....
Muz seslerini de dinlemeyi ihmal etme ama.......
Her bir dalına yaprağına
hayranlıkla bakmazsan da olmaz ama..
hoş zeten istemesen de onlar baktırır kendilerine ya...
Her güzel şey biter lâkin nihayetinde..
ayrılık hüznü çöker yüreklere
gözler dalıp gider denizlere
usuldan sözleşilir denizle
"hiştttt aramızda kalsın ama
geleceğim"
denir
"illa ki geleceğim yine..."
Bir KAŞ masalı da nihayete erer böylelikle..
biriken nice anıyla yerleşir yürekte başköşe bir mekâna
göğsünü gere gere
Dipteki Not: Altında İmzasını eklediğim Ece tarafından çekilen benim fotoğrafım haricinde geriye kalan görsellerin tamamı: neslihan k. tamyaman efendim
saygı ve sevgilerle.....
10 yorum:
muz sesleri ..çıt çıt çıt :)
bu dur :) harika kareler imrendim yani i m r e n d i m :)
:) sevgili cecil çok teşekkür ederim.. sevindim beğenmene..
çıtçıtçıt di mi yaaa
tatil de hoş şey ya, darısı başına :)
Bir şehir, bir tatil, bir yaşanmışlık, bir görmüşlük ancak bu kadar güzel dile gelir. Ancak bu kadar güzel karelerle yansıtılır. Hayran oldum bayıldım canım. Mükemmeldi.
gerçekten de masal tadında anlatmışsın, siyah-beyaz bir kaş masalında begonvillerin moru- pembesi, denizin menevişli mavisi,zeytin dalının yeşili, güneşin sımsıcak sarısı... her renk alabildiğine doluşmuş objektifine, bayıldım :)
Bir Kaş aşığı olarak, nasıl imrenerek okudum satırları, ve nasıl imrenerek baktım her bir fotoğrafa, çok güzell....
Elifcem.. teşekkür ederim.. beraber yazdığımız bir masaldı.. içinde siz de olunca lezzeti katlandı :)
Nilim teşekkür ederim.. sevindim beğenmene.. Elife de söyledim ya... masallar birlikte yazılıp oynandı mı güzel işte
suvebeyaz teşekkürler :) o zaman darısı başına diyeyim senin için de bir an önce kavuş Kaş'a diye..
Ne kadar dingin hem anlattıkların hem de fotoğraflar.
Buradan bana bile huzur verdi.
Ebrucanım Kaş geröekten huzurlu ve dingin... nasılda sezmişsin hemen ruh halimi :)) öpüldün
sevgili deep derhal bakıyorum... teşekkürler
"denize düğümlenmek", "kaldırımlarda dahi balıkların öpüşmesi"... Ne güzel ifadeler bunlar Nes, bayıldım. Şimdiye dek okuduğum en harika Kaş yazısıydı, fotoğraflarla beraber tabi. Kaş aşkı bitmez, virüs bir kere girdi mi kanına, iflah olmaz insan. Ve bu yıl beraber yazdığımız masal. Tadı hala damağımda. =)
@derindenizbalığım.. ayşecanım bitanem.. masalımız hiç bitmesin canparçası...
beğenmene çok sevindim
sen gibi bir kaş kurduna beğendirdiysem yazı ve kadrajları
e daha ne isterim ki ben :)
Yorum Gönder