19 Ekim 2010 Salı

içim üşüyor, yüreğim buz gibi...

İçim üşüyor adam
yüreğim buz gibi...

göz göze gelmekten benimle, ölesiye korktuğun hissi.. engellerdi dikmemi gözlerine gözlerimi...
göz göze dahi gelemezken biz adam
yüreğine yüreğimle nasıl dokunabilirdim ki?...

tek çözüm gitmekti evet...
uzaklaşıp gitmek..

Lakin şarkıların nakaratı gibiydin işte adam
dönüp dolaşıp sana geliyordum her seferinde...

ve bu nakarat anlarında gözgöze bakışamayan yürekleri biririyle kaynaşamayanlarken biz tentene gelebilmiş olmamız ne büyük çelişkiydi...

Bu yalan sevişmelerdi üşüten işte içimi...

Gitmeyedurmuşken...
ılık yüreğim tıp tıp ataken sol yanımda

nakarat kısmına denk gelmiştim şarkının ne acı tesadüf ki...
tam gitmeyedurmuşken yaşadığım yalan esriklik değil mi buza kesen yüreğimi...

içim üşüyor adam
yüreğim buz gibi...

duymak istemiyorum artık bu şarkıyı
sussun orkestra
bitsin şu lanet melodi...

yüreğim donayazdı diyorum adam... İçim üşüyor... buz gibi....

2 yorum:

Elif Gizem dedi ki...

"Lakin şarkıların nakaratı gibiydin işte adam
dönüp dolaşıp sana geliyordum her seferinde..."

Çok güzeldi... Eksik bir melodiye dönüşüyor aşk yarıda kalınca. Ya sözü olmuyor, ya da notaları duyulmuyor. Aşk yaşatıp tüketilmeli, sanırım yarıda bırakılması en tehklikeli şeylerden biri...

Yazgüneşi dedi ki...

evet
tükenmedi mi
aşk olmaya devam ediyor ya zaten
kavuşuyosun
bitiyo :)