6 Ekim 2011 Perşembe

Fotoğraf Notları - Jale N. Erzen


"Sanatın başladığı yerde artık bütün teknik ve estetik, yani biçimsel kaygılar birer refleks halini almış, yerini sanatçının özgün ifadesini biçimlendiren özel kaygılara bırakmıştır." (s. 8)

"fotoğraf, ışık düzenine göre içinde hareket ettiğimiz sabit bir kurgu olarak zaman ve mekânı tekrar yaratan bir sanattır. Fakat, resim ya da çizimden ve diğer görsel sanatlardan farkı burada imgenin belirli bir zamanda yaşamış ya da var olmuş olduğudur. . Fotoğraf ile gerçeğin görüntüsü, gerçeğin oluştuğu yer bütün çevresi ile birlikte tekrardan yaşamaktadır. Çok önce yok olmuş olan bir yer tekrar şimdi ve buradadır, tekrar yaşama dönmektedir. Öte yandan, bu çok yerde ve çok zamanda olabilme yerin gerçekliğini bir şekilde yok etmektedir. Tekrardan yaratma bir şekilde tahrip ve yok etme olmaktadır. Fotoğrafın büyük çelişkisi de burada yatar. Bu açıdan bakıldığında fotoğraf sanki bir ölüm belgesidir." (s. 12)

"Fotoğrafı resim ve çizimden ayıran önemli bir unsur, her zaman, ister fotoğrafçı tarafından kurgulanmış isterse doğal olarak var olmuş olsun, makinenin karşısında gerçekten var olan bir şeyi göstermesidir." (s. 13)

"fotoğraf ne derece mekanik bir imge olsa da bir şekilde nostaljik ve anılarla ilgili niteliğini korumaktadır. hem zamanı dondurmakta ve zamana karşı gelmekte, ama aynı zamanda da hemen geçmişe ait bir şey haline dönüşmektedir."  (s. 13-14)

"Fotoğrafta anlamın eklemlendirilmesi fotoğrafta gördüğümüz şeyin ve yerin bir zamanlar gerçekten var olan bir yer ya da nesne olması ile yakından ilişkilidir. Yine de gerçekte her şey geçici olduğu için o an var olanı saptayan fotoğraf görüntüsü aynı zamanda düşseldir, zira onu izlediğimizde artık böyle bir olgu yoktur." (s. 16)

"Fotoğraf makinesi yorumlamaz ama bir ortamdan bir diğer ortama taşıyarak dönüştürür. Bu dönüştürme sanatçını ya da diğer görsel sanatlarla uğraşanların yarattığından farklı bir düzen yaratmaktadır, temel olarak, bu yalnızca fotoğraf makinasının gözü ile kurulabilecek mekânsal bir düzendir." (s. 17)

"Fotoğraf makinesi ile oluşan önemli bir gerçek imgenin çoğaltılabilmesi ve birçok yerde aynı anda bulunabilmesidir." (s. 19)

"fotoğraf bizim dünyamıza tamamen başka dünyalardan bilmediğimiz şeyleri dolaysız olarak getirebilmektedir. Ve dünya bilincimizi zenginleştirebilmektedir." (s. 19)

"Fotoğrafta yadsıyamayacağımız şeylerden biri, fotoğrafçı makinesini ya da imgeyi kontrol etmek istemese de, bu işi ne denli fotoğraf makinesine bıraksa da, ortaya çıkan imgenin, tuhaf bir şekilde yine onun bakış açısını yansıtacağıdır. Bundan dolayı fotoğraf makinesi aslında sanatçının kendini gerçekleştirmesi için bir araçtır.
...
'sanat yapmakta değil görmektedir' Marcel Duchamp" (s. 20)

"Bugün fotoğraf ve sanat ilişkisinin en önemli yönlerinden biri, sanat eserlerinin çoğunu artık fotoğraf yoluyla bilmemizdir. Resim hakkındaki bir çok kavram ve düşüncemiz fotoğrafın aracılığı ile oluşmaktadır. Sanatın ve mimarinin bize sunulduğu alan genellikle fotoğraf olmaktadır.
...
Fotoğraf bütün sanatları bir şekilde tekrardan  biçimlendirmiştir. Sanat giderek kendi kendinin bir kopyası ya da bir imgesi haline gelmiştir. Bu nedenle de duyumsal ve fiziksel gerçekliği büyük ölçüde kaybolmuştur. Fotoğraf ise genel olarak sanatsal bir imge haline gelmiştir. Ama şöyle bir genelleme de yapılabilir: Bugünün dünyasında hemen hemen her şey bir imge ya da yüzey üzerinde bir izdir." (s. 20-21)

"Biçim dediğimiz vakit, fotoğraf üzerinde gördüğümüz nesnelerin mekân içindeki yerleri ve mekân içinde kütlelerinin yayılımı, mekânın bu nesnelere göre uzantısı, sınırları, yaygınlığı ve de bütün bunların yanılsamalı algılamaları akla gelir: yani, fotoğrafın iki boyutlu kağıdı üzerinde gördüğümüz üç boyutlu imgeler yanılsaması." (s. 24)

"Işık mekândaki çeşitli nesneler üzerinde dağılarak aralarındaki sınırları ve ayrımları yok eder; bazı nesneleri birbiri ile birleştirirken bazı nesnelerin herhangi bir kısmını ışıklandırarak soyut bir tasarım yaratır." (s. 25)

"fotoğraf makinesinin sihirli tarafı, onu tutana her zaman birinci derecede kendini ifade etme şansını tanımasıdır. Elimizde fotoğraf makinesi gibi tarafsız bir makine olsa da gerçeği 'olduğu gibi' görmek diye bir şey yoktur. Ona bakmak için durduğumuz yer ve yönümüz dahi bir 'öznellik' sergiler" (s. 29)

"Fotoğrafta yüzey ya da resim yüzeyi asıl gerçekliktir ve mekân, ufka doğru tünel gibi bir çizgisellik üzerinde ilerlemez, daha çok arka arkaya sıralanmış derinlik yüzeylerinden oluşur." (s. 35)

"Portre kişiliğin temsilidir. Öykü ise katılabileceğimiz ve önümüzde geliştikçe yakınlığımızın artıığı bir sürecin temsilidir. İmge yaratma tarihinde -ister resim ister fotoğraf olsun-  bu iki tür yarattıkları katılım gücü dolayısıyla  izleyici ile özel bir ilişki kurarlar.

Bir tasvir türü olarak portre laik toplumlarda gelişmiştir.; birey otonom, özgür ve tümüyle tanımlanamayan biri olarak görülür ve imgeler onun saklı nitelikleri ve gizilgüçlerini simge ve biçimlerle açığa çıkarmaya çalışır. Portre resminin bir yerde fotoğraf ve resmin birbirine en fazla yaklaştığı tür olduğunu söyleyebiliriz." (s. 37)

"Gerek fotoğraf gerekse resimde imge yaratma tarihi, belirli bir nesnenin toplumda nasıl değerlendirildiğinin göstergesidir. Rönesanstan başlayarak fotoğrafın gelişimine kadar portre sanatı bize insanın, kadın erkek ve çocuğun toplumda nasıl bir değeri olduğunu gösterdi. Aslında, kişiliği yakalamaya çalışan bir ifade aracı olarak portre öncelikle Roma resimlerinde ve heykellerinde ortaya çıkar. Yunan sanatı, en samimi ifadelerinde bile idealize edip insanı olması gerektiği gibi gösterirken, Roma sanatındaki keskin gerçeklik ve nesnellik arayışının toplumsal normlarla ilgili olduğu söylenebilir." (s. 39)

"İnsan kafası -portre- bir insanın dünyayı nasıl algıladığı ve değerlendirdiğinin, kendisi ve başkaları için ne ifade ettiğinin bir dışavurumudur. Öte yandan portre dolayısı ile sanatçı, karşısında oturan kişi ile bir yakınlık kurar, onun iç dünyasına nüfuz eder. Bu açıdan portre her an yaşayan bir şeydir. Bundan başka portre aynı zamanda bir ikondur. Fotoğrafta ise bu yakın ilişki bazen nazik bir dengededir. Zira fotoğrafta farkında olduğumuz zaman sadece bir ana indirgenmiş olabilir. Geçicidir. Biz de gördüğümüz ile ilişkimizin bu kadar geçici olduğunu, olabildiğini hissederiz. (s. 40)

"Kişinin imgeleminde eşsiz bir anı yakalasa da ideal bir betimleme olduğu düşünüldüğü için portrenin nerdeyse bir ikon vazifesi gördüğü inancı hâkimdi. Portre bir yerde gerçek insanın bir tekrarı idi. Her portre ne derecede 'izlenimci' olursa olsun, kişinin geçici an ötesindeki özünün yakalamayı iddia eder. Yani görünenin ötesine geçer." (s. 42)

"Portre fotoğrafının resim ikonik karakterini kaybederken resimde başlayana uzun bir geçmişi olduğunu söyleyebiliriz. "(s. 44)

"Amerikan fotoğrafçıları Dianne Arbus, Cindy Sherman ya da  Robert Mapplethorpe korkulacak kadar gerçek ve de açıklanamayan ile yapaylık arasındaki gerilimli alanda çalışmışlarıdr. Genç yaşta ölen Dianne Arbus'un resimlerinde marjinal ve olağandışına sanki kendi olağandışılığımızı görür gibi yaklaşırız; onun çektiği en olağan resimde bile alışılmadık ve korkutucu bir yan vardır ama Arbus bunu sanki en doğal görüntüymüş gibi sunar. Kadınlığının kimliğini araştıran Cindy Sherman'a gelince, kimlik arayışına karşın yapaylık ve görüntünün yüzeyselliği ön plana çıkar. Öte yandan Mapplethorpe mükemmel tekniği ve biçimciliği ile her şeyi seyredilecek bir nesne haline sokar; bütün resimlerinde konu ne olursa olsun, kişiliğin ötesine geçer, Maddenin sihrine kapılırız. Cindy Sherman'ın 1990'lar sonunda plastik mankenler ve korkutucu kadın görüntüleri ile kurguladığı kompozisyonlarda, Dianne Arbus'un tuhaf insanlarında ve Mapplethorpe'un analitik yakın çekimlerinde insana acımasız bir yaklaşım vardır." (s. 49)

"Hayret edilecek bir şekilde portre sanatı bizi karşımızdaki insana yaklaştırmakta ve o insana uzak çağlardan ve kültürlerden bize bakma imkanı vermektedir." (s. 50)

"Sanat ve edebiyatta doğanın ve çevrenin temsili aynı zamanda insanların, kendilerini çevreleyen dünya içinde nasıl göründüklerinin de tanımı olmuştur." (s. 50)

"Her ne kadar fotoğraf makinesi karanlık odadan gelişti ise de fotoğraftaki mekân tamamen perspektif bir mekân değildir. Öte yandan fotoğraf makinesi bize nesnelliğin bütünüyle mümkün olmadığını da göstermiştir. Görüyoruz ki aynı konuyu, aynı mesafeden aynı türde fotoğraf makinesi kullanarak 10 farklı kişi çekse herbirinin fotoğrafı farklı olacaktır. Teknik bir alet olan fotoğraf bize nesnelliğin temel zorluğunu ve gözün önyargısız bakışının imkansız olduğunu göstermiştir. Onun için doğanın karşısında çalışan bütün sanatçılar ya da doğayı anlamaya çalışan bütün kültürler ve çağlar ona farklı kimlikler ve anlamlar yüklemişlerdir." (s. 55)

"Doğa fotoğrafları genellikle daha büyük bir bütünün parçaları gibi algılanıyor. Bu, fotoğrafta her zaman her şey çerçeve dışında kaldığı için olabilir. Aynı zamanda fotoğrafta doğayı kademe kademe ve bir sistem içinde sunmak hemen hemen imkânsızdır; doğa sanki teslimiyete sığmayan bir şeydir. Eğer bu kademelemeyi simetri ile yakalamak isterse sanatçı yapay bir düzen oluşturmaktadır. Belki de doğayı imge haline sokmak hakikaten imkânsızdır. Doğanın anlamı çoğulun bütünlüğü ise, tek bir imge doğayı tanıtmak için yetersizdir. Onun için gerçekte, ne resimde ne de fotoğrafta doğayı yakalamak imkânsızdır. En iyi doğa fotoğrafları bir imge değil, birer ikondurlar. Belki de yalnızca bir gölge."(s. 57)

"Fotoğraf bize yaşanan anı dondurarak sunan bir sanattır. Ama görüntülerde, bir takım imalarla geçmişi ya da geleceği de duyumsamak mümkün." (s. 73)

"Bütün sanatsal ifadelerde olduğu gibi fotoğrafta da yaratma sürecinin nerede bittiği ancak sanatçının kendi yetenek ve görüş zenginliğine göre karar verebileceği bir şey." (s. 74)

"Bütün sanatlar gibi fotoğraf da birçok açıdan ele alınabilir. İyi bir fotoğraf çekebilmek için kesin koşullar yoktur." (s. 74)

5 yorum:

derindenizbaligi dedi ki...

portre ve ışıkla ilgili ne güzel ifadeler var. listeye alındı. teşekkürler yazgüneşimmm...

two of us dedi ki...

hiç üşenmemiş girmişsin bu postu ya tebrik ederim. şu yakın çevrede fotoğrafa dair birine bir şey sorulacaksa, senden başka pek kimse yok gibi. teşekkürler :)

Yazgüneşi dedi ki...

Balıkım yazın okumuştum ancak paylaştım.. ince bir kitap zaten 1.5 -2 gün lük işi var.. okumak istersen kütüphanemde ;)


two, aslında bunları paylaşım olsun diye değil de kendime hatırlatma gibi yazıyorum daha çok
hani öğrenvilik yıllarında aldığımız ders notlarını temize çekerdik ya hemde çalışmış olalım aklımızda kalsın diye
ona benzer bir mantık

fotoğraf konusuna gelince :)
teşekkür ederim
ama ben kırk + kırk fırın ekmek daha yemeliyim bu konuda öyle soru cevaplama falan ohoooo nerdee :))
ama soru olursa sor yine üstatlarımıza sorar öğreniriz ne gerekirse;)

beenmaya dedi ki...

hemen kardeşe paslayalım bu paylaşımı :)))

Yazgüneşi dedi ki...

tamamdır mayam, pasla elbette :)