17 Eylül 2011 Cumartesi

Geçmiş Zaman Olur Ki....

Çocukluğumdan beri günlük tutma alışkanlığım var benim..
Geçenlerde -dedim ya ev toplama derdindeydim- elime geçti eskiler....
Göz atarken bir platonikimsi aşkıma rastladım..
yazmış da yazmışım hakkında sayfalar sayfalarca
tam platonik de değildi aslında
bir yaz aşkıydı..
karşılıklı basit bir flörttü
kısa sürdü
Bir ay falan olsa gerek
bilemediniz iki...
Çok üzülmüştüm bittiğinde
O aldırmamıştı pek...
Hasan'dı ismi
babamın adaşı
bir arkadaşın doğum günüde tanışmıştık.. eski sevgilimin yurttan oda arkadaşıydı doğum gününü kutladığımız arkadaş
Ufuk idi adı
Hasan da onun üniversiteden arkadaşı(ne çok arkadaş dedim)


"şimdi günlüğünü okudun da eski aşklarını anımsadın iyi güzel
de
bize ne"

 diyeceksiniz değil mi?
ee öyle hakikaten size ne...
onca eski yaşanmışlıktan neden takıla takıla Hasan'a takıldım?
Fotoğrafçıydı çünkü
portlerimi çekmişti...
okurken günlükte
o kareler düştü aklıma
dijital falan yoktu elbette o zamanlar
filmli makine ile çekilmişti, sonra bastırıp bana ulaştırma bahaneleri falan derken yaşanmıştı "aşk" da zaten
"aşk" denirse elbette
yaşım 18 miş... o yaşta o zamanda yaşanan aşk
ne denli aşk ise işte öyle...

o karelerden scannerdan geçirmiş olduğum geldi aklıma
bilgisayarda aradım
buldum
ne gençmişim

çok derin hisler beslemişim o yaşta ona
çok da kısa bir maceraydı oysa..
ya da derin hisler besledim zannetmişim
bir alıntı yapayım günlükten..
onu hayatımdan kesin çıkarma kararı almış
ama becerememişim
sonrasında yazılmış sözcükler bunlar:

-Hasan konusunda esas olanın ne olduğunu anlar gibiyim. Sorun şu, kendimi ona öylesine sıkı sıkı bağlamıştım ki bu düğümlerin bir anda çözülebileceği ya da bağların pat diye kopuvereceği ölsem aklıma gelmezdi. Oysa bu gerçekleşti ve gerçekleşirken de fark ettirmeden beni korkunç derecede sarstı.
Bu tıpkı şeye benziyor; çok çok sağlam görünen bir duvara güvenle yaslanıpta bu duvarın çöküvermesine. İnsan boş bulunup nasıl yere yuvarlanırsa işte bende aynen öyle bir boşluğa düşüverdim. Biraz zaman sonrasında ise bu bağların kopmasına henüz hazır olmayan içgüdülerim düğümleri tekrar atma, kopan yerleri onarma çabası içersine düşüverdi. İşte bu sebeple kendi kendimi onu düşünmeye, kalbime tekrardan yerleştirmeye zorlarken buluverdim.-

tarihlerden 13 Ocak 1992 -perşembe




19.5 yıl önce.. vay be...

söz konusu karelerden bir tanesi
tabi orijinal hali böyle granli falan değil
hayli iyi çekilmiş
ama scannerda sonra bilgisayarda ordan oraya kaydedilirken falan kalite kaybetmiş hayli
o güne ait karelerden biri hala annemin evinde duvarda aslı çerçeve içinde...
ne çok zaman geçmiş
tuhaf o kareyi hep görürüm de hiç aklıma gelmezdi Hasan
aşk bundan ibaret işte
köpük gibi köpürüp köpürüp eninde sonunda yok oluyor..
buyrun Hasan'ın kadrajından Nesli
( o vakitler kimse Nes demezdi bana, Nesliydim o zamanlar)

9 yorum:

ekrem dedi ki...

yaz güneşi çok hoş bir paylaşım...sonuna kadar merakla okudum...

Ebru dedi ki...

Bir altta Defne ile resmin var ve görülüyor ki hala gençsin hala güzelsin.
18 yaşta yaşananlar başka hiçbir yaşta yaşanmıyor sanki heyecan dorukta o yıllarda:)
Çok hoş olmuş eklemen.

Yazgüneşi dedi ki...

teşekkürler Ekrem :)
bir sonu yok aslında basit çocuksu flörtler olur ya.. onlardan
ben trajedşye dönüştürmüşüm o zaman da o ayrı :))

Ebrucum teşekkür ederim güzel sözlerine... şimdilerde de yaş alıp koca kadın tarzına ulaşmış değilim belki de baksana bir şu 18 lik kızın sıfır makyajlı gözlerindeki masumiyete..
işte o kalmış 18'lerde....

derindenizbaligi dedi ki...

Yazgüneşim, geçen yıllar seni daha da güzelleştirmiş bence. 18'indeki güzelliğin aynen devam ediyor =)

two of us dedi ki...

gece okumuştum, şimdi bir daha okudum.

gündüz gözüyle masumiyet...

o günlere döndüm bi an. mektuplar, fotoğraflar, dönemin saçları, cafeler, discolar.

masum aşklar...
ama aşk hep masum ki.

Parpali dedi ki...

Bu fotoğrafı görünce, Defne nasıl da kopyan olmuş daha da iyi anladım :)

Yazgüneşi dedi ki...

bitanesiii, canımsınnnn; şarap gibi kadınım ehühheh
daha capon tipliymişim di mi ilk gençlik yıllarımda
dudak parlatıcısı dışında sıfır makyajlı tabi bu 18 lik nesli :))

two; yaa di mi ne günlerdi yahuu, saçlarım dehşet verici di mi? krepe yapıcam diye ne jöleler bitirdim o tepeyi havalı yapmak adına ... annem babam uyuz olurlardı kafanda kocaman bir örümcek oturuyor adeta derlerdi de delirirdim;
baktım da
tamamen haklılarmış :))))))))

parpali; evet evet capon balığı anasının kızı :)))))

nil dedi ki...

açmışsın yine sandıkları...saçlar perma de mi nescanım, bende de var bu fotolardan, ama scan etmeye hiiiç niyetim yoktur :))

Yazgüneşi dedi ki...

sen bize albümlerden gösterirsin o kareleri masmavim :)
saçlar perma evet :)
ne komik dimi
ama bence en bombası tepeme oturttuğum örümcek
bi de annemle babama kızardım tepende örümcek oturuyo diyorlar diye :)