9 Kasım 2014 Pazar

Güz'ün Henüz Uğramadığı Diyarlara bir Güz Kaçamağı I...

Yıllardır Kaş'a gidip duruyorum.. Hep antik kentler aklımda ama gidişler hep yaza geldiğinden ve hayatımda bir kez yaz günü Efes'e gidip antik kent gezme hatasına düştüğümden kalkışamıyordum Kaş civarındakileri gezmeyi..
Hep bir sonbahar kaçamağı vardı aklımda ya.. iş güç olunca bana uysa Büü'ye uymaz ikimize uysa Defnoş falan derken olamadı gittiydi..

Bu sene artık özgür kalınca ben, organize olmaya zaman ayırma şansım oldu haliyle. 29 Ekim pattadanak hafta ortasına geldi ama değerlendirilmeyecek gibi de değildi.. Hem Kaş'ın dillere destan 29 Ekim kutlamaları da her daim aklımdaydı.. Fırsat bu fırsat dedik yaptık programı. Büü'nün zaten yığınla birikmiş izni var kullanamadığı, Defne için de izin istedik 2.5 gün öğretmeninden. Eksiğini tamamlamak için çok çalışması şartı ile..
28 Ekim sabaha karşı Büü Capon Hülya abla ben düştük Kaş yollarına...
Elbette hedef Ferah Otel idi her zamanki gibi...

28 Ekim öğleninde Kaş'taydık.. Hava mis, resmen yaz
odalara dar atıp kendimizi mayolar bikiniler havlular hoop denize...
ne burun tıkanıklığı kaldı ne öksürük.. Ankara'ya alerjim var benim galiba :)

29 Ekim sabahı kahvaltıdan sonra Demre'ye yollandık. Önce St. Nicholaus -nam-ı diğer Noel Baba- Kilisesini gezdik...
Bu Aziz Nikolas'la ilgili biraz karışıklık var Bu aziz yaşadığı dönemde Piskoposluk yapmış ve özellikle çocukların ve zor durumdaki insanların koruyucusu olarak nam salmış.. Maddi durum yetersizliği yüzünden evlenemeyen genç kızların evine gece gizlice girip başuçlarına bir kese altın bıraktığı rivayet ediliyor..Yıllar içinde İskandinav kültürünün kendisine kar kızakları uçan geyikler gibi misyonlar yüklemesi ile günümüzdeki Noel Baba imajı doğmuş. )Yılbaşı geceleri çocuklara hediyeler bırakması da bu kese altınlardan yola çıkarak uydurulmuşmuş..). Oysa orijinal Aziz Nikolas ya da bilinen adıyla Santa kılaus ömründe hiç kar göremeyeceği bir yerde doğmuş yaşamış ve ölmüş..

Görev yaptığı Kilise 1034 yılında Arapların bir deniz saldırısı ile bölgeye girmeleri ile yazık ki yıkılmış.. Sonrasında Bizans döneminde yeniden yapılmış ve 19. yüzyılda çatısı çöken kilise rus ve fransız sermayesi ile restore edilmeye başlandı ise de osmanlı yetkilileri ile aralarında anlaşmazlık çıkınca yarım kalmış. Kilise şimdiki halini anıtlar ve müzeler başkanlığı desteği ile ankara ve hacettepe üniversitelerinin restorasyon çalışmalarına borçlu



Sonra Myra....

Myra Likya'nın en önemli şehirlerinden birisi imiş... Likya'lılar tarihte demokrasiyi ilk kullanan uygarlık. Ama elbette bizim bildiğimiz anlamda demokrasiden farklı onlarınki. Myra o denli önemli bir kentmiş ki 1 Myra'lı oyu 3 oy demekmiş...
Eğitimli aristokrat insanların yönetimdeki hakkı hiç bir şey bilmeyenden fazlaymış yani.. Adamlar bunu antik çağda uygulamış.. Biz bu yüzyılda uygulayamıyoruz..
Kulakların çınlasın Aysun Kayacı....
St Nicholaus (yani Noel Baba)ın piskoposluğu zamanında Likya'ya başkentlik yapmış Myra


Likya'da mezar mimarisi çok önemli çünkü ölülerin yeniden dirileceğine inanıyorlar.. Büyüleyici lahitler yapmışlar...
ve meşhur ev tipi kaya mezerları...
İnsan gözünü alamıyor bak bak...


Tiyatrosu da dimdik ayakta kalabilmiş..
Sanata ne denli önem veriliyormuş ki en ufak bir kentin bile mutlaka bir tiyatrosu var..


Yalnız az kalsın bizim prensesi bir şövalyeye kaptırıyorduk, zor kurtardık durumu :)



bu gezilerin sonrasında Demre Taşdibi sahiline gidip yüzdük mis gibi hava ve şerbet gibi denizde...




Kaş'a dönüşte de Kekova (üçağız) ya uğrayıp deniz kenarında sessizlik ve huzurla birer bira içtik mis mis




Akşam 29 Ekim kutlamaları oldu meydanda ama yazık ki maden kazası herkesin içini dağlamıştı... Ahh sabırlar versin Tanrı o ailelere.. Nasıl içim yanıyor bu pisi pisine ölümlere..
ne kadar anlatsam yetmez dilimdeki elimdeki kelimeler...

Mumlarla "91. Yıl Coşkusu
Kaş"
yazıyor Cumhuriyet Meydanı Atatürk Heykeli önünde.. Kalabalıktan tam kadraj almayı beceremedim ne yazık ki




Gezinin tamamını bir postta yazarsam çok uzun ve sıkıcı olacak gibime geldi o yüzden taksit taksit yazıyorum..

Devam Edecek....

Dipteki Not: Fotoğrafların -son kolaj hariç- tamamı tarafımdan çekilmiştir. En ufak bir sanatsal kaygı ya da iddia içermeyip tamamen "anı" amaçlılardır ve fakat yine de emeğe saygı anlamında aşırılmaması, izinsiz kullanılmaması rica olunur...

Hiç yorum yok: